15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi 50. Yılında…
Sınıfımızın safında yeni 15-16 Haziranlara!
15-16 Haziran Direnişi’nin 50. yılındayız. İşçi sınıfı, örgütlülüğüne yönelik saldırı nedeniyle sermaye diktatörlüğüne karşı 1970 yılında ayağa kalktı. İşçilerin sendika seçme özgürlüğünü hedef alan sermaye saldırısı, esasında özellikle son 10 yılda deneyim biriktire biriktire güçlenen işçi sınıfını geriletme, mücadele dinamizmini yasaklarla boğma amacı taşıyordu. İşçi sınıfı, DİSK’te somutlanan örgütlülüğünü dağıtılarak, tekrar devlet-sermaye-CIA güdümlü Türk-İş içine hapsedilmek isteniyordu.
Sınıfın bu saldırıya cevabı görkemli bir direniş oldu. 15 Haziran günü iki temel sanayi havzasından yollara düşen 100 bini aşkın işçi önüne dikilen her barikatı, kolluk güçleri ile çatışa çatışa yıktı. Asker ve polis saldırılarında Mutlu Akü işçisi Yaşar Yıldırım, Vinleks işçisi Mustafa Bayram ve Cevizli-Tekel işçisi Mehmet Gıdak ölümsüzler kervanına katıldılar. İki yakadan yola çıkan işçiler buluşamasın diye köprüler açıldı, patronlar ülkeden kaçmak için konsolosluklar önünde kuyruğa girdiler. Bu militan direnişin anısı bugün hala sermayedarlara korku salmaya devam ediyor ve işçi sınıfı ile onun genç neferleri olan bizler tarafından aşılmayı bekliyor.
Sorunlarımıza karşı yan yana gelelim, mücadele edelim!
Bugün de işçi sınıfı, emekçiler ve onların çocukları olan bizler üzerindeki baskılar artarak sürüyor, haklarımız bir bir gasp ediliyor, yoksulluğumuz katmerleniyor. Pandemi günleri bunun en çıplak gözlemlendiği bir dönem oldu. “Evde kal” çağrıları sürerken fabrikalar harıl harıl çalışmaya devam etti, meslek liseleri alenen sömürü merkezleri haline geldi. Gelecek kaygımız derinleşti, halihazırda niteliksiz olan ve yapboz tahtasını andıran eğitim sistemi hepten kaosa girdi. Altyapı yetersizliği ve maddi imkansızlıklardan kaynaklı büyük çoğunluğumuz uzaktan eğitime katılamadık, tüm emeğimiz ve hazırlığımız turizme feda edildi. Pandemi stresine sınav tarihi belirsizliğinin stresi eklendi.
Sorunlarımız saymakla bitmez; çözümünü ise 50 yıl önce sokakları zapt eden işçiler gösteriyor. Geçmişte haklarımız bizlere altın tepside sunulmadı, bugün de kimse bize lütfetmeyecek. Bizi yarının uysal köleleri olarak yetiştirmek isteyenlere, makinenin basit bir eklentisi olarak görenlere, hayatımızı sömürü düzenlerinin ihtiyaçlarına göre kurgulamaya çalışanlara karşı geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleyi yükseltmemiz bir zorunluluktur. Bunun yolu da okullarımızda yan yana gelmekten, lise meclislerinde buluşmaktan ve gücümüzü Meslek Liseliler Birliği’nde birleştirmekten geçiyor.
Meslek Liseliler Birliği