Suriye’de rejim değişikliği için başlatılan emperyalist devletlerin ve bölge gerici devletlerinin desteği ile başlatılan cihatçı savaşın üzerinden 10 yıl geçti. Savaşın ağır bedellerini yoksulluk, doğup büyüdükleri toprakları zorla terk ederek göçe zorlanan Suriye’nin yoksul halkları, gençleri ve kadınları ödüyorlar. Savaştan dolayı ülke nüfusunun yarısı yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldı. BM verilerine göre 2011 yılının Mart ayında başlayan savaşta 400 binden fazla insan yaşamını yitirdi, yaklaşık 12 milyon insan da yerinden edildi. BM’ye göre, 13 milyon 400 bin Suriyeli şu anda yardıma muhtaç durumda, iki milyondan fazla Suriyeli ise aşırı yoksulluk girdabında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Emperyalist barbarlığın bir tezahürü olan Suriye’yi parçalama savaşının onuncu yılı dolayısıyla Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan açıklamada, Suriye’deki iç savaşta bugüne kadar yaklaşık 12 bin çocuğun yaşamını yitirdiği ve yaralandığı belirtildi. Açıklamada sadece geçen yıl içinde 511 kız ve erkek çocuğunun hayatını kaybettiği, 699’unun da yaralandığına vurgu yapıldı. Suriye’yi istila etme savaşının “yakın tarihin en kötü eğitim felaketlerinden birine” yol açtığı belirtilen açıklamada geçen yıl 61 okula, 29 hastaneye saldırı düzenlendiği kaydedildi.
Suriye içinde 2,5 milyon civarında çocuğun ve komşu ülkelere kaçmak zorunda kalan yaklaşık 750 bin çocuğun da halen okula gidemediğini belirten UNICEF, Suriye’de yaklaşık 6 milyon çocuğun ise insani yardıma muhtaç durumda olduğuna vurgu yaptı.
UNICEF’in açıklamasında, yaklaşık 500 bin çocuğun kronik olarak yetersiz beslendiği belirtilerek, ebeveynlerin çocuklarını çalıştırmak veya erken evlendirmekten başka seçeneğinin kalmadığı kaydedildi.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (IKRK) tarafından yapılan bir araştırma, savaşın çocuklar ve gençler üzerinde yarattığı travmayı ortaya koydu. Sonuçları 10 Mart Çarşamba günü yayımlanan bir araştırmaya göre, görüşlerine başvurulan 18 ila 25 yaş arasındaki neredeyse her iki gençten biri bir aile bireyini veya arkadaşını savaşta kaybetti. Bu oransal olarak yüzde 47’ye denk geliyor. Ankete katılanların yüzde 12’si 10 yıldır süren savaşta yaralandıklarını belirtirken, yüzde 62’si ülke içinde göç etmek veya yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını söyledi. Görüşlerine başvurulan gençlerin dörtte üçünden fazlası ise yiyecek satın almakta zorluk çektiğini ifade etti.
Ağırlıklı olarak Suriye’de yaşayan gençlerle yapılan mülakatlar savaşın bu gençlerde yol açtığı psikolojik travmaları da gözler önüne seriyor. Ankete katılanların yarısından fazlası son 12 ay içinde uyku bozuklukları yaşadıklarını, korku ve depresyon sorunu ile karşı karşıya bulunduklarını ifade ettiler.
Handikap International adlı yardım kuruluşu savaş döneminde Suriyelilerin yaklaşık dörtte birinin sakat kaldığını belirterek, bu oranın küresel ortalamanın neredeyse iki katı olduğuna işaret etti. Kuruluşun siyasi bölüm başkanı Eva Maria Fischer, Suriye’de savaşın sona ermesinden sonra ülkenin mayınlardan ve bombalardan temizlenmesinin ve yeniden inşasının nesiller boyu süreceğini belirterek, “Patlayıcı kalıntılarının karıştığı binlerce ton molozun temizlenmesi gerekiyor” dedi. Fischer, acilen yerleşim alanlarının bombalanmasına son verilmesi çağrısında bulundu.
BM, UNICEF, IKRK gibi emperyalist devletlerin güdümünde olan kuruluşların raporları bile gerici savaşların yıkıcılığının dehşetini gözler önüne seriyor. Haksız ve gerici savaşların yol açtığı toplumsal ve ekonomik yıkımı gözler önüne sermek önemli olsa da bunu söylemekle gerçeğin ancak çok küçük bir bölümü ve daha çok da sonuçları dile getirilmiş oluyor. Oysa asıl olan bu vahşete hangi politikaların, hangi özel mülkiyet sisteminin yol açtığını gözler önüne sermek ve sorunun kaynağına karşı savaşmaktır.
Kaynak: DW Türkçe