Emperyalistlerin kışkırttıkları, bir dönem için yerel işbirlikçileri ve cihatçı çeteler eliyle yürüttükleri ve sonradan doğrudan kendilerinin taraf olduğu Suriye savaşı, bugün Ortadoğu’nun kanayan en büyük yarasıdır. Aynı zamanda emperyalistler arası hegemonya kavgasının da ana sahnesidir. Suriye savaşının başlangıcından bu yana, yüz binlerce kişi hayatını kaybetmiş, milyonlarcası yerinden edilmiş ve ülke harabeye çevrilmiş durumda. Türkiye’nin de doğrudan suç ortağı olduğu bu savaştaki çok boyutlu yıkımın en büyük bedelini Suriyeli çocuklar ödemektedir.
Suriye savaşının onuncu yılında Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) çarşamba günü bir açıklamada bulundu. UNICEF’e göre Suriye çatışması aynı zamanda yakın tarihin en kötü eğitim felaketlerinden birine de yol açmış durumda. Suriye de yaklaşık 2,5 milyon çocuk ve komşu ülkelerdeki 750.000 mülteci kız ve erkek şu anda okula gidemiyor. Bugün ülkede altı milyon çocuk ise insani yardıma muhtaç durumda. UNICEF Almanya’nın Genel Müdürü Christian Schneider, “Çocukların ve ailelerin günlük sefaleti gittikçe büyüyor ve bu durum çocukları her zamankinden daha fazla etkiliyor” dedi.
Psikolojik sıkıntı belirtileri gösteren çocukların sayısı geçen yıl ikiye katlanarak yüzde 28’e çıktı. BM organizasyonuna göre, 2011-2020 yılları arasındaki savaşta en az 6.409 çocuk öldü, 5.503 çocuk yaralandı. Uzmanlar, yalnızca geçen yıl 511 çocuğun öldüğünü ve 699'un yaralandığını belirtti. UNICEF’e göre, asker olarak istismara uğrayan çocukların sayısı da korkutucu. 2011 ile 2020 yılları arasında 5.737 çocuk askere alındı ve savaşta kullanıldı.
Suriye’yi “bu yüzyılın en büyük trajedisi” olarak gören kurum, 10 yıllık savaşın ardından tüm kriz boyunca 22 milyon insanın insani yardıma muhtaç durumda olduğunu belirtiyor. Suriyeli çocukların tamamının korku ve ihtiyaçtan başka bir şey bilmediğini vurguluyor. Çocukların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması ve yardımlar bakımında da bir “facianın yaşandığı” ileri sürülüyor. Federal Bakan Dr. Gerd Müller, “Bu durumda geçen yıl en önemli yardım ihtiyaçlarını karşılamak için 5,4 milyar dolar eksikti. Bu, inanılmaz bir skandal” diyor. UNICEF ve Dünya Gıda Programı, eğitim ve koruma önlemlerini şimdiden askıya almak zorunda kaldığını belirten Müller, “Tüm bağışçılar, Mart ayının sonundaki Suriye konferansı için çabalarını hızlandırmalıdır. Ve kalıcı bir barış için yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Çünkü önümüzdeki 10 yıl boyunca durumu ‘devam ettirmek’ olamaz” demektedir.
UNICEF, “Suriye’deki çocuklar güvenlik, okul, kendileri ve ülkeleri için daha iyi bir gelecek özlüyor. Ancak zorluk ve yokluk, bugüne kadar onlar için üzücü ve kalıcı bir durum haline geldiğini” belirtiyor. UNICEF Almanya Genel Müdürü Christian Schneider da, şiddetin azalmasına rağmen “çocuklar için görünürde nefes alma alanı yok” diyor. Çocukları ve ailelerini güçlendirmek ve özellikle eğitim ve öğrenim fırsatlarına erişimlerini sağlamak için “elimizden gelen her şeyi yapıyoruz…” diye de ekliyor.
Suriye’deki ailelerin durumu geçen yıl daha da kötüleşti
Dünya kamuoyunun gözleri öncelikle Covid 19 salgınıyla mücadeleye odaklanırken, Suriye’deki ailelerin durumu geçtiğimiz yıl boyunca kötüleşmeye devam etti. Giderek daha fazla anne-baba, çocuklarını besleyecek araçları nasıl bulacaklarını bilmiyor ve bir çaresizlik durumu yaşıyor. Tahminlere göre, yarım milyon Suriyeli çocuk zaten kronik yetersiz beslenmeden muzdarip. Ülkenin kuzeybatı ve kuzeydoğusunda neredeyse her üç çocuktan biri kronik olarak yetersiz besleniyor. Giderek daha fazla ebeveyn, çocuklarının çalışmasına izin vermek zorunda kalıyor veya onları erken evlendirmekten başka seçenek göremiyor.
Kuzey Suriye’deki sivil nüfusun durumu özellikle vahimdir. Ülkenin kuzeybatısındaki milyonlarca ülke içinde yerinden edilmiş çocuk var. Bunlar çadırlarda, barakalarda veya şantiyelerde yaşıyor. Geçen yıl öldürülen çocukların dörtte üçü bu bölgede öldürüldü. Yoksulluk arttıkça çocukların çoğu ailelerini desteklemek için silahlı gruplara katılıyor. Kuzeydoğuda, Al Hol kampında ve diğer kamplarda ve hapishanelerde tahminen 60 ülkeden 22.000 çocuk ve genç hala kendi ülkelerine gitmek için bekliyor.
Komşu ülkeler Ürdün, Lübnan, Irak, Türkiye ve Mısır‘daki mülteci ailelerin durumu da oldukça zor. Suriye’nin komşu ülkeleri Suriye’deki tüm mültecilerin yüzde 83‘ünü almış durumda. Covid-19 salgını ve diğer zorluklar, Suriye’nin komşu ülkelerindeki gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 15‘e kadar düşmesine neden oldu. Sonuç olarak, giderek daha fazla ebeveyn ve çocuk yoksulluk riski altındadır.
Suriyeli çocukların büyük zorluklarına rağmen, Suriye’de inanılmaz dayanıklılık ve kararlılık örnekleri gösterdiği belirtiliyor. Acımasız çatışmanın başlamasından on yıl sonra Suriye’nin çocukları ve halkı hayallerinin peşinden gitmeye devam ediyor.
UNICEF, ortaklarıyla birlikte Suriye, Ürdün, Irak, Lübnan, Türkiye ve Mısır‘da milyonlarca Suriyeli kız ve erkek çocuğuna destek verdiğini öne sürüyor. Kurumun, uluslararası çocuk yardım örgütünün tarihindeki en büyük yardım kuruluşlarından biri olduğu ileri sürülüyor. Bu yıl UNICEF‘in Suriye ve komşu ülkelerdeki Suriyeli çocukları desteklemek için 1,4 milyar ABD dolarına ihtiyacı olduğu belirtiliyor.