Sri Lanka iflas ilan etti!

Kapitalizmin krizlerinin derinleştiği, egemen güçler arası savaş ve çatışmaların şiddetlendiği bu süreçte Sri Lanka'nın içine düşürüldüğü durum, sistemin halkları nasıl bir uçuruma doğru sürüklediği hakkında fikir veriyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 30 Haziran 2022
  • 12:05

Kapitalist sistemde şirketlerin iflas etmesi sık rastlanan bir durum. Zira kapitalist şirketler arası ilişkilerde bir tür ‘yamyamlık hukuku’ geçerlidir. Zayıf düşeni büyükler yutar. Şirketler azami emek-gücü sömürüsünden elde ettikleri kârların yanı sıra, ‘türün zayıflarını yutarak’ da büyürler. Kapitalizmin kriz girdabına kapılan ülkelerde ise ekonomik çöküntüler yaşaması, dibe vuruştan ve fatura emekçilere ödetildikten sonra bir tür toparlanma sürecine girmeleri de âdettendir. Bu süreçler özellikle emperyalist merkezlere bağımlı ülkelerde sık yaşanıyor. Ancak bir ülkenin komple iflas ilan etmesi pek rastlanan bir durum değil. Son dönemde Sri Lanka’da krizin vardığı nokta, ‘ülke iflasları’ döneminin de başladığına işaret ediyor.

***

Rejim, ülkeyi içine sürüklediği borç krizi yüzünden gıda, yakıt, ilaç, gübre gibi dışa bağımlı olduğu ürünleri ithal edemez duruma düştü. Geniş emekçi kitleleri açlıkla yüzyüze bırakan rejimin ‘çözüm’ için yaptığı şey, İMF’nin (Uluslararası Para Fonu) kapısını çalmak olmuş, bu ise emekçilerin isyanını tetiklemişti.

Emekçilerin demokratik/sosyal talepler için gerçekleştirdiği kitlesel gösterilere günlerce sürmüştü. Ancak rejim talepleri karşılamadığı gibi ülkeyi tam iflasa sürükledi. Haziran ayı ortasında kamu çalışanları için haftada dört günlük mesai uygulanmaya başladı. Bu kararın, evlerde sebze/meyve yetiştirmeyi teşvik etmek ve buna zaman kalması için alındığı açıklanmıştı.

 Sri Lanka Başbakanı Ranil Wickremesinghe, geçen hafta parlamentoda milletvekillerine yaptığı konuşmada “Artık yakıt, elektrik ve gıda kıtlığından çok daha büyük bir durum ile karşı karşıyayız. Ekonomimiz tamamen çökmüş durumda. Tüm bu sorunları ancak Sri Lanka ekonomisini yeniden canlandırma yoluyla çözebiliriz” demişti.

***

Tamil halkının özgürlük ve eşitlik taleplerini karşılamak yerine onlarca yıl süren bir savaşa giren Sri Lanka rejimi, haklı ve meşru talepleri vahşi bir katliamla bastırarak ‘sorunu çözmüştü.’ Oysa o vahşete başvuran rejimin kendisi de içten içe çürümüş, zorbalıkla yolsuzluğa batmış ve ülkeyi iflasa sürüklemiştir.

Sri Lanka Merkez Bankası mart ayında İMF’nin borç programından yararlanabilmek için yaptığı müdahale ve devalüasyon sonrası ülkenin para birimi rupi, dolar karşısında yüzde 75'e yakın değer kaybetmişti. Yoksulluğu derinleştiren o müdahaleye tepki gösteren emekçi kitleler zorbalığa, sefalete, yolsuzluğu karşı isyan etmiş ancak yazık ki bu çıkış rejimi yıkabilecek boyuta ulaşamamıştı. Böylece rejim ülkeyi iflas bataklığının ortasına atmıştır.  

***

Ülkede gıda, ilaç, akaryakıt bulunmazken, hükümet 28 Haziran’dan itibaren iki hafta boyunca akaryakıt satışını durdurdu. Kararla ilgili açıklama yapan hükümet sözcüsü, “Bu geceden itibaren sağlık sektörü gibi temel hizmetler haricindekilere yakıt satışı olmayacak. Elimizdeki küçük rezervi korumak istiyoruz” dedi.

Adım adım ülkeyi iflasa sürükleyen rejim bir tür ‘eski çağlara dönüş’ dönemini başlattı. Fırsat bulanlar ülkeyi terk etmeye çalışırken, hükümetin bir kez daha İMF’nin kapılarını aşındırdığı bildiriliyor. Tüm bunlara rağmen sermayeye hizmet eden yozlaşmış hükümet, insanlara ‘eski çağlara göre yaşayın’ demek dışında bir şey yapmıyor.

İflasa sürüklenen ülke nüfusunun %80’inin yeterli beslenemediği belirtiliyor. Hal böyleyken Birleşmiş Millet, ‘korkunç bir insani kriz’ olduğunu saptamakla ‘gücünü gösterdi’. Emperyalist-kapitalist sistem 22 milyon nüfuslu bu ülkeye ‘çözüm’ diye İMF’yi gösteriyor. Açlığa mahkum edilen bir topluma İMF’ye git demek, sıtma hastasına çözüm diye ölümü göstermek gibi bir şeydir. 2021 yılında silahlanma ve savaş için 2 trilyon dolar harcayan dünyanın efendileri, Sri Lanka halkını açlıktan kurtarmak için gerekli olan 3 milyar dolar için İMF’nin kapısını gösteriyor.  

Kapitalizmin krizlerinin derinleştiği, egemen güçler arası savaş ve çatışmaların şiddetlendiği bu süreçte Sri Lanka’nın içine düşürüldüğü durum, sistemin halkları nasıl bir uçuruma doğru sürüklediği hakkında fikir veriyor. Görünen o ki, bu trajedi Sri Lanka ile sınırlı kalmayacak. Krizler içinde bulunan birçok ülkenin benzer bir riskle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Bu vahim gidişat, ancak kapitalizme ve emperyalizme karşı örgütlü/enternasyonal mücadelenin geliştirilmesiyle durdurulabilir.