İslamcı diktatör Ömer el-Beşir, 30 yıl boyunca bir kâbus gibi Sudan halklarının üstüne çöktü. Bir darbe ile başa geçen diktatörün yönetiminde ülke pek çok felakete sahne oldu. İç savaş, soykırım, silahlı çatışmalar, Güney Sudan adı verilen bir devletçiğin emperyalistler eliyle yaratılması, korkunç boyutlara varan işsizlik, yoksulluk, açlık…
El-Beşir’in dikta rejimi, bu felaketleri yaratan icraatları gerçekleştirirken, polis şiddetiyle topluma şeriatı dayattı. İşçiler, emekçiler, kadınlar, azınlıklar İslamcı rejimin zorbalığına en çok maruz kalan kesimlerdi. Nitekim Sudan halkı birçok kez kitlesel eylemlerle tepkisini sokaklara taşıdı. Ankara’daki dostu gibi el Beşir’de, kitle gösterilerini polis şiddetiyle, bu yetmeyince “sivil” çeteleri kullanarak bastırmıştır.
2019 yılının ilk günlerinde bir halk ayaklanmasına dönüşen emekçilerin öfkesi İslamcı diktatörü tarihin çöplüğüne postaladı. On yılların birikiminin ürünü olan son isyandan yakasını sıyıramayan el Beşir, yolsuzluktan dolayı yargılanıyor. Oysa o, Sudan halkları şahsında insanlığa karşı ağır suçlar işleyen devrik bir diktatör.
Bloomberg’in yayınladığı habere göre yargılama sürecinde ortaya çıkan belgeler, polis şiddetiyle şeriat yönetimi kuran el-Beşir’in 30 yıl boyunca Sudan halkını soyduğunu ortaya çıkardı. ‘Yolsuzlukla Mücadele ve Rejimi Dağıtma Komitesi’ sözcüsü Salah Manaa tarafından verilen bilgiler, devrik diktatörün hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, haraç gibi yöntemlerle biriktirdiği servetin 4 milyar dolara yaklaştığını ortaya koyuyor.
Manaa, “İlk verilerimize göre el-Beşir ve ailesinin farklı şirket ve binalarda ele geçirilen malvarlığı 3,5 milyar ile 4 milyar dolar arasında” dedi.
Halen hapiste bulunan el-Beşir’in Darfur’da insanlık suçu işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarılması bekleniyor. 30 yıl boyunca dini istismar eden, kaba şiddetle şeriat yasalarını topluma dayan el-Beşir, 4 milyar dolara yaklaşan bir servet biriktirerek, “tipik İslamcı diktatör” unvanı almaya da hak kazanmıştır.