İran Nükleer Organizasyon Kurumu (AEOI), Natanz nükleer tesislerinde “beklenmedik bir gelişme”nin yaşandığını duyurdu. İran, 10 Nisan’da uranyum zenginleştirme programı çerçevesinde, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin devlet televizyonundaki açılışıyla, önceki santrifüjlere kıyasla 10 kat daha fazla uranyum üretecek 164 adet IR6 santrifüjü faaliyete geçirmişti.
AEOI, Pazar gecesi Natanz tesislerinde bir “kaza” meydana geldiğini duyurdu. Yetkililer, tesisin bazı bölümlerinde elektrik şebekesinde sorunlar yaşandığını belirtti. Olayla ilgili açıklama yapan AEOI sözcüsü Behrus Kamalwandi, “yaralanma ya da radyoaktif sızıntı olmadığını” söyledi. IRNA haber ajansı, “olayın sebebinin araştırıldığını” belirtti. Kamalwandi, İran devlet televizyonuna verdiği röportajında, “uranyum zenginleştirme tesisinde elektrik dağıtım şebekesinin bir bölümünde beklenmedik bir gelişme sonrası elektrik kesintisi yaşandı” dedi.
Çok geçmeden olayın arkasında siyonist İsrail’in olduğu ortaya çıktı. Siyonist rejimin, bölge halkının kitlesel kıyımı ve yaşanabilecek felaket pahasına İran’ın Natanz nükleer tesislerine saldırı düzenlediği ortaya çıktı. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatibzade, Natanz nükleer tesislerinde meydana gelen ‘kazadan’ İsrail’in sorumlu olduğunu açıklayarak “İntikam alınacak” dedi.
Hatibzade, nükleer tesislerde beklenmedik gelişmelerin “sabotaj” kaynaklı olduğunu belirterek, elektrik kesintisinden dolayı tesiste uranyum zenginleştirmek için kullanılan ilk nesil IR-1 santrifüjlerinde hasar meydana geldiğini duyurdu.
Sabotajın “nükleer terör saldırısı” olduğunu belirten Hatibzade, “olayda nükleer sızıntı, herhangi bir yaralanma ve çevre kirliliği oluşmadı. Ancak bir felaket yaşanabilirdi. Bu sabotaj insanlığa karşı gerçekleştirilmiş bir saldırıdır. Natanz’ın intikamı, İsrail’in izlediği yoldan alınacak” dedi.
Natanz yeniden inşa edilecek
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, IRNA haber ajansında yayımlanan açıklamasında, “İsrail, İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması yolunda elde ettiğimiz başarıyı sekteye uğratmaya çalışmaktadır” diyerek, “İsrail’i terör saldırısı” ile suçladı. Natanz’ı daha gelişmiş bir teknoloji ile yeniden inşa edeceklerini belirten Dışişleri bakanı Zarif, “İsrail’in bu saldırısı karşılıksız kalmayacak” dedi. İran’da yayın yapan Nurnews haber sitesi, “tesiste elektrik kesintisine yol açan kişi tespit edildi ve tutuklanması için harekete geçildi” haberini geçti.
İsrail, doğrudan saldırının sorumluluğunu üstlenmese de İsrail basını, “İsrail’in geniş çaplı bir siber saldırı ile Natanz nükleer tesisini hedef aldığı, bunun sonucunda tesislerde elektrik kesintisi meydana geldiği” yönünde haberlere yer verdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu Kan, “sabotajın arkasında Mossad’ın bulunduğunu” duyurdu.
Dün ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in ülkeye yaptığı ziyarette de siyonist rejimin şefi Benjamin Netanyahu konuyla ilgili İran’ı sorumlu tutan açıklamalar yaptı. Saldırıyı üstlenmeyen Netanyahu, “İsrail Başbakanı olarak, İran'ın İsrail'i yok etmeye yönelik soykırımsal hedefini gerçekleştirmek için nükleer kapasiteye sahip olmasına asla izin vermeyeceğim” diyerek tehdit savurdu.
Rusya “endişeli”, ABD suskun
Rusya Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Mariya Zaharova, gelişmelerle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Sabotajla ilgili “İran tarafından yapılan açıklamaları dikkatle takip ediyoruz” diyen Zaharova, “İran’ın olayın nedenlerini etraflıca araştıracağından eminiz” açıklaması yaptı.
Yaşananların İran’la yapılan nükleer anlaşmaya karşı çıkanların hedef ve beklentilerine hizmet etmeyeceğine değinen Zaharova, “Anlaşmanın yeniden canlandırılması için Viyana’da yapılan görüşmeleri baltalamayacağını umuyoruz” ifadelerine yer verdi.
ABD’li üst düzey bir yetkili ise Washington’ın yaşananlarla bir ilgisi olmadığını öne sürerek, yaşananlara dair bir değerlendirme yapmak istemediklerini açıkladı.
Yeniden canlandırılmak istenen nükleer anlaşma
2015 yılında Viyana’da (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya ile İran arasında) imzalanan anlaşmaya göre, İran uranyumu yalnızca IR-1’in eski nesil santrifüjleriyle zenginleştirebilecek. Ek olarak, İran’ın sınırlı sayıda IR-4 ve IR-5 santrifüjü test etmesi de anlaşmada yer alıyordu. Anlaşma karşılığında ABD’nin İran’a uyguladığı ambargoyu kaldırması gerekiyordu. Ancak ABD yine küstahça tutumunu takınarak yükümlülüklerini yerine getirmedi.
Dönemin ABD Başkanı Donald Trump yönetimindeki ABD, 2018’de tek taraflı olarak anlaşmadan çekildi ve İran’a yeni yaptırımlar uyguladı. ABD’nin bu tutumu üzerine Tahran yönetimi de anlaşmadan doğan yükümlülüklerinden peyderpey çekildi. Bir haftadan beri Uluslararası Atom Enerjisi’nin (IAEA) gözetiminde Avusturya’da 2015 sözleşmesine yeniden hayat vermek için görüşmeler sürüyor.
İran, sözleşmeye dönülmekle birlikte kendisine uygulanan ambargonun tümüyle kaldırılmasını istiyor. ABD ise, bunu ‘kademeli’ şekilde yapmayı vadediyor. İran, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ABD’ye doğal olarak güvenmiyor.
İran’ın yeni santrifüjleri devreye sokması, Viyana’da sürmekte olan görüşmelerin sekteye uğratılması olarak lanse edilse de, İran devreye soktuğu yeni santrifüjlerle Viyana pazarında elini güçlendirmek istiyor.
ABD’nin ortada bıraktığı sözleşmeye göre İran, uranyumu yalnızca IR-1’in eski nesil santrifüjleriyle zenginleştirebiliyordu. Oysa yeni faaliyete geçirilen santrifüjler İran’a, uranyumu büyük miktarlarda ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından onaylanandan daha yüksek oranda zenginleştirme imkanı sağlıyor.
ABD, İsrail, batılı emperyalistler ve IAEA, İran’ın hamlesini nükleer silah elde etmek olarak değerlendiriyor. Viyana pazarında elini güçlendirmek isteyen İran ise, nükleer faaliyetlerinin askeri bir amacının olmadığını iddia ediyor.
Nükleer anlaşmanın yeniden imzalanmasını provoke etmek için çaba sarf eden İsrail, işbirlikçilerini de kullanarak İran’da hem sabotajlar düzenledi hem cinayetler işledi. Nitekim Natanz’a yapılan son saldırı da, siyonist rejimin bu provokasyonlarından geri durmayacağını ve bölge halkları için tehdit olmayı sürdürdüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.