İran’da seçmenler 18 Haziran Cuma günü yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek için oy kullandılar.
İran Anayasayı Koruyucular Konseyi, 18 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık başvurusunda bulunan 592 kişiden sadece 7 kişinin adaylığını onaylamış, diğerlerini veto etmişti. Veto edilenler arasında eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, eski Meclis Başkanı Ali Laricani ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri de bulunuyordu. Adaylığı kabul gören yedi kişiden üçü diğer adaylar lehine yarıştan çekilmişlerdi. Böylece 13. Cumhurbaşkanlığı yarışı 4 kişi arasında sürdü.
İbrahim Reisi, dört aday arasında süren 13. Cumhurbaşkanlığı yarışını ilk turda kazanarak, ülkenin 8. Cumhurbaşkanı oldu. İpi göğüsleyen yeni Cumhurbaşkanı ağustos ayında yemin ederek görevi devralacak.
İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “ilk sonuçlar cumartesi öğleden sonra, kesin sonuçlar ise pazar günü açıklanacak” denilmişti. Oy kullanma süresi bittikten sonra, gece boyu oylar sayılmaya başlandı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için 19 saat açık tutulan seçim mekanları gece saat 02.00’da kapandıktan hemen sonra, oylar henüz sayılamaya başlanmışken ve resmi sonuçlar ancak pazar günü açıklanabilecekken, cumartesi sabah İbrahim Reisi’nin ülkenin “yeni Cumhurbaşkanı olduğu” haberleri yapılmaya başlandı.
İran’da cumhurbaşkanlığına aday olan birçok ismin veto edilip, adaylıklarının engellenmesi tepkilere neden olmuş, oy kullanma hakkına sahip 60 milyona yakın seçmenin yarısından fazlasının seçimleri protesto edeceği ve oy kullanmak istemediği seçim öncesi yapılan anketlere yansımıştı.
Anketlere yansıyan boykot eğilimini görmezden gelen İran devlet televizyonuna göre, “başkent Tahran dahil olmak üzere, ülke genelinde seçimlere katılım yüksekti” haberleri yapıldı.
Resmi yalanlar bir yana, görgü tanıklarına dayandırılan haberlere göre, güney Tahran’ın bazı bölgelerinde bir katılım yoğunluğu var olsa da metropolün diğer bölgelerinde ve ülke genelinde seçime katılımın düşük olduğu belirtildi. Anketlere göre, “seçimlere katılım yaklaşık yüzde 40 oranında kaldı” denildi ve neredeyse bu öngörü açıklanan sonuçlara da yansıdı.
Açıklanan sonuçlara göre, yaklaşık 60 milyon seçmenden 28 milyon 600 kişi oy kullandı. Böylece seçime katılım oranı yüzde ellinin altında kaldı. İbrahim Reisi 17 milyon 800 bin oyla, yani seçmen sayısının üçte biri oyla 8. Cumhurbaşkanı oldu. İran İçişleri Bakanlığı Seçim Merkezi Başkanı Cemal Örf, düzenlediği basın toplantısında seçimin ilk sonuçlarını paylaştı. “Bu sonuçlara göre kullanılan geçerli oyların yüzde 62’sini alan İbrahim Reisi, birinci turda cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan yüzde 50,1’i üzerinde oy alarak 8’inci Cumhurbaşkanı oldu” denildi.
Diğer adaylardan Rızai’nin 3 milyon 300 bin, reformist olduğu iddia edilen Abdunnasır Himmeti’nin 2 milyon 400 bin ve Emir Hüseyin Kadızade Haşimi’nin de 1 milyon oy aldığı belirtildi. Her üç aday da yenilgilerini kabul ederek Reisi’yi İran’ın 8. Cumhurbaşkanı olarak tebrik ettiler.
Selef Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “halkın seçtiği Cumhurbaşkanı belli oldu. 45 gün sonra görevi kendisine devredeceğim” açıklaması ile İbrahim Reisi’yi kutladı.
Molla rejiminin has temsilcisi İbrahim Reisi
1960’da doğan ve dini eğitim alarak yüklesen İbrahim Reisi, İran Yargısının başında bulunuyor. Bu zat daha 20’li yaşlarda iken iki şehrin başsavcılık görevleri ile mükafatlandırılmıştı.
1988 yazında İran’da hapishanelerde, şehir meydanlarında, pazar yerlerinde kurulan idam sehpalarında 30 binden fazla insan katledildi. İbrahim Reisi bu katliamın baş aktörlerinden biriydi. 1988’de Humeyni’nin doğrudan emri ile hapishanelerde gerçekleşen toplu idamlar sürecinin başrollerinde de yargıç olarak yer almıştı. Tam sayısı bilinmese de cezaevlerinde 6 bini aşkın siyasi tutuklunun bir dakikalık mahkemelerde ölüm fermanını imzalamış ve “Katliamcı Ayetullah”, “Kasap Reisi” olarak anılmaya başlanmıştı.
İran halkının tabiriyle “Katliamcı, kasap Ayetullah” İbrahim Reisi, çok genç yaşlardan beri yargıda kilit noktaları tutmakla biliniyor.
Herkesin ve her kurumun üstünde olan 82 yaşındaki İran’ın dini lideri Ali Hamaney tarafından desteklenen İbrahim Reisi, şimdiden Hameney’in halefi olarak da anılıyor. Herkesten üstün her kurumun üstünde olan böyle bir makama da “Katil, kasap Ayetullah” olarak anılan böyle “temiz” bir yüz oldukça yakışıyor.
Sonucu önceden belli “seçim”
İran’ın molla rejimi işi tesadüflere bırakmadan, veto ve diğer engellerle sonucu önceden belli olan “seçim”de İbrahim Reisi’nin “seçilmesini” garantilemişti zaten.
Seçime katılım oranının düşük olması, İranlı işçi ve emekçilerin seçim tiyatrosuna olan tepkisinin kanıtı sayılmalıdır.
İran’ın mollalar çetesi bir kez daha sahneledikleri seçim tiyatrosu ile işçi ve emekçileri rejimlerinin meşruluğuna inandırmaya çalışsalar da İran halkı, işçi ve emekçileri seçimlere ezici bir çoğunlukla katılmayıp, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulan “yeni yüzün” gayri meşru olduğunu ilan etmiş, “seçimle değişiklik” tiyatrosuna figüran olmayı reddederek, mollalar rejimine karşı tepkisini ortaya koyma yolunu seçmiştir.