Emperyalist güçlerle sermaye, “Netanyahu'nun hükümet kurması gerekiyor” diyor ama İsrail’de hükümet bir türlü kurulamıyor

İsrail’de iki yıl içinde dördüncü kez erken parlamento seçimleri yapıldı. 23 Mart'ta yapılan erken genel seçimin sonuçları, ülkenin yeni bir koalisyon krizine sahne olabileceğini göstermişti, öyle de oldu.

23 Mart seçimlerinde Siyonist İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi 120 üyeli meclise 30 sandalye kazandı. Netanyahu seçimi önde tamamlasa da 6 sandalye kaybetti ve hükümeti kurması zora girdi.

Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin prosedür gereği Netanyahu’yu hükümeti kurmakla görevlendirdi. Olası bir hükümetin İsrail parlamentosu Knesset’te güvenoyu alabilmesi için 120 parlamenterden 61’inin destek vermesi gerekiyor. Irkçı-Siyonist, dinci-Siyonist karşımdan oluşan Benyamin Netanyahu ile destekçilerinin toplamı bu sayının altında kalıyor. Hükümeti kurmakla görevlendirilen Netanyahu ilk tur görüşmelerde bu sayıya ulaşabilecek bir bileşen bulamadığı için görevi iade etmek durumunda kaldı.

71 yaşındaki Netanyahu, hükümet kurma çalışmasının birinci tur görüşmelerinde 52 milletvekilinin açık desteğini alabilmişti. Rakibi muhalefet lideri Jair Lapid, 45 milletvekilinin desteğini alabildi.

Cumhurbaşkanı Rivlin, “şu anda hiçbir parti mecliste hükümet kuracak çoğunluğa sahip değil” dedi ve “ancak Netanyahu'nun diğerlerinden biraz daha fazla şansı var” diyerek, Netanyahu’yu ikinci defa hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Emperyalist güçler ve sermaye ‘daha iyisi bulunana kadar’ Netanyahu hükümetinden yanalar. Hem İsrail burjuvazisinin hem emperyalistlerin umut bağladığı Netanyahu gırtlağına kadar yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük çirkefine batmış biridir. Başbakan olmasına rağmen defalarca yargılandı. Yargı onu korusa da, burjuva siyasetçilerin en yozlaşmış temsilcilerinden biridir. Hal böyleyken Netanyahu hükümeti kurmayı başarsa da uzun ömürlü olması beklenmiyor. Bu ise siyonist şef için bir tür kabustur. Zira hükümet dışında kalırsa hapsi boylama riski artacak.

Muhalefet Netanyahu’suz bir hükümet istiyor

Netanyahu halihazırda yolsuzluk, dolandırıcılık, zimmete para geçirme ve rüşvetle yargılanıyor. Netanyahu hakkında süren davayı bir ‘cadı avı’ olarak değerlendiriyor ve dava açan savcıyı kendisine karşı “darbe teşebbüsü" ile suçlasa da, bu iddiaları ciddiye alan yok.

23 Mart seçimleri, Netanyahu'nun yolsuzluk, rüşvet, zimmete para geçirme davası nedeniyle, başbakan olarak görev yapmaya devam edip edemeyeceği konusunda bir ‘referandum’ olarak da görülüyordu.

Bu ‘referandumu’ kaybetmesine rağmen Başbakanlığa talip olması, Cumhurbaşkanı tarafından arka arkaya iki defa hükümeti kurmakla görevlendirilmesi, küresel güçler ve sermayenin ‘daha iyisi bulunana kadar’ Netanyahu hükümetinden yana olmasına işarettir. Siyonist rejimin yıllardan beri yolsuzluk-rüşvet şampiyonu bir figüre bağımlı olması ise, sistemdeki çürümenin derinliğine de işaret ediyor.

İsrail’de yoksulluk her geçen gün artıyor. İşsizlik tırmanışta. Filistinlilere karşı işlenen insanlık suçları kabarıyor. Tüm engellemelere, Siyonist lobilerin baskılarına rağmen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, İsrail’in insanlığa karşı işlediği suçları araştırmaya başladı. Bu arada resmi rakamlara göre işsizlik 2019’da 3,8 iken, 2020’de 5,9’a yükseldi. Netanyahu ise zimmete para geçirerek ve yolsuzluk yaparak zenginliğine zenginlik kattı. Netanyahu’nun adı görev süreci boyunca rüşvet ve yolsuzlukla anılmaktadır.

Yaşananlara tepki gösteren İsrailli işçi ve emekçileri, defalarca on binleri aşan katılımla gerçekleştirdikleri protestolarla hükümeti istifaya çağırdı.

Seçimlerin ardından, Netanyahu'suz geniş bir hükümet kurulması çağrısı geniş yankı bulsa da görevin ikinci defa Netanyahu’ya verilmesi, sistemin açmazlarını gösteriyor. İmajı yerlerde sürünen Netanyahu’dan ‘daha iyisi’ olmadığından, emperyalist güçler ve uluslararası sermaye, Orta Doğu’daki işgaller, savaşlar, iç savaşlar da gözetildiğinde, Netanyahu ile yola devam edecek gibi görünüyor.