2015’teki İran nükleer anlaşmasına (Viyana Sözleşmesi) ABD’nin olası yeniden dönüşü için görüşmeler, 6 Nisan Salı günü Viyana’da gerçekleştirilecek Nükleer Anlaşma Ortak Komisyon Toplantısı ile başlayacak.
Viyana’da yapılacak görüşme, sözleşmenin taraflarından olan Almanya, Fransa, İngiltere, Çin, Rusya ve İran arasında yapılan video konferansın ardından İran ve AB tarafından açıklandı. Viyana’ya gelecek ABD temsilcilerinin İran’la doğrudan görüşmeyeceği, arabulucular aracılığıyla dolaylı temaslarda bulunacağı belirtiliyor.
ABD, “önümüzdeki hafta nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma görüşmelerine katılacağını” doğruladı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, ABD’li yetkililerin konuyla ilgili olarak Avrupalı, Rus ve Çinli ortaklarla görüşeceğini açıkladı. Price AFP haber ajansına verdiği demeçte, “Hemen bir sonuç beklemiyoruz. Çünkü önümüzde zorlu görüşmeler var. Şu anda bu süreçte ABD ile İran arasında doğrudan görüşmeler olmasını beklemiyoruz. Ancak Washington hala Tahran’la doğrudan masaya oturmaya açık” dedi.
Her ne kadar ABD İran’la “masaya oturmaya açık” olduğunu söylese de diplomatik çevreler İran’ın ABD ile şimdilik doğrudan masaya oturmasının mümkün görünmediğini ve Tahran’ın bu duruşta çok kararlı olduğunu belirtiyor. Avrupalı bir diplomat bunu, “müzakerelerin zor olacağını varsayıyorum” diyerek özetlerken, İran nükleer anlaşma yükümlülüklerini yerine getirmek ve masaya oturmak için ABD’nin yaptırımları kaldırma şartını koyuyor.
AB Komisyonu daha önce, Viyana’da nükleer anlaşmaya taraf devletlerin geri kalanının bir araya gelmesine ek olarak, ABD ile ayrı görüşmeler olacağını duyurmuştu. Almanya Federal Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Berlin’de “kaybedecek vaktimiz yok” uyarısında bulunarak, “Tamamen saygı duyulması gereken bir anlaşma, tüm bölgeler için güvenlik açısından bir artı ve bölgesel istikrarla ilgili diğer önemli sorunların müzakere edilmesi için iyi bir temel olacaktır” dedi.
“ABD taahhütleri karşılamaya hazır”
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Araghchi, video konferansta IRNA ajansına, “Müzakereler ciddi ve açık bir şekilde yürütülüyor. Tüm taraflar hiç vakit kaybetmeden, 2015 Viyana nükleer anlaşmasını yeniden işlevli hale getirmek istiyorlar” açıklamasında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı ise, “Diğer uluslararası sözleşme taraflarının İran’la önceden görüşmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Haftalardır, İran’la yapıcı bir şekilde Viyana sözleşmesi kapsamındaki taahhütlerimizi yerine getirmeye hazır olduğumuzu açıkça belirtiyoruz. Karşılıklı atılan küçük adımlarla bunu başarmanın en iyi yolunu arıyoruz. Avrupalı ortakların yardımıyla dolaylı tartışmalara da güveniyoruz” açıklamasında bulundu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen hafta ikinci kez, “ABD’nin Viyana anlaşmasına bir gün dönebileceğini ve İran’a yönelik yaptırımları kaldırabileceğini” vurguladı. Ruhani, “Bu durumda İran’ın 2015 anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getireceğini” taahhüt etti.
AB’den atılan adımlara övgüler
Tarafların video konferans görüşmesini değerlendiren AB Dış İlişkileri, katılımcıların ABD’nin anlaşmaya geri dönme olasılığını memnuniyetle karşıladıklarını ve bunu birlikte başaracaklarını belirtti.
Rusya’nın Viyana’daki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) Büyükelçisi Mikhail Ulyanov da “müzakereler doğru yolda yürüyor” açıklamasında bulundu. Rusya gibi Çin’de Tahran ile uluslararası nükleer anlaşmanın tarafıdırlar. Her iki ülke de ABD’nin anlaşmadan çekilmesini ve İran’a yönelik yeni yaptırımlarına karşı çıkmışlardı.
Siyonist İsrail ve Körfez şeyhlerinin tepkisine rağmen, Biden yönetimindeki ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönme çabası ve AB’nin hararetli desteğinin gerisinde, başka şeylerin yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Çin’in Tahran’la vardığı, “Tek Kuşak, Tek Yol” projesinin bir parçası olduğu var sayılan ticari anlaşmanın olduğu kabul ediliyor.
Tüm bu gelişmeleri ve “olumlu havayı” fırsata çevirmek isteyen AB emperyalistleri ve ABD bir an önce, İran pazarını tam olarak Çin’e kaptırmadan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin görev süresi dolmadan, Viyana Sözleşmesi’ne İran ve ABD’yi razı ederek, İran pazarının ve İran üzerinden Ortadoğu pazarının nimetlerinden daha fazla yararlanmak istiyor.