Kapitalizmin çocuklara dayattığı cehennem, onun insanlık dışı en çirkin yüzlerinden biridir. Bugünün kapitalist dünyasında çocuklar; emek sömürüsünün en insafsızını, savaşların, yoksulluğun en acımasız sonuçlarını yaşamak zorunda bırakılan toplumun en zayıf ve savunmasız kesimidir. Çocukların yüz yüze kaldığı dehşetli tablo, ailelerinin ait olduğu sınıfsal konumdan bağımsız değildir. Dolayısıyla çocuklar, kapitalizmin ürettiği toplumsal eşitsizliklerin ve her türlü kötülüklerin sonuçlarını da ait oldukları sınıf üzerinden aileleriyle birlikte paylaşmaktadır.
Kapitalist uygarlığın ve insanlığın ulaştığı gelişme aşamasına ve biriken devasa zenginliğe rağmen içinde bulunduğumuz dünyada, çocukların büyük bir bölümü beslenme, barınma, eğitim ve sağlık gibi en temel haklara erişemedikleri gibi şiddete, istismara maruz kalmaktadır. Çocuk emeğinin ağır çalışma koşulları altında sömürülmesi başta olmak üzere çocuklar önlenebilir hastalıklardan, açlıktan ya da savaşlarda ölüm gibi kapitalist barbarlığın yarattığı sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Elbette dünyanın bütün çocuklarının aynı sorunlarla karşı karşıya kaldığı ve aynı koşullarda yaşadığı düşünülemez. Refah içinde yüzen ve her türlü olanakların fazlasına sahip olan küçük bir azınlık olan burjuva sınıfın çocukları yüksek refah koşulları içinde doğup mutlu bir yaşam sürdürürken, toplumun geri kalan çoğunluğunun ait olduğu işçi sınıfına mensup ailelerin çocukları dünyaya gözlerini açlık ve yoksullukla, türlü imkansızlıklarla açmaktadırlar. Yaşamları da olanaksızlıklar ve çaresizlikler içinde sürmektedir.
***
Kapitalizmin insanlığın başına musallat ettiği bütün sorunların dehşet verici sonuçlarını en derin şekilde yaşayan çocuklar, iklim ve çevre sorunlarının sonuçlarını da ağır şekilde yaşamaktadırlar. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF), iklim değişikliğinin doğrudan çocuklara olan etkisini inceleyen raporu da bunu göstermektedir. Rapor, iklim değişikliğinin savunmasız olan çocuklar için “büyük risk” oluşturduğu uyarısında bulunuyor. UNICEF Direktörü Henrietta Fore, ortaya çıkan resimi “hayal edilemeyecek kadar dehşet verici” buluyor.
İklim risklerinin çocuklar açısından ilk kapsamlı analizi olan “Çocuklar İçin İklim Risk Endeksi” raporu, çocukların kasırga ve sıcak hava dalgaları gibi iklimsel ve çevresel şoklara hangi ülkelerde ve ne ölçüde maruz kaldığını gösteriyor. Buna göre, dünya çapında yaklaşık 1 milyar çocuk iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle “aşırı risk altında” kabul edilen 33 ülkede yaşıyor. Bu ülkelerde çocuklar, çeşitli iklimsel ve çevresel tehlikelere, şoklara ve streslere maruz kalıyor; su ve altyapı hizmetlerinden, sağlık ve eğitim alanlarındaki ciddi yetersizlikten, hastalıktan dolayı her iki çocuktan biri iklim değişikliğinin etkilerine karşı “son derece savunmasız” durumda bulunuyorlar.
UNICEF raporu, iklim ve çevre ile ilgili beşi tehdit seviyesinde olan sekiz tehlike tanımlıyor. Dünyadaki hemen hemen her çocuk bu iklim ve çevresel tehlikelerden en az birinin riski altındayken, veriler en çok etkilenen ülkelerdeki çocukların birden fazla ve çoğu zaman örtüşen şoklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu, çocukların gelişimini tehlikeye sokmakta ve onların durumunu daha da kötüleştirmektedir. UNICEF Almanya Genel Müdürü Christian Schneider, çok sayıdaki ülkede çocukların yaşamlarının iklim krizinden büyük ölçüde etkilendiğini belirtiyor ve çocukların yaşam koşullarını çevrelerindeki değişikliklere uyarlamak için derhal ve acilen daha fazla yatırım yapılmasını öneriyor. UNICEF İcra Direktörü Henrietta Fore ise, “Küresel sıcaklıklardaki artıştan çocuklar sorumlu olmasa da bunun için en yüksek bedeli ödeyecekler” diyor.
920 milyon çocuk su kıtlığından muzdarip
Raporda, diğer şeylerin yanı sıra, bir milyar çocuğun son derece yüksek düzeyde hava kirliliğinden etkilendiği tespit edildi. 920 milyon kişi su kıtlığından zarar gördü. 820 milyonu sıcak hava dalgalarından, 400 milyonu siklonlardan, 330 milyonu nehirlerden ve 240 milyonu kıyı taşkınlarından ciddi şekilde etkileniyor. 815 milyon çocuk kurşun zehirlenmesinden ciddi zarar görüyor. Sivrisinekler veya diğer patojenler tarafından bulaşan sıtma veya dang gibi bulaşıcı hastalıklar da iklimin bir sonucu olarak artıyor. Şu anda dünya çapında 600 milyondan fazla çocuk bu risk altında. Genel olarak, yetişkinlerden daha fazla yiyeceğe ve suya ihtiyaçları olduğu, aşırı hava koşullarına daha az dayanabildikleri, sıcaklık dalgalanmalarına ve hastalıklara karşı daha duyarlı oldukları için çocukların daha büyük tehdit altında olduğu saptanıyor.
Dünyadaki hemen hemen her çocuk bu iklim ve çevresel tehlikelerden en az birinin riski altındayken, veriler en çok etkilenen ülkelerdeki çocukların birden fazla ve çoğu zaman örtüşen şoklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu, çocukların gelişimini tehlikeye sokmakta ve onların durumunu daha da kötüleştirmektedir.
UNICEF: İklim krizine karşı daha güçlü mücadele
İklim değişikliğinin derinden adaletsiz olduğunu söyleyen UNICEF İcra Direktörü Henrietta Fore, “Harekete geçmek için hâlâ zaman var. Çocukların su ve altyapı, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere erişimini iyileştirirsek iklim tehditlerine karşı hayatta kalma yetenekleri de önemli ölçüde iyileştirilebilir” diyerek hükümetleri ve işletmeleri çocukları iklim değişikliğinin etkilerinden koruyacak eylemlere öncelik vermeye ve sera gazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltma çabalarını hızlandırmaya çağırıyor. Sera gazı emisyonlarını azaltmak için acilen ihtiyaç duyulan önlemler hayata geçirilmeden, iklim değişikliği ve çevre kirliliğinin sonuçlarından en çok çocuklar zarar görmeye devam edecek.
İklim uyumuna ve çocuklara yönelik temel hizmetlerin esnekliğine yapılan yatırımın arttırılmasını isteyen UNICEF; çocukları, savunmasız insanları ve toplulukları halihazırda değişen iklimin en kötü etkilerinden korumak için su, altyapı ve hijyen, sağlık ve eğitim dahil olmak üzere önemli hizmetlerin gerekliliğinden söz etmektedir. İklim krizinden ciddi şekilde etkilenen çocuklara yaşanabilir bir gezegeni miras bırakmak için acil harekete geçilmesi gerektiğini öneriyor.
“Çocuklara yaşanabilir bir gezegen miras bırakmak” bir yana, çocukların yaşadıkları sorunları bir nebze hafifletmenin yolu bile, bu sorunları üreten bu kapitalist sisteme “dokunmayı” gerektiriyor. Çocuklar başta olmak üzere tüm insanlık ve canlılar için yaşanabilir bir gezegen, ancak kapitalizmi tarihin çöplüğüne göndermekle olanaklıdır.