İklim değişikliği ve sonuçları önemli siyasi tartışma gündemleri arasında yer almaya devam ediyor. Büyük orman yangınları, kasırgalar, kuraklık ve sel felaketlerinin yaşandığında ise sorun “acil gündemler” arasına oturuyor.
Son bir haftada yaşanan gelişmeler üzerinden küresel ısınmanın sonuçları yeniden tartışılıyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 1 Temmuz’da Copernicus Sentinel-3 uydusunun elde ettiği verilerle ısı kubbesinin haritasını hazırladı. Buna göre, kara yüzey sıcaklığının ABD’nin Washington eyaletinde yaklaşık 69 dereceye ulaştığı ifade edildi. ESA, Kanada’nın Vancouver ve ABD’nin Portland kentlerinde kara yüzey sıcaklıklarının 43 dereceye ulaştığını, Kanada’nın Calgary kentinde ise 45 derece kaydedildiğini açıkladı.
Rekor hava sıcaklıklarının kaydedildiği Kanada eyaleti British Columbia’da 177 orman yangını hayatı olumsuz etkilerken, 40 bölgede halkın tahliyesi talep edildi. Resmi açıklamalara göre, 25 Haziran-1 Temmuz arasında Kanada’da aşırı sıcaklar tehlikeli boyutlara ulaştı. Sıcak hava dalgası nedeniyle 719 ölüm kaydedildi. Kanada’nın Britanya Kolumbiyası eyaletinde sıcaklık 50 dereceye vardı. Japonya’nın doğusundaki Atami’de ise yoğun yağışlar beraberinde sel felaketi getirdi. Benzer olaylar başka ülkelerde de yaşandı. Fırtına, kuraklık, yangın ve sel vb., 1990’ların başından beri ikiye katlandı.
Bilim insanları, artık sona erdirilemeyecek, yalnızca kontrol altına alınabilecek bir iklim krizinden söz ediyorlar. Sıcaklıklar dünya çapında artıyor ve sonuçları şimdiden hissediliyor. Özellikle son yıllarda iklimle ilgili doğal afetlerin sayısı önemli ölçüde artış gösterdi. Bir BM araştırmasına göre, 1960’tan bu yana daha fazla fırtına, sel, toprak kayması ve diğer felaketler yaşandı ve ciddi boyutlar kazandı. Atmosferde biriken sera gazı, sıcaklıkların sürekli artmasına neden oluyor.
Aşırı hava koşullarının yol açtığı felaketler milyarlarca dolarlık zarara ve onbinlerce insanın ölümüne yol açıyor. 2000-2019 yılları arasında Porto Riko, Myanmar ve Haiti başta olmak üzere özellikle yoksul ülkeler sıcak hava dalgaları, kuraklık ve fırtınalarla mücadele etmek zorunda kaldı. 11 binden fazla aşırı hava olayı sonucu yaklaşık 480 bin kişi öldü. Maddi hasar ise 2.56 trilyon ABD doları olarak gerçekleşti.
İklim değişikliği açlığı artırıyor
Özellikle gelişmekte olan ülkeler doğal afetlere maruz kalmaktadır. Bundan en çok etkilenenler ise kırsal alanlarda ve büyük şehirlerdeki gecekondularda yaşayanlardır. Her iki grup da yoksulluk içinde ve bir felakete dayanamayacak derme çatma evlerde yaşıyor. Aşırı hava olayları, insanların geçim kaynaklarını yok ediyor. Fırtınalar, kuraklıklar ve seller mahsul kıtlığına yol açıyor ve açlıkla yüz yüze kalınıyor.
Kimi araştırmalar dünya çapında 690-820 milyon insanın aç kaldığını belirtiyor. Kimi iddialara göre yeterli yiyecek olan yerlerde bile, iki milyar insan “gizli açlık”tan etkileniyor. Bunun nedenlerden biri iklim krizidir. Küresel Gıda Krizleri Raporu, yalnızca 2017’de 23 ülkede yaklaşık 39 milyon insanın iklim olayları nedeniyle artık yeterince beslenemediğini belirtiyor.
Özetle iklim değişikliği özellikle en yoksulları etkiliyor. Dünya çapında açlık ve yoksulluk evleri ve ülkeleri terk etmenin ana nedenlerinden biri haline gelmiş bulunuyor.
İklim değişikliği aynı zamanda gıda üretimi, gıda sistemlerinin kalitesi, kullanımı ve istikrarı üzerinde de ciddi etkilerde bulunuyor. Artan küresel ısınma nedeniyle dünya nüfusunun yeterli ve sürdürülebilir bir şekilde beslemesi giderek zorlaşıyor
İklim değişikliği göçü de artırıyor
İklim değişikliğinin sonuçlarının dünya ölçüsünde açlık ve yoksulluğu derinleştirmesi, on milyonlarca insanın evlerini ve ülkelerini terk etmesine de neden oluyor. İklim kaynaklı mülteciliğin nedenleri bölgeden bölgeye değişiyor. Örneğin, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerde yükselen deniz seviyeleri, kıyı ve delta bölgelerinin giderek sular altında kalması, ekilebilir alanların tuzlu deniz suyu tarafından yok edilmesi anlamına geliyor. Birçok Güney Asya ve Sahra altı Afrika ülkesinde kuraklıklar, fırtınalar ve diğer aşırı hava olaylarının artması nedeniyle insanlar sadece evlerini değil aynı zamanda geçim kaynaklarını da kaybediyor.
İklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar nedeniyle giderek daha fazla insan ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Dünya Bankası, 2050 yılına kadar 143 milyon kadar insanın iklim mültecisi olabileceğini tahmin ediyor.