Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasının beşinci yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, iklim için acil durum çağrısında bulundu ve “Bu ‘acil durum’ sera gazı salımı CO2 nötralize edilene kadar geçerli olmalı” dedi.
İngiltere ve Fransa tarafından düzenlenen, 70 ülkenin katıldığı ve dijital ortamda gerçekleşen iklim zirvesinde Guterres açılış konuşması yaparak uyarılarda bulundu. Guterres, zengin ülkeleri salgını döneminde fosil yakıtları düşük emisyonlu enerjiye kıyasla yüzde 50 daha fazla kullandıkları için eleştirdi.
Paris İklim Anlaşması’na imza atan ülkelerin sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma sözünü hatırlatan BM Genel Sekreteri “Kaynakları, gelecek kuşaklara, bozulmuş bir gezegende borç dağı yüküyle bırakacak şekilde kullanamayız” dedi. Avustralya, Suudi Arabistan, Rusya ve Meksika gibi, CO2 salımında başı çeken ülkelerden bazıları zirveye katılmadı. Diğerleriyse boş sözlerini tekrarladı. Çin lideri Xi Jinping, 2060 itibariyle “karbon salımını nötralize etme” hedefini öne sürerken ABD ise, 2050 yılına kadar sera gazı salımını sıfıra indireceği iddiasında bulundu.
BM Genel Sekreteri, “bugün sanayileşme öncesinden 1,2 derece daha sıcak bir gezegendeyiz. Rotayı değiştirmezsek, bu yüzyıl içinde sıcaklıkta üç dereceden fazla feci bir artışa doğru gidiyoruz ve dramatik bir acil durumla karşı karşıya olduğumuzu kimse inkâr edemez” dedi. 38 ülkenin şimdiden “iklim acil durumu” ilan ettiğine değinen Guterres, herkesi aynı yönde hareket etmeye davet etti.
ABD’nin çiçeği burnunda yeni seçilmiş başkanı Joe Biden’ın “Paris İklim Anlaşmasına geri döneceğiz” diyerek karbon salımını sıfırlamak için 2050 yılını öne sürmesi, Çin’in de bunu 2060’a kadar ötelemesi, kâğıt üzerinde kalacağı baştan beri belli olan Paris Anlaşması’nın, iklim krizine “göstermelik bir çözüm” dahi olamayacağını ortaya koyuyor. Korona salgını bunu bir kez daha gözler önüne serdi. Zira ABD dahil, 20 büyük sanayi ülkesi “kurtarma paketleri” adı altında fosil yakıtlara şimdiye kadar olduğundan daha çok para akıttı.
***
200. yaşını kutladığımız Friedrich Engels’in deyimiyle:
“Su ve toprağın alınır, satılır bir mal haline getirilerek bir azınlığın tekeline alınması ve geri kalanların dışlanması ahlaksızlıktan başka bir şey doğurmaz.”
İklim krizinin sorumlusu; doğayı hoyratça yıkıma uğratarak ekolojik dengeyi altüst eden kapitalizmdir. Kapitalist tekellerin “kâr, daha çok kâr” hırsıdır. Soruna yol açanlardan, sorunun çözümü beklenemez. Bu nedenle, doğaya sahip çıkma ve iklim mücadelesi, sermayeden çözüm üretmesini beklemeden, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren emperyalist kapitalizmi hedeflemelidir.