Bilim insanları gereken önlemlerin alınmaması durumunda yakın bir gelecekte dünyanın insan soyu ve diğer canlılar için yaşanmaz bir yer haline geleceğini belirtiyor ve bunun da ‘insan eliyle’ yaratıldığını vurguluyor. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtlarının bunda belirleyici olduğu kanıtlanmış bulunuyor. Dolayısıyla ısınmaya dayalı iklim krizi tüm “sıcaklığı” ile insanlığın gündemindeki yerini koruyor.
Bilim insanları, 2019’da 50 küresel bankanın biyoçeşitlilik kaybının birincil tetikleyicileri olduğunu saptadılar. Bu bankaların dünya üzerindeki hayatı tehdit eden bu sektörlere 2,6 trilyon doların üzerinde kredi veya sigorta imkanı sağladığı belirtiliyor. Bu yılki araştırmalar ise bankalar ve sigorta şirketlerinin, iklime zarar veren büyük projeler için kömüre ve petrole on milyarlarca dolar yatırım yaptığını ortaya koyuyor.
Dünya çapında devasa enerji projeleri planlanıyor. Kuzey Kutbu’nda petrol arama ve Bangladeş’teki kömürle çalışan enerji santralleri bunun örnekleri arasında gösteriliyor.
Der Spiegel’ın bildirdiğine göre Deutsche Bank, iklime en çok zarar veren büyük ölçekli fosil yakıt çıkarma projelerinin bazılarının arkasındaki büyük şirketleri desteklemektedir. Bu gerçek, çevre koruma ve sivil toplum kuruluşlarının kömür, ham petrol ve doğalgaz çıkarımı için 12 uluslararası mega projenin finansmanını incelediği “Kaybedilen beş yıl” çalışmasının temel bulgusudur. Sözkonusu çalışmaya göre, Deutsche Bank bu 12 dev projenin operatörlerine toplam 27,6 milyar dolar kredi ve garanti sağlıyor.
Kuruluş ayrıca, söz konusu şirketlerin 10,4 milyar dolarlık hisse ve tahvillerini elinde bulunduruyor. Çalışmanın belirttiğine göre, banka Hindistan’daki yeni kömür madenlerini, Bangladeş’teki kömür ve gazla çalışan elektrik santrallerini ve Norveç Barents Denizi’ndeki petrol kuyularını dolaylı olarak finanse edecek. Yapılan araştırmaya göre, bu on iki devasa projenin tamamı planlandığı gibi uygulanırsa bunun yol açacağı CO2 emisyonu, küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlı tutmak için gereken azami seviyenin yaklaşık dörtte üçüne tekabül edecektir.
İnsanlar ve canlılar bu kadar büyük bir risk altındayken, uluslararası bankalar proje operatörlerine toplam trilyonlarca dolar kredi ve garanti sağlıyor. Önde gelen bankalar arasında ABD finans grupları Citigroup 103,7 milyar, Bank of America 98,9 milyar, J. P. Morgan Chase ise 92,4 milyar kredi ve garanti sunuyor. Bunu 66,4 milyar ile İngiliz Barclays izliyor. Deutsche Bank 14. sırada yer alıyor.
Çalışmaya dahil olan acil çevre örgütünün finans uzmanı Katrin Ganswindt, “Deutsche Bank ve diğer Alman finans kurumları tarafından krediler, garantiler ve yatırımlar yoluyla desteklenen şirketler tüm projelere ortaktır” diyor. Commerzbank, 9 milyar euro tutarında kredi sağladı. Birkaç Alman Landesbanken ve devlete ait Kreditanstalt für Wiederaufbau (KfW) da yüzlerce milyon dolarlık kredi veya garanti verdi.
Buna ek olarak finansal şirketler; BP, ExxonMobil veya Siemens gibi katılımcı şirketlerde yaklaşık 1.100 milyar dolar değerinde hisse veya tahvillere sahiptir. En önemli yatırımcı ve dünyanın en büyük varlık yöneticisi ise Blackrock’tur (110 milyar dolar) - patronu Larry Fink kısa süre önce söz vermesine rağmen, Blackrock’un önemli sürdürülebilirlik riski taşıyan yatırımlarını elden çıkaracak. Deutsche Bank, 10,4 milyar dolarla 19. sırada yer alıyor. Bir şirket sözcüsü, “Çevreye ve topluma yönelik riskleri belirlemeye ve bunlarla başa çıkmaya yönelik kapsamlı iç yönergeler ve süreçler, Deutsche Bank'ın çalışmalarda açıklanan olumsuz etkilere doğrudan katkıda bulunmasını önlemeyi amaçlamaktadır” dedi ve daha büyük holdinglerle ilgili zorlukların yaşandığına işaret etti.
Allianz, proje operatörlerine milyarlarca dolar yatırım yapıyor
Araştırmaya göre Allianz şirketi, proje işletmecisinde 9,6 milyar doların üzerinde tahvil ve hisseye sahip. Sigorta şirketi, portföyünü 2050 yılına kadar iklimi nötr hale getirme sözü verdi. Buna rağmen yine de Surinam’da büyük ölçekli petrol ve gaz çıkarmak veya Çin’de yeni kömür yakıtlı elektrik santralleri kurmak isteyen şirketlere katılacağını söyledi. Bir şirket sözcüsü, Allianz’ın iklimin korunmasına ve 1,5 derece hedefine açıkça bağlı olduğunu iddia ederek “2015 yılından bu yana, kömüre yapılan kişisel yatırımları ayrı tutmak için özel bir yaklaşımımız var ve bu da zaten bu alanda önemli bir geri çekilmeye yol açtı ve adım adım azalıyor.” açıklamasında bulundu. Sözcünün, Allianz’ın mega projelerin operatörlerine yaptığı özel yatırımlar hakkında ise yorum yapmaktan kaçınması dikkat çekti.
Volks ve Raiffeisenbanken’in merkez bankası olan DZ-Bank ve tasarruf bankası fonu sağlayıcısı Deka da milyarlarca yatırımla mega projelerin operatörlerinde yer alıyor. “İklim değişikliği yaşanıyorken yeni kömür, petrol ve gaz kaynakları açmak tamamen çılgınlık. Buna rağmen yine de bu tür mega projeler finanse edilmeye devam edecek” diyorlar ve insanlığın kaderiyle oynuyorlar.
“Yeni kömür, petrol ve gaz kaynakları açmak tamamen çılgınlıktır” diyen dünya elitleri, daha çok kâr uğruna bu çılgınlığı sürdürerek insanlığı ve doğayı yıkıma sürüklüyorlar. Çünkü kapitalizmin kendisi bir çılgınlıktır. Akıl dışı ve insanlığa zararlı bu düzen, kârlı projeler canlı yaşamı tehdit etse de, onlara finans bulmakta zorluk çekmez. Zira bu sorun tek tek şirketlerin değil kapitalist sistemin yapısından kaynaklanıyor. Bundan dolayı doğayı, tüm canlıları ve ekosistemi korumanın temel koşulu kapitalist-emperyalist sistemi tarihin çöplüğüne atmaktır.