Kapitalist kriz ve korona salgını birçok bakımdan emekçileri muazzam sorunlarla karşı karşıya getirmiş durumda. Çıkış kısıtlamaları ve yasakları, sınır kontrolleri, alt yapı eksikliği, sağlık sistemindeki yetersizlik-tedavi imkansızlığı, ürkütücü boyutlardaki işsizlik ve yoksullaşma, gelecek güvensizliği, karamsarlık, umutsuzluk, çaresizlik ve çıkışsızlık emekçi kitlelerin üzerine karabasan gibi çökmüş durumda. Ezilen insanlık bunun çok yönlü bedelini ödüyor.
“Para yok, iş yok, umut yok!”. Bu kısa cümle, milyarlarca insanın acı kaderini anlatıyor. Milyonlarca Amerikalı’nın yaşadığı bu durumu pandemi daha da ağırlaştırdı. Dolaysıyla Psikologlar Amerika’daki intihar oranlarında mevcut olandan daha ciddi bir artış bekliyorlar.
İntihar yardım hatlarının çok sayıda arama aldığı belirtiliyor.
İntiharı önleme programını yöneten Brett Bass, intihar oranlarının arttığına dair kanıtlar olduğunu söylüyor. Birçok intihar yardım hattında şu anda çok sayıda telefon araması yapıldığına dikkat çekiyor. Sebepler arasında ise genellikle korona ile ilgili izolasyon, anksiyete ve depresyon gösteriliyor. Bass, yaşanan durumu‘’Bize doğru koşan neredeyse mükemmel bir risk faktörleri fırtınası görüyoruz. Bazı eyaletlerde kilitlenme, artan işsizlik, daha fazla uyuşturucu, alkol kullanımı ve artan aile içi şiddet, intihar oranları yükseliyor. Buna çaresiz ölüm diyoruz.’’ biçiminde özetliyor.
İş yok, sosyal yaşam yok ve beklenti yok. Bundan dolayı intihar, alkol ve uyuşturucudan ölenlerin sayısı artıyor. Uzmanlar, “Giderek daha fazla insan, Amerikan Rüyasının sadece bir rüya olduğunu ve artık ihtiyaç duyulmadığı için asla gerçekleştiremeyeceklerini fark ediyor” diyorlar. Zenginler daha da zenginleştikçe yoksulluk büyüyor. Gelir eşitsizliğinin ise ABD’de, örneğin Almanya veya diğer Avrupa ülkelerinde olduğundan çok daha fazla arttığı görülüyor. Dolayısıyla çaresizlik, umutsuzluk ve yoksulluk sonucu 2018’de 160 bin insanın, alkol, uyuşturucu ve intihar sonucu öldüğü bildiriliyor.
Giderek daha fazla sayıda Amerikalı silahlanıyor
Bu “çaresizlikten ölümlerin” gerçek tetikliyecilerinden birinin, gittikçe daha fazla Amerikalı’nın silah edinmesi olduğu ileri sürülüyor. Salgının başlangıcından bu yana silah satışlarında büyük artış oldu. Uzmanlar, korona paniğinin yanı sıra George Floyd’un ölümünden bu yana artan toplumsal huzursuzluğu ve yaşanan yağma ve şiddet korkusunu bunun nedeni olarak görüyorlar. Bass, “İnsanlar toplumun giderek daha fazla güvensizleşeceğinden korkuyorlar. Silahları kendilerini korumak için alıyorlar” diyor.
Öte taraftan “Evde ne kadar çok silah varsa kendi canınızı almak o kadar kolay olur” fikri, deneyimlerin ortaya koyduğu bir sonuç oluyor. Zira ABD’de her yıl silahlı şiddetten ölen yaklaşık 40 bin kişiden çoğunun silahıyla kendini vurduğu belirtiliyor. Bass, intihar eden çoğu insanın 35 ile 64 yaşları arasındaki beyaz erkekler olduğunu açıklıyor. Wyoming, Alaska ve Montana gibi ABD eyaletlerinin en yüksek intihar rakamlarına sahip olduğu söyleniyor.
Rutgers Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korona salgını sırasında ateşli silah satın alan ABD vatandaşlarının intihar riski altında olduğu iddia ediliyor. Korona krizi sırasında silah satın alanların yaklaşık yüzde 70’i intihar etmeyi düşündüklerini söylüyor. Anestis’e göre, 2020’nin ilk dört ayında 2,5 milyondan fazla Amerikalı ilk olarak bir silah satın aldı. Sadece Mart 2020’de iki milyon ateşli silah satın alındığı tahmin ediliyor.
Yapılan bir ankette ise, salgın sırasında ateşli silah satın alma nedenleri, silahlarını saklama nedenleri ve olası intihar düşünceleri katılımcılara soruldu. Ankette, salgın sırasında silah satın almayan silah sahipleri, salgın sırasında ateşli silah satın alanlar ve silaha sahip olmayanlar biçiminde üç grup incelendi.
Salgın sırasında ateşli silah satın alanların yüzde 70’inin yaşamları boyunca intihar düşünceleri olduğu, yüzde 56’sının geçen yıl intihar etmeyi düşündüğü, geçen ay ise yüzde 25’inin bu tür düşüncelerden muzdarip olduğu tespit edildi. Salgın sırasında hiç silah almayanlar ise sırasıyla yüzde 56, 24 ve 12 oranında intihar düşüncesine kapıldı.
ABD’de rahatsız edici derecede yüksek intihar oranları göz önüne alındığında, bu şimdiye kadar esas olarak yurtdışındaki görevlerinden döndükten sonra endişe verici derecede yüksek sayıda intihar eden ABD askerlerini akla getirirdi. Ancak uzun bir süredir intihar etme potansiyeli taşıyanlar ABD askerleriyle sınırlı değil. Artık yaşamak istemeyen ya da yaşamına son veren kadın, erkek ve hatta gençlerin sayısında neredeyse bir “patlama” var.
Sebep: Ekonomik kriz ve hayal kırıklıkları
Pek çok uzman, artan intiharlar ya da intihar etme düşüncesindeki artış konusunda, 2007’den itibaren ABD’de sert sonuçları olan ekonomik ve mali krizi suçluyor. Zira ABD’li yetkililer de Birleşik Devletlerin “1930’lardaki büyük buhrandan bu yana en büyük mali krizi” yaşadığını belirtiyorlardı. Birçok Amerikalı iş kaybı, ağır ekonomik durum ve gelecek endişesinden dolayı depresyona sürüklendi. Bugüne kadar on milyonlarca ABD vatandaşı, salgının daha da ağırlaştırdığı krizin yakıcı sonuçlarını derinden hissediyor. Araştırmalar, intihar sayılarının özellikle 2006’dan itibaren, yani kriz zamanlarında arttığını gösteriyor.
Ancak artıştaki dehşet verici dinamiğin nedeninin sadece tek başına ekonomik kriz olmadığı, sosyal izolasyonun yanı sıra artan uyuşturucu ve uyuşturucu tüketiminin ve kullanılan antidepresanların - opiatların da bunda önemli bir rol oynadığı öne sürülüyor.