ABD siyasi sistemine göre 'topal ördek' konumundaki Donald Trump, 'seçilmiş başkan' Joe Biden'a iktidarın devri için geçiş sürecine onay vermek zorunda kalmış olabilir. Ama 3 Kasım başkanlık seçimine yönelik 'hile' iddialarını twitter'dan soluklanmaksızın tekrarlarken, Türkiye'de aşina olduğumuz 'ispat yükümlülüğünü iddia sahibinin üzerinden atma' yöntemine başvuruyor. Cuma günü 'Biden'ın Beyaz Saray'a seçimin hileli olmadığını kanıtlayabilirse girebileceğini' yazdı. Pervasızlığının en büyük dayanağı hizmette kusur etmediği derin ABD'nin 'neocon' damarı. Trump, elindeki 'İran silahıyla' deyim yerindeyse 'Roma'yı da yakarım' modunda.
Amerikalı liberallerin sadece işlerine geldiğinde 'tecritçilikle' itham ettikleri Trump'ın, cuma günü İran Savunma Bakanlığı Teknolojik Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı Dr. Muhsim Fahrizade'nin Tahran'ın doğusunda suikastla öldürülmesini paylaşmayı 'şahsi öncelik' görmesi haddinden fazla manidar. Geçenlerde İran'ın nükleer tesislerini vurma seçeneklerini ekibine danıştığı ve bu ülkeyi vurma hamlesinin engellendiği haberi New York Times'ta (NYT) çıkmıştı. Trump NYT'ı doğrularcasına İsrailli gazeteci Yossi Melman'ın suikastın haberini sunduğu paylaşımını rt ederek başkanı olduğu ABD'nin bu işteki dolaylı sorumluluğunu ilan etmiş oldu. Doğrudan sorumluluğu beyan etmek NYT'a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkiliye düşmüş: "İran'ın bir numaralı nükleer bilimcisini öldürdüğümüz için dünya bize teşekkür etmeli."
'Nefretlik Trump' ve 'hayırhah' işler
Trump ABD içinde 'doğru damara' vuruyor. Örneğin New York Times için bir tarafta 'nefretlik' Trump, öte tarafta 'hayırhah' görülen bir icraat var. Nitekim Joe Biden ile Kamala Harris seçildiği için ABD'nin dünyada 'hak ettiği liderlik rolünü' nihayet oynayacağı ve ülkeyi 'tecritçilikten' çıkartacağını düşünen liberal gazete, suikastı sunarken Dr. Fahrizade için 'nükleer silah programının arkasındaki güç' demekten kaçınmamış. BM'ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na göre İran'ın 'nükleer silah programı' yok gemlenen 'sivil programı' var. NYT, vaktiyle Saddam'ın olmayan kitle imha silahlarını da benzer şekilde sunuyordu. Tıpkı Trump'ın seçimlerle ilgili ortaya attığı hile iddiaları gibi gazetenin de bu vakada kanıt sunma yükümlülüğü yok.
Apaçık ortada ki ABD'deki kurumsal yapı açısından Trump'ın dış politikasındaki en büyük başarısı İsrail ile Körfez monarşilerini barıştırmak. Bunun ayırdında olanlar doğal olarak Trump'ın manevrasını görüyorlar. Nitekim Obama döneminde CIA direktörlüğünü yürütmüş ve Trump tarafından 2017'de kovulmuş olan John Brennan, twitter'da herkesin dikkatini çeken bir tutum aldı. Brennan, Dr. Fahrizade'ye yönelik suikastı 'pervasız bir suç eylemi' diye niteleyip, 'bölgede ölümcül misilleme ve yeni çatışma riski yarattığını' vurguladı. Emektar istihbaratçı, Obama'nın İHA'larla hedef gözetmeli suikastlar politikasının icracılığını yapmış olmasındaki ironiyi anımsamış olsa gerek ki, 'egemen bir devletin yetilisini öldürmekle, El Kaide yahut IŞİD gibi devlet olmayan terörist grup ve yapıların hedef seçilmesinin ayrı işler olduğunu' vurgulamak gereğini hissetmiş olsa gerek!. İran liderliğine de mesaj gönderdi: 'Cevap verme dürtülerinize direnin. Sorumlu bir Amerikan liderliğinin küresel düzeyde dönüşünü beklemeniz daha akıllıca olur'.
Trump'ın mirası...
Aslına bakarsanız 'tecritçi' Trump, İran konusunda tutarlı. ABD devlet politikalarının bu konudaki icraacısı olarak gayet de başarılı. ABD'yi müttefiklerine aldırmadan 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekti çıkarttı, elçiliği Kudüs'e taşıdı, Golan Tepeleri'nin ilhakını tanıdı, İran Devrim Muhafızları'nı 'terör örgütü' diye ilan etti. Geçen ocakta da Kasım Süleymani'yi göster göstere Bağdat'ta öldürttü. İsrail'in etrafındaki Arap çemberini resmen kırdı, Körfez monarşileriyle normalleşme anlaşmalarını kotardı. Şimdi bu çizginin doğal sonucu olarak kalan süresinde şahin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun büyük katkılarıyla İsrail ve Körfez hattının arzularını yerine getiriyor, hiçbir şey olmasa selefini 'sınayacak' yolları döşüyor. İronik bile değil, Amerikan siyasi elitlerinin azımsanmayacak bir kesimi için bunlar 'hayırlı' işler. Trump bu damardan başkanlık seçiminde işine gelecek bir fayda sağlayabilir mi, çok şüpheli. Ancak her koşulda 'topal ördek' olarak İran'a karşı bir sıcak çatışma yaratsa, hakikaten ne olur?
Trump'a özgü değil, yakın geçmişin hemen tüm ABD yönetimleri Ortadoğu'da çok fazla insanın canına mal olmuş işler yaptılar. Rejimleri devirmeye kalkışıp, kontrol edemeyecekleri iç savaşlarla sığınmacılar yaratıp, uluslararası terörizmi besleyip savunma sanayine çalıştılar, hegemonyayı devam ettirdiler. Şimdi Biden geliyor diye memnun olanlar, aynı dönemlerde kendisinin başkan yardımcısı olarak yer aldığı, tüm bu icraatlarda payı olanları da şimdi kabine görevleriyle 'ödüllendirdiğini' dikkate almıyorlar. İranlı bilim insanına dair suikastın Biden yönetiminin İran ile nükleer anlaşmaya dönmesini engelleme hamlesi olduğunu düşünen çok. Oysa Biden'ın nükleer anlaşmaya döneceği filan yok. Yeni 'ulusal güvenlik danışmanı' ('Suriye'de El Kaide bizim safımızda' vecizesinin sahibi) Jake Sullivan örneğin, İran bağlantılı konularda -konvansiyonel füze teknolojisi vs- açık tavizler vermeden anlaşmaya dönüş olmadığını açıkça dile getirmişti. Trump'ın son dakika golleri eşliğinde nükleer müzakere değil, daha büyük çatışma kapısının aralanacağını söylemek çok da iddialı olmaz.
ABD derin devletinin iç kapışmaları eşliğinde 'bindik bir alamete...' Trumplı yahut Trumpsız tehlikeli zamanlar yakın.
BirGün / 30.11.20