Yılın bitmesine günler kaldı. 2023’ün memlekete ne getireceğini kestirmek güç ancak hiç değilse biraz ümit, biraz nefes alacağımız bir dönemin kapısını açsa yeter! Daha fazlasını bir sonraki yıldan isteriz.
Ancak Orta Doğu ve Arap coğrafyası için kısaca “geliyor, gelmekte olan” desek abartı olmaz.
“Arap ayaklanması, kovid derken daha kötü ne olabilir?” diye soranlar olabilir.
İran’dan başlayalım:
Mehsa Amini adlı genç kadının ahlak polisi tarafından tartaklanmasının ardından hayatını kaybetmesi ile İran’daki gösteriler alevlendi. Hep gösteri vardı ancak ağırlıklı olarak ekonomik şartlar, işsizlik, gençlerin geleceğe dair ümitsizliği, yolsuzluk gibi durumlara itirazlar sebebiyle gösteriler yapılıyordu. İlk kez kadınların öne çıktığı, orta okul çocuklarından +50’li yaşlara kadar toplumun her kesiminden katılımların olduğu gösteriler yapılmaya başlandı. Üstelik bu gösterilerde bazı sorunların çözümü değil mevcut rejimin topyekun düşürülmesi talepleri açıkça seslendiriliyor.
Ancak gösteriler birkaç ay içinde şiddet sarmalına düştü. Bir tarafta linç edilerek öldürülen, ağır yaralanan güvenlik güçleri varken diğer taraftan tek kelimeyle “ibret-i alem” maksadıyla jet hızıyla verilen idam kararları.
İran açısından tek sorun da bu değil. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile müzakereler iyi gitmiyor hatta askıda denilebilir. Ki bu müzakere sürecinin anlaşmayla sonuçlanması ve İran üzerindeki yaptırımların kısmen de olsa kaldırılması bekleniyordu.
Zaten İran’ın en temel sorunu ekonomik kriz. Elbette yaptırımlar çok ağır bir darbe ancak ülke içindeki kötü ekonomi yönetimi ve yolsuzluk gibi sebepler yaptırımların etkisini ölümcül hale getiriyor.
2023 yılında da İran’ı konuşmaya devam edeceğimizi söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Irak’ta ise, yılın ilk aylarına nispeten sakin bir hava var ancak onun da en büyük derdi ekonomik kriz, milyonlarca göçmen, yardıma muhtaç yaşayan yüz binlerce aile, iklim krizi ile gelen kuraklık ve elbette bölgenin olmazsa olmazı koltuk kavgaları. Koltuk kavgaları sürekli pusuda olunca yakalanan huzurun da istikrarın da ömrü kısa oluyor.
Bu arada Irak petrol zengini olmasına rağmen kötü ekonomi yönetimi ve ülkenin kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş olan yolsuzluk beraberinde işsizliği, kötü kamu hizmetlerini, eğitim ve ilerleme bir tarafa sadece karnını doyurmaya çalışan milyonlarca insanı getiriyor.
Bir de bölgesel ve küresel güçler arasındaki nüfuz savaşı var elbette. 2023 yılı en azından ABD-İran-Suudi Arabistan-Türkiye gibi ülkeler arasındaki güç savaşları açısından sakindi ancak yeni yıl neler getirir bilinmez.
Suriye’de 10 yıldan fazla süren savaşın üstüne ağır ambargolar geldi. O da yetmedi kovid salgını başladı. Daha bunların şoku atlatılamadan kolera, hepatit gibi salgınlar başladı. Türkiye’nin operasyon hazırlığı, ABD ve Rusya cenahında havada-karada çekişme, İran’ın nüfuz savaşı hiç bitmedi.
Suriye’de haftalardır insanların yemek pişirebileceği mutfak tüpü, evlerini aydınlatacak elektrikleri yok. Yakıt krizi öyle bir noktaya geldi ki, şehir içi ve dışı otobüsler, minibüsler bile benzin-mazot olmadığı için kontak kapattı. Yine mazotla çalışan fırınlar birer birer kepenk kapatırken insanlar bir sonraki güne dair bile yorum yapamayacak kadar ümitsiz.
Kısacası Suriye’de bıçak kemiğe dayandı. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanların kitleler halinde yollara düşmesi oldukça mümkün artık!
Lübnan ekonomik olarak resmen batmıştı. Yıl boyunca bu konuda düzelme olmadığı gibi 2023’e hükümetsiz ve cumhurbaşkansız giriyor. Yılın başında parlamento seçimi yapıldığı halde hâlâ bir hükümet kurulamadı. Siyasetçiler ve siyasi hareketler arasında bilindik atışmalar, suçlamalar devam ederken cumhurbaşkanının da görev süresi ekim ayında doldu.
Lübnan’dan haftada en az 2 kez göçmenlerle dolu tekneler denize açılıyor. Kimisi batıyor, kimisi daha iyi bir yaşam ümidiyle kendini bilinmezlerle dolu kıyılara atıyor.
Sihirli bir değnek, bir mucize olmadıkça Lübnan’ın kendini reforme edip ayağa kalkabilmesi çok ama çok zor görünüyor.
İsrail’de Netanyahu son seçimlerle birlikte siyasete geri döndü. Yani hep siyasetin içindeydi ancak artık muhalefette değil. Üstelik Netanyahu’ya rahmet okutacak ultra-radikal çok sayıda isim de artık İsrail Parlamentosu’nda. Hükümeti kurma görevi Netanyahu’da ve İsrail basınına bakılırsa Netanyahu bile mümkün olduğunca dengeli bir kabine oluşturmaya çalışıyor.Netanyahu’nun solcu kaldığı bir parlamento hem Filistinliler hem de bölge açısından çok şeye gebe elbette!
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ABD ile Rusya, Çin ile ABD arasında dengeli bir politika yürütmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz hafta bu köşede detaylı bir şekilde aktardığım Çin devlet başkanının Riyad ziyaretine ABD çok kızmış gördüğümüz kadarıyla.
Suudi Arabistan ve BAE ne kadar “Amacımız müttefiklerimizi çoğaltıp çeşitlendirmek. Süper güçlerin kavgasında tarafsız kalmak, ticaretimizi zenginleştirmek” derse desin, ABD’den gelen açıklamalar ve ABD basını bu politikayı ihanet olarak yorumluyor.
Bakalım yeni yıl, bu cephede neler getirecek?
Yemen parçalanarak, açlıktan, hastalıktan ölüyor ancak uluslararası haber ajanslarının gündeminde bile değil.
Libya ise, bir kez daha iki başbakanlı, iki ordulu, iki başkentli günlerine döndü. Çatışmanın eksik olmadığı Libya’da yılan hikayesine dönen seçimlerin yapılıp yapılamayacağı hâlâ belirsiz. Libya’da görünüşteki gerekçe ne olursa olsun ardında koltuk kavgası, güç savaşı, nüfuz derdi var.
Ne diyelim; 2023 bölge açısından 2022’yi aratmasın yeter!
Evrensel / 15.12.22