Bir kez daha, "Bir gece ansızın!” - Hediye Levent

Türkiye bir kez daha Suriye’ye kara operasyonu yapmak için zemin yoklayıp tansiyon ölçüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 01 Aralık 2022
  • 10:50

Türkiye bir kez daha Suriye’ye kara operasyonu yapmak için zemin yoklayıp tansiyon ölçüyor. Her ne kadar, “bir operasyon için kimseden izin alınmayacak” açıklamaları gelse de sahada iki büyük güç var. Biri Rusya diğeri ABD. Perde arkasında da Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere bölge ülkeleri. Haliyle Türkiye sınırından topçu atışları veya tek seferlik hava saldırıları ile geniş çaplı kara operasyonu farklı.

Operasyona dair heyecanlı çıkışlar, açıklamalar birkaç gündür pek duyulmuyor ancak hâlâ tamamen rafa kalkmış değil.

Oldukça karmaşık ilişki ağlarının olduğu, bu ağların en etkisiz tarafının dahi küçük hamlesinde hesapların değiştiği sahaya kuş bakışı bir göz atmak gerek.

Yine sorular üzerinden gidelim;

1-Türkiye bir kara operasyonunu duyurmadan yapamaz mıydı?

Yapabilirdi. Sonuçta Türkiye’nin ağırlığı Fırat’ın batısı olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde hem binlerce TSK mensubu var hem de desteklediği on binlerce militandan oluşan ÖSO/Milli Ordu.

Son açıklamalarda da operasyonun üç noktaya yapılacağı belirtiliyordu; Menbiç, Tel Rıfat ve Kobani (Ayn El Arab). Menbiç ve Tel Rıfat Türkiye’nin ve desteklediği grupların konuşlandığı Fırat’ın batısında. Ayrıca her iki yerleşim birimi de hali hazırda o bölgede bulunan TSK ve Türkiye destekli grupların hattına çok yakın.

Türkiye, operasyon niyeti olduğunu duyurmadan bu iki noktaya kademe kademe ilerleyebilirdi belki. Geriye bir tek Kobani kalıyor ki, oraya operasyon ihtimali de baştan zayıftı.

Bugünlerde Arapça basında Türkiye’nin kara operasyonunu tek seferde değil, aşamalı olarak yapabileceği yazılıyor.

Türkiye Menbiç ve Tel Rıfat’a yönelik bir operasyon olduğunu duyurmadan aşamalı olarak ilerleseydi kimse fark etmez miydi? Elbette ederdi. Menbiç Fırat’ın doğusu ile batısını bağlayan son yerleşim birimi. Tel Rıfat ise, Halep kırsalında TSK, ÖSO, Suriye ordusu, SDG ve Rusya’nın siperlerinin neredeyse kesiştiği nokta.

Ancak duyurulmadan yapılacak olan bir kara operasyonunun bugünlerde yaşanan diplomasi hareketliliği yaratıp yaratmayacağı, en azından kamuoyu önünde tansiyonun ve pazarlıkların bu kadar ısınması söz konusu olmayabilirdi.

2-Türkiye neden operasyon yapacağız açıklamaları ile hem dikkatleri hem okları kendine çevirdi?

Yukarıda belirttiğim gibi diplomasi koridorlarını hareketlendirip bir müzakere ve hatta mümkünse bir pazarlık ortamı yaratmak en önemli sebep.

3-Türkiye, neyin pazarlığını yapmak istiyor?

- Suriye politikasında bir U dönüş çok geç de olsa geldi ancak bunca yıldır neredeyse günlük söylemler ve eylemlerle eklene eklene koca bir kambura dönüşen Suriye dosyasından kurtulmak öyle kolay değil. Türkiye yıllardır Suriye’ye aktardığı siyasi, askeri, ekonomik, medya, prestij desteklerinin karşılığını alabilmek için yeni bir zemin yaratmaya çalışıyor.

- Bu çerçevede Türkiye’nin amacı hiçbir şey vermeden birçok şey almak. Yani hem desteklediği on binlerce militandan oluşan ÖSO’yu Şam’a karşı karta çevirerek askeri ve siyasi olarak kendine yakın grupları Suriye’nin geleceğinde yer açmak hem de bu grupların Suriye içinde kalmasını sağlamak…

Hem ABD’nin hem de Rusya’nın Suriye sahasında sınırlarını zorlayıp dosta düşmana ne kadar etkili olduğunu göstermek. Böylece Şam’a “Rusya tercih yapmak zorunda kaldığında beni seçer”, Kürtlere “ABD’ye çok güvenmeyin, işler ciddileşirse durum değişir” mesajları da verilmiş oluyor.

Hem sınırın diğer tarafındaki “Kürt tehdidinden” kurtulmak hem de Şam’a çift anlamlı mesajlar vermek… Ki, SDG siperlerini hedef alıyor görünüp Şam’a bağlı Suriye ordusunu vurmak, Kürtlere kara operasyonunun hedefindeki 3 noktayı Şam’a teslim etmesi çağrısında bulunmak bu yöntemin çarpıcı çıkışları.

Sonuçta Şam, Kürtlerin ABD ile yakınlaşmasından rahatsız. Her ne kadar Türkiye’nin operasyonlarından da rahatsız olsa da Kürtler üzerindeki sürekli bir Türkiye tehdidi Şam-Kürtler ilişkisini Şam lehine etkiliyor.

4-Şam neden normalleşme fikrine soğuk bakıyor?

Çünkü Türkiye’ye güvenmiyor. Şam’dan kiminle konuştuysam, “barışmak isteyen Türkiye neden hala on binlerce militanı destekliyor? Nihai amacı ne?” diye soruyor.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinden tamamen çekilmesi ve Şam’ın “terörist, Suriye topraklarını işgale açtılar” şeklinde nitelendirdiği ÖSO gruplarına verdiği desteği kesmesi birinci şartları.

ÖSO konusunda elbette Şam kendi çıkarlarını düşünüyor ancak Türkiye’nin de aynı şeyi yapıp en kısa sürede ÖSO militanlarının yarattığı güvenlik zafiyeti, ekonomik kara delik, hukuksuz ittifak gibi kamburlardan kurtulması gerekiyor.

5-Kara operasyonu mümkün mü?

Ankara yıllardır öngörülebilir olmaktan uzak. Bu soruya bizzat hariciyenin gidişatını şekillendirenlerin bile net cevap verebileceğini sanmıyorum.

Ancak mantığın ve sahadaki şartların gösterdiği çerçevede bir operasyon ihtimalinin oldukça zayıf olduğu söylenebilir.

Çünkü;

- Kara operasyonu için hava sahası da lazım. Rusya sahadaki durumu kendisinin kontrolünden çıkarabilecek ölçüde geniş ve uzun süreli bir operasyon için hava sahasını Türkiye’ye açmak istemeyecektir.

- ABD elbette Suriye içindeki yerel bir güç için NATO üyesi olan bölgenin en güçlü ülkelerinden birini karşısına almak istemeyecektir ancak operasyona engel olmak için her yolu da deneyecektir.

- Türkiye’de artık gündem ekonomi. Sınır ötesi operasyonlar kitleleri heyecanlandırsa da bu heyecan çok kısa sürüyor. Seçime aylar varken böylesi bir operasyonun yapılması sandıklara olumsuz bile yansıyabilir. Dolayısıyla AKP’nin operasyonu değil operasyon ihtimalini mümkün olduğunca canlı tutması daha olası görünüyor.

6-Kara operasyonu ile hangi sorun çözülecek?

İşte burası muamma. PKK sorunu ise kastedilen sorun neden Arapların neredeyse nüfusun yarısını oluşturduğu Kamışlı hedef alınıyor?

Kürt sorunu ise, bunun adresi Ankara; Kamışlı ya da Haseke kırsalları değil. Kaldı ki oradaki Kürtler Suriye Kürtleri. Her birini potansiyel PKK’lı olarak görmek Türkiye’ye faydadan çok zarar getirebilecek bir bakış.

Yazılacak çok şey var ancak haftaya devam ederiz artık; tabi gündem bir kere daha allak bullak olmazsa!

Evrensel / 01.12.22