Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomi konularını danıştığı hukukçu İzzet Özgenç’in ekonomik nedenlerle Olağanüstü Hal (OHAL) ilanına hazırlıklı olunması gerektiği yolundaki tvit mesajı ortalığı karıştırdı. Merkez Bankasının 13 Aralık öğle saatlerinde 14 lira 60 kuruşa dayanan ABD dolarını 50-60 kuruş düşürebilmek için -iddialara göre 2,5 milyar dolar- harcaması bu mesajla boşa gitti. Lira sabah saatlerinden itibaren yeniden tırmanışa geçti. Şimdi hem Ankara hem İstanbul’da ekonomik OHAL senaryoları konuşulmaya başladı.
Komplo teorilerine kulak asmayın derim ama, Erdoğan’ın sırf OHAL ilan edip muhalefeti susturmak, piyasaya müdahale etmek için liranın serbest düşüşüne izin verdiği senaryoları dahi konuşuluyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin 11 Aralık’ta yatırımcılarla yaptığı 7 saatlik toplantı ardından 13 Aralık’ta Erdoğan’ın Nebati, TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve kamu bankaları genel müdürleriyle İstanbul Vahdettin Köşkünde 5 saat görüşmesi sert müdahale beklentilerini artırdı. Tam da 16 Aralık’taki Para Politika Kurulunun (PKK) yeni faiz oranlarını açıklayacağı toplantı öncesinde.
İster Anayasanın 119’uncu maddesine göre resmen, isterse Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile fiilen olsun OHAL senaryoları, rahatsız edici seçim senaryoları ile paralel köpürtülüyor.
Kaygı senaryoları boşuna köpürtülmüyor
Nebati yatırımcılara ekonomik krizin asıl nedenini Erdoğan’ın yıllardır söylediği üzere dış güçlerin saldırısı değil, hükümetin ekonomi politikalarına duyulan güvensizlik olduğunu ifade etti. Bu iç ve dış yatırımcının duyduğu güvensizliktir.
İYİ Parti lideri Meral Akşener OHAL tartışması konusunda TBMM’de şunları söyledi:
“Dış güçler işi bırakılmış kenara iç güçlere gelmiş. İzzet hocanın tarifi üzerinden bakarsak sermaye kontrolünden başlayarak vatandaşın dolar hesaplarına kadar bazı adımların atılabileceği endişesi yaratır ki bu Türkiye’nin iflas etmesine sebep olur. Bu konuda herkesi ciddiyete davet ediyorum. “
Bu günensizliğin işaretleri yalnızca “Batıdan” gelmiyor. Fuad Safarov’un Moskova’dan bildirdiğine göre Rusya’da yapılan değerlendirmeler de Türk ekonomisine güvenin kaybolduğu yönünde. Bunun sorumlusu olarak da Merkez Bankasına siyasi baskı uygulayan Cumhurbaşkanını gösteriyorlar.
Hazine ve Bakanının yatırımcılara “dış saldırı yok, güvensizlik var” demesi ardından, kredi değerlendirme kuruluşu Fitch, Türkiye Varlık Fonu ve 13 bankanın görünümünü negatife indirdi.
Özgenç’in OHAL mesajı bu gelişmelerin üstüne yayınlandı ve köz halindeki senaryoları adeta harladı.
Sadece o da değil. Özgenç’in OHAL ihtimalinden bahsettiği gün dünyanın iki ucundaki farklı kaynaklardan Türkiye senaryoları da yayınlanmıştı.
Bunlardan biri Japonya’nın en büyükleri arasındaki Nomura bankasının Türkiye raporuydu. Diğeri de ABD Merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Endowment’in Avrupa kolu olan Carnegie Europe tarafından yayınlanan Türkiye raporu.
Temel olarak aynı şeyi söylüyorlardı.
OHAL mesajıyla endişeleri artıran İzzet Özgenç, Erdoğan’ın ekonomi konularını danıştığı hukukçu olarak biliniyor.
Nedir o “beklenmedik gelişmeler”?
İki yazarından biri Avrupa Birliğinin önceki Ankara Büyükelçilerinden Marc Pierini olan Carnegie raporunda şöyle bir ifade yer alıyor: “Günümüz siyaset sahnesindeki tansiyon ve Erdoğan’ın iktidarı kaybetmesiyle bağlantılı korkular düşünüldüğünde, bir takım beklenmedik gelişmelerin yaşanması imkânsız değil.” Neymiş o “beklenmedik gelişmeler”? Raporda AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği halde MHP desteğiyle tekrarladığı 2015 Haziran seçimlerini hatırlatıyor. (O çerçevede Erdoğan’ın MHP lideri devlet Bahçeli’nin desteği olmadan seçim kazanamayacağı da vurgulanıyor.) Cumhuriyetin 100’üncü yılına mutlaka Cumhurbaşkanı olarak girmek istediği vurgulanıyor.
İstanbul belediye seçimlerini kaybedince seçim tekrarına gidilmesi de hatırlarda. Anayasa Mahkemesi denetimine de tabi olmayan Yüksek Seçim Kurulu’nun iktidar talepleri doğrultusunda aldığı kararlar hükümetin dış yatırım beklediği çevrelerce de dikkatle izleniyor.
Carnegie raporunda Erdoğan’ın seçimleri bir yıl ertelemesi için savaş hâli gerektiği vurgulanıp buna fazla ihtimal verilmiyor. Ancak Nomura raporunda bir “dış politika vakası” ve ardından “olağanüstü hâl” ilanı senaryoları da sayılıyor.
Erdoğan kaybetse de bırakmaz senaryosu
Türkiye’ye dışarıdan, ama Erdoğan’ın dış yatırım beklediği çevrelerden bakanların ortak endişesi, Erdoğan’ın seçimi kaybetse dahi iktidarı bırakmak istememe ihtimali.
Erdoğan kaybedeceği seçime gitmez efsanesi 2019’da İstanbul seçim tekrarında yıkılmıştı. O nedenle acaba seçime gitmeme yolları arayıp aramayacağı tartışılıyor.
Erdoğan’ın kurmaylarından Özgenç’in tviti işte bu ortamda ortalığı karıştırdı.
Türkiye üzerine bu rahatsız edici senaryoları üretenlerde değil, bu senaryoların üretilmesine, Türkiye’de demokratik idarenin kâğıt üzerinde de ortadan kalkacağı endişelerine yol açanlarda bunun sorumluluğu.
Belirsizliğin hüküm sürdüğü, endişe verici günlerden geçiyoruz maalesef.
Yetkin Report / 14.12.21