Beş soruda Karadeniz’de doğalgaz gerçekleri - Murat Yetkin

Türkiye’nin 2019’daki doğalgaz tüketimi yaklaşık 45 milyar metreküptü. 2020’de koronavirüs Covid-19 salgını nedeniyle bunun biraz altında gerçekleşebilir ama kalacağını ve önümüzdeki yıllarda da biraz artacağını varsayarsak, 320 milyar metreküpün Türkiye’nin ancak 6-7 senelik doğal gaz tüketimine karşılık geldiğini görürüz. Tabii 320 milyar m3 gazın hepsini birden çıkarmak da mümkün değil.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 21 Ağustos 2020
  • 19:57

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 21 Ağustos’ta Türkiye’nin Karadeniz’de Türkiye’nin şimdiye dek en zengin doğalgaz yatağının bulunduğunu duyurdu. Fatih sondaj gemisi Karadeniz Ereğli’nin 175 km kadar kuzeybatısında, Romanya ve Bulgaristan’ın münhasır ekonomik bölge sınırlarına yakın “Tuna-1” bölgesinde 320 milyar metreküplük bir doğalgaz yatağı bulmuştu. Bu kuşkusuz sevindirici bir gelişmeydi. Türkiye’nin dışarıya enerji bağımlılığını azaltacaktı, Erdoğan’ın dediği gibi Türkiye’nin cari açığının en büyük sebebi enerji dışalımıydı. Umalım karada ve denizde yeni yataklar bulunsun, doğalgaz, elektrik fiyatları ucuzlasın, yeni iş alanları açılsın, bütçe açığı azalsın, enflasyon düşsün.
Bulunan miktara gelince. Türkiye gibi enerji fakiri bir ülke için önemli bir miktar. Doğal gazın Türkiye’nin kendi gemisi, kendi ekipman ve elemanlarıyla bulunmuş olması da ayrıca değerli. Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı damadı Berat Albayrak’ın söylediği üzere, Türkiye’nin “lig atlamasını” ya da “eksen değiştirmesini” sağlayacak büyüklükte mi? Gerçekten bu buluş Türkiye enerji dış bağımlılığını kırmasını sağlayacak, ısınmada, mutfakta ve sanayide kullanılan doğalgaz fiyatı ucuzlayacak, ekonominin toparlanmasını sağlayacak miktarda mı? Ve bu buluşun ekonomik faydalarını hem devlet bütçesi hem vatandaşın bütçesi ne zaman görmeye başlayacak?
Buyurun sorulara birlikte yanıt arayalım.

1- Ekonomiye etkisi ne olacak?

Yine ağır bir iletişim kazasıyla bulunacak miktar bir gün önce Reuters’e “bir yetkili” tarafından 800 milyar metreküp olarak söylenmemiş olsaydı, dolar üzerinde, krediler üzerinde kısa vadede bir etkisi de söz konusu olacaktı. Ancak piyasalar 800’e hazırlanıp, 320 çıkınca o etki istendiği gibi olmadı, dolar pek kıpırdamadı. Uzun vadede devletin bütçesine ve vatandaşın cebine katkısını konuşmak için vakit çok erken. Cumhurbaşkanı 2023’de gazın kullanımda olması talimatını verdi. Kullanımda olunca 320 milyar metreküpün tamamı bir anda çıkmayacak. Zaten 320 milyar m3 bulunan miktar, teknik deyimle “jeolojik rezerv”; çıkarılıp işletilebilir miktarın ne kadar olduğu henüz saptanmış değil. Uzmanlar işletme başladığında yılda 5 ila 10 milyar m3 üretilebileceğini söylüyor. Yani Türkiye’nin mevcut doğalgaz tüketiminin yaklaşık yüzde 10 ile 20’si arası katkı demek. Hiç fena değil yine de ama öyle vatandaşın cebine büyük bir katkı beklemek, bu miktarlarla zor.

2- 320 milyar m3 bağımlılığı kıracak mı?

Hesap zor değil. Türkiye’nin 2019’daki doğalgaz tüketimi yaklaşık 45 milyar metreküptü. 2020’de koronavirüs Covid-19 salgını nedeniyle bunun biraz altında gerçekleşebilir ama kalacağını ve önümüzdeki yıllarda da biraz artacağını varsayarsak, 320 milyar metreküpün Türkiye’nin ancak 6-7 senelik doğal gaz tüketimine karşılık geldiğini görürüz. Tabii 320 milyar m3 gazın hepsini birden çıkarmak da mümkün değil. Bir karşılaştırma yapmak için söyleyelim, Kıbrıs Rum hükümetinin yıllardır çıkartmaya çalıştığı ancak Fransız ve İtalyan şirketlerince dahi ekonomik bulunmadığı için üstlenilmeyen doğalgaz yataklarının büyüklüğü 1,7 trilyon metreküp tahmin ediliyor. Dünyanın en büyük doğalgaz yataklarına sahip Rusya’nın (tahmini değil) kanıtlanmış rezervleri 50 trilyon m3. Onu 33,8 ile İran, 23,8 ile Katar izliyor. Yani, 320 milyar m3 küçümsenecek bir başarı değil ama maalesef Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını bitirecek bir miktar değil.

3- Doğal gaz yatağı bir ayda bulunabilir mi?

Erdoğan, Fatih gemisinin 29 Mayıs’ta yola çıkıp 20 Temmuz’da sondaja başladığını ve geçen hafta da doğalgaz yatağını bulduğunu söyledi. Enerji Bakanı Fatih Sönmez de gaz yatağının 2100 metre derinlikte sularda, deniz tabanını da 1,4 kilometre delmek suretiyle 3500 metrede bulunduğu ayrıntısını verdi. Bu sıfırdan başlanmış olsaydı muhtemelen bütün rekorları kırmış dünya çapında bir sürat sayılabilirdi. Bakan ayrıca bir an önce yatağı bulmak için daha önce sondaj yapılmış bölgenin yeniden denendiğini de söyledi. Şimdi “Sakarya” adı verilen Tuna-1 alanında ilk araştırmalar 2003’te yine TPAO ile Madison arasında başlamış, 2004’te doğal gaz bulunduğu ilan edilmişti. Daha sonra aynı bölgede BP ile 2009, 2010 ve 2011’de de sondaj yapıldığı biliniyor. Bu durum teknik olarak mümkün, yani 2500 km karelik bir alanda başkalarının bulamadığını siz bulabilirsiniz. Ancak bu kadar kısa sürede bu kadar geniş yatakların bulunmasının bir açıklaması da yatakların bulunup son kazı için talimatın beklenmesi olabilir. O talimatın Mayıs ayında, Libya ve Doğu Akdeniz’de gerilimin arttığı, doları 7 liranın altında tutmak için kamu bankalarından satışların da yetersiz olduğunun anlaşılmaya başladığı sıralarda verildiği yorumu yapılabilir.

4- Türkiye’nin eksenini değiştirir mi?

Bu soruya yanıtı, konuşması sırasında Albayrak verdi aslında: “Ne doğu ne batı, yeni eksen Türkiye” diyerek verdi. İnsanın aklına, “Karadeniz’de doğalgaz bulmadan önce eksen Türkiye değil miydi?” sorusu geliyor. Dolayısıyla, bir değişiklik yok, yani yanıt hayır. Dahası “Ne Batı” reddi de gerçeği yansıtmıyor. Türkiye Batı askeri ittifakı NATO’nun aktif bir üyesi. Daha geçenlerde Millî Savunma Bakanlığı Romanya göklerinde bir NATO savaş uçağına bir Türk tanker uçağının yakıt ikmali yapmasını, ABD 6’ıncı Filosu ve İtalya ile deniz tatbikatlarını övünerek duyurdu. Avrupa Birliği (AB) politikamız ise, bildiğim kadarıyla hâlâ “Hayır diyen biz olmayacağız” hattında devam ediyor. Özetle, hayır, bu buluş önemli de olsa Türkiye’nin eksenini değiştirecek özellikte değil.

5-Muhtemel bir seçime etki eder mi?

Erdoğan, 2023’te başlayacağız derken vatandaştan bir tür seçim garantisi istiyor. Cumhurbaşkanı adeta başta kendisi değil de bir başka hükümet olsa Türkiye’nin bu kadar yıldan sonra bulabildiği bu değerli kaynağı kullanmak istemeyeceği izlenimi vermek istiyor. Oysa vatandaşın ciddi ekonomik sıkıntıları bugün çare bekliyor. Ayrıca gaz ve petrol bulunduğu müjdesi şimdiye dek bütün iktidarlar tarafından seçimde oy niyetine kamuoyuna duyurulmuştur. Daha öncekileri bırakıp yakın tarihtekilere bakalım, isteyen internetten kontrol edebilir.
2007 seçimleri öncesinde Trakya ve Tuz Gölünde doğal gaz, Manisa’da petrol bulunduğu ilan edildi. 2010 Anayasa halkoylaması öncesi yine Manisa ve Ergani’de petrol bulmuştuk. 2014 seçimleri öncesi Diyarbakır’da Türkiye’nin 40 yıl ihtiyacını karşılayacak kadar kayagazı müjdesi verilmişti. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Trakya’da, 1 Kasım öncesinde Karadeniz’de doğalgaz bulunduğu duyurulmuştu. 2018 seçimleri öncesinde Mardin, Şırnak, Hakkâri, Batman ve Siirt’te yeni petrol yatakları, Trakya’da doğalgaz bulunmuştu. Nihayet 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yine Siirt’te petrol, Trakya’da doğalgaz müjdesi verilmişti. Keşke bunların hepsi doğru çıksaydı.

Kanal İstanbul ve görünüm

Zaten muhalefet partileri, bu tabloya bakarak, doğalgaz bulunduğu, hem de ilk defa Cumhurbaşkanı düzeyinde açıklanıyorsa baskın seçim gelebilir düşüncesiyle örgütlerine “seçime hazır olun” talimatı veriyor.
Bir de Kanalİstanbul meselesi var. Merak ediliyordu, acaba Karadeniz’de doğal gaz bulunduğu açıklaması, Kanalİstanbul için zorlayıcı gerekçe mi yapılmak istenir diye. Bu tablo karşısında pek ihtimal vermiyorum, bir iletişim fiyaskosu da o olur; Erdoğan istedikten sonra ayrı gerekçeye ihtiyaç kalmıyor gerçi.
Karadeniz’de doğal gaz yatağı bulunması önemli bir gelişme, emeği geçen herkesi kutlamak lâzım, ama gerçekler de ortada.

Yetkin Report / 21.08.20