Rusya gibi Türkiye de Afrika’da eski sömürgeci güçler aleyhine bozulan statükonun kendilerine alan açacağı düşüncesiyle hareket ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin eski sömürgelerdeki bağımlılık ilişkisine karşı yükselen tepkileri ve Batılı güçlerin liderliğinde yürütülen terörle mücadele operasyonlarındaki başarısızlıkları kullanan darbecileri kınamadan yeni dönemde oluşacak fırsatlara odaklanıyor.
Erdoğan sürekli olarak Fransa’nın sömürgecilik geçmişine atıf yapıyor. Putin de 27-28 Temmuz’da Afrika-Rusya Zirvesi sırasında sömürgeciliğin bazı tezahürlerinin ortadan kalkmadığına dair sözleriyle dikkat çekti.
Erdoğan 2020’de Mali’deki darbenin hemen ardından dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu başkent Bamako’ya göndererek fırsatçılığını çok belli etmişti. Burkina Faso ve Nijer’e sıra gelince daha temkinli bir yaklaşım benimsendi. Dışişleri Bakanlığı, “Nijer’de Silahlı Kuvvetler içerisindeki bir grup tarafından darbe girişiminde bulunularak demokratik seçimlerle iş başına gelen Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum’un görevinden alıkonmasını ve tüm demokratik kurumların askıya alınmasını derin endişeyle takip ediyoruz. Dost ve kardeş Nijer’de anayasal düzen ile toplumsal barış ve istikrarın bozulmamasını temenni ediyoruz. Türkiye bu zor dönemde Nijer’in yanında yer almaya devam edecektir” açıklamasını yaptı. Aynı ifadeler 2022’de Burkina Faso’daki darbe için de kullanılmıştı.
Tutum değişikliğinde Mali’deki falsodan ders çıkarılmış olabilir. Çavuşoğlu’nun, seçimle iktidara gelmiş Devlet Başkanı İbrahim Keita’yı deviren cuntanın liderleriyle görüşmesi biraz tuhaf kaçmıştı. Darbeden hemen önce sivil örgütleri Keita’ya karşı birleştiren eski Yüksek İslam Konseyi Başkanı İmam Mahmud Dicko’nun İslamcı çevrelerle ilişkileri nedeniyle Erdoğan’ın darbecilere yakınlık duyduğu öne sürülmüştü. Belki en önemli faktör kurulan iyi ilişkilere rağmen Keita’nın “Paris’in adamı” olarak görülmesiydi. Ayrıca Keita o dönem Türkiye’nin kavgalı olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’ne yakın duruyordu.
Afrika Birliği, BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği’nden güçlü kınama mesajları gelirken Ankara “endişe ve üzüntü” açıklamasıyla yetinmişti. Tepkisizlik yeni döneme yatırım olarak görülmüştü. Türkiye 2010’da Bamako’da elçilik açmış, cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilk ziyaret 2018’de gerçekleşmiş, 2013’te 23 milyon dolar olan ikili ticaret hacmi 2022’de 107 milyon dolara çıkmış fakat ilişkiler Somali örneğinde olduğu gibi derinlik kazanmamıştı.
Cunta yönetimlerinin Fransızlar kapı dışı edilirken “Alternatifsiz değiliz” diyebilmek için Rusya ve Türkiye’yi öne çıkarmaları konjonktürel olarak kullanışlı bir tercih. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransızlara karşı yükselen öfkeyi Rusya ve Türkiye’ye bağlamıştı: "Sömürge sonrası kızgınlıkla oynayan Rusya veya Türkiye gibi yabancı güçler tarafından yönetilen bir strateji var. Saf olmamalıyız: Fransızca konuşan medyada yer alan, ses veren, video çekenlerin çoğu Rusya veya Türkiye’den para alıyor."
Rusya, Mali ve Burkina Faso ile birlikte Wagner’in varlığını genişletme şansını yakalarken Türkiye de eğitim programları ve SİHA satışlarıyla ilişkilerinin askeri ayağını güçlendiriyor. 2020'de Afrika'ya yaklaşık 83 milyon dolarlık savunma ürünü satan Türkiye, 2021’de bu rakamı 288 milyon dolara çıkardı. Artık Türkiye’nin müşteri ağında 14 Afrika ülkesi var: Cezayir, Çad, Fas, Gana, Kenya, Mali, Moritanya, Nijer, Nijerya, Senegal, Somali, Ruanda, Uganda ve Burkina Faso.
Erdoğan Eylül 2021'de Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Assimi Goita ile telefonda görüşüp askeri alanda iş birliğini geliştirmek ve terörle mücadelede Türkiye'nin tecrübesini paylaşmak istedikleri mesajı verdi. TB2’lerden ilk teslimat 2022’de, üç adetlik ikinci teslimat da 2023’te yapıldı.
Bununla birlikte Kuzeydoğu Afrika şeridinde bir Osmanlı bagajına karşın Rusya’nın bölgede sömürgecilik geçmişinin olmaması algıda Rusları Türklerin önüne geçiriyor. Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde kurduğu ilişkiler işini kolaylaştırıyor. Mali’de Fransa’ya karşı Türkiye ve Rusya birlikte anılırken Burkina Faso ve Nijer’de Rusya-Fransa rekabeti öne çıktı.
Batı ve Doğu Afrika’yı birbirine bağlayan Nijer, Türkiye’nin Afrika açılımında Mali’den daha fazla önem arz ediyor. Türkiye, Niamey’deki büyükelçiliğini 2012’de açtıktan sonra imzalanan 29 anlaşmayla ilişkiler ivme kazandı. Erdoğan 2013’te Nijer’e gitmiş, ertesi yıl Nijer Devlet Başkanı Mahamadou Issoufou Ankara’ya gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Issoufou’nun halefi Bazoum'un 2021'deki yemin törenine katılmıştı. Bazoum da 2022’de Antalya Diplomasi Forumu’nda Erdoğan’la buluşmuştu. 2021’den itibaren Nijerli çok sayıda bakan ve üst düzey yetkili Türkiye’de ağırlandı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2012’de 46 milyon dolar olan ikili ticaret hacmi, 2022’de 134 milyon dolara çıktı. Çavuşoğlu'nun Temmuz 2020'deki ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalardan biri askeri eğitim işbirliğine dairdi. Erdoğan, Kasım 2021'de Bazoum’la yaptığı telefon görüşmesinin ardından TB2, Hürkuş ve zırhlı araçlarla Nijer'in savunma kapasitesini artıracaklarını duyurmuştu. Mayıs 2022’de Nijer’e 6 adet TB2 teslimatı yapıldı. Nijer’e üs kurulacağı iddiaları ise teyit edilmedi.
Nijer’de darbeciler Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) müdahale hazırlıklarında başı çeken Nijerya ve Togo’nun dışında Fransa ile ABD’deki elçilerin görevine son verirken askeri anlaşmaların iptaline yönelik adımını Fransa ile sınırladı. Bu bağlamda Türkiye ile savunma alanında ortaklığın sonlandırılması beklenmiyor. Türkiye darbeyi kınamayan, ECOWAS’ın müdahalesini de tehlikeli bulan idareci yaklaşımıyla kazanımlarını sonraki sayfaya aktarmayı umuyor.
Nijer’in istikrarsızlığa sürüklenmesi, Türkiye’nin çıkar alanlarındaki dengeleri de bozabilir. Bölgede çatışan gruplar eliyle milisleşme potansiyelinin yüksek olması, gelişmelerin Libya’ya olası etkilerine yakından bakmayı gerektiriyor. Uzun süre Türkiye’nin Mısır’la yeni sayfa açma çabasını esir alan Libya, hâlihazırda egemen kurumların birleşmesi ve seçimi mümkün kılacak düzenlemelerin yapılması konusunda debeleniyor. Ankara Libya ile askeri, hidrokarbon ve deniz yetki alanlarının çizilmesi konusundaki anlaşmaların tehlikeye girmesini istemiyor. Libya’da çatışan taraflar, hassaten Halife Hafter güçleri güney komşuları Sudan, Nijer ve Çad’dan milis devşirmişti. Ayrıca milis kullanma eğilimlerinden en fazla Rusya yararlanıyor. Türkiye, Rusya ile taktiksel çakışma içinde olsa da Libya’dan sonra Afrika’da başka bir yerde ayağına dolaşan bir Rus faktörü istemiyor.
Afrika’nın siyasi atlası değişirken Türkiye’nin etki alanlarını genişletme fırsatları bulabileceği ama Somali’deki kalıcı üs ya da Libya’daki fiili üsse benzer bir şekilde ayağına yer açabileceği yeni ülkeler bulmasının şimdilik ufukta gözükmediği söylenebilir.
Al-Monitor / 14.08.23