“Güvenlik uzmanı” titriyle çıktığı CNN Türk ekranından HDP’li üç belediye başkanının görevden alınmasını ve yerlerine kayyım atanmasını değerlendiriyor. HDP’li beledeyilerin kazandığı seçimleri “endişeyle karşıladığını” söylüyor. “O bölgede görev yaptığını” vurguluyor ve devam ediyor:
“O sandıklardan çıkan sonuçları irade gibi görmemek gerekiyor. O insanların birçoğu baskı ve korkudan, birçoğu da cehaletinden dolayı böylesine sonuçlar çıktı seçim sandıklarından. Oradaki halka pusulayı vuracağın mühre ip bağlayıp bu ipin bir ucunu pusulanın başına koy diğerini de nerede bitiyorsa oraya vur mührünü diye yol gösteren yapılar vardı cahil insanlarımıza. Zannetmeyin ki oradaki insanlarımız sağlıklı bir değerlendirme yapıyor.”
Bir halkı aşağılayan bu zatın adı Coşkun Başbuğ. “Terör ve güvenlik uzmanı” titriyle uzun bir süredir A Haber, 24 Tv’nin ‘uzman yorumcusu’. Zaten bu sözleri ettiği gün CNN Türk’ün dışında hem A Haber’de hem de 24 Tv’de yine “uzman” olarak benzer görüşlerini dile getirdi. HDP’li belediye başkanlarını “seçilmiş insanlar olarak görmediğini” söyledi. “Terör unsurları”, “sözde belediye başkanı”, “sözde belediye çalışanı” tanımlarını özellikle kullandığını söyledi. Dahası “bölge insanlarının Diyarbakır, Van ve Mardin’de belediyelerin önüne giderek operasyonu yapan güvenlik güçlerini alkışlayarak desteklediği” yalanını da ekledi.
Ama ne de olsa kendisi bir “psikolojik harp uzmanı.”
Diyarbakır’da 7. Kolordu’da hudut subaylığı yapmış bir isim Coşkun Başbuğ. 2010 yılında Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan emekli olmuş. Emekli olduktan iki yıl sonra da İzmir’deki ‘casusluk operasyonu’ kapsamında örgüt lideri diye suçlanıp gözaltına alınmış ve iki buçuk yıl hapis yattıktan sonra beraat etmiş.
Adı Ergenekon iddianamesinde de geçmiş, üç kişinin boğazları kesilerek öldürüldüğü Malatya zirve cinayetleri iddianamesinde de. Coşkun Başbuğ’un kendisi de bunları anlatmış zaten. 2016 yılında Habertürk’e verdiği bir söyleşide şöyle demiş:
"Aylarca eli kulağında tutuklanmayı bekledim. Allah’ın lütfu burada da bir şey olmadı ve asla kini bitmeyen örgüt yılmadı ve beni Malatya zirve cinayetlerine bulaştırdılar. Bu davanın iddianamesinde de adımız var ve ben, beni gözaltına almaya gelen polisleri bu davadan geldi zannettim. Polisler, ‘Zirveden mi geliyorsunuz’ deyince şaşırdılar. ‘Hayır dediler, fuhuş ve casusluk.”
İzmir casusluk davasının iddianamesinde iki numaralı sanık olarak “kadın satmaktan, fuhuş çetesi yönetmeye, şantajdan devleti satmaya” bir çok suçlama yöneltilmiş kendisine. “Coco” lakaplı emekli albayın İşçi Partisi’yle, Dursun Çiçek ve Hurşit Tolon’la yakın olduğu vurgulanmış. Bazı üst düzey MİT bürokratlarına ilişkin kişisel verileri kaydettiği öne sürülmüş… Neyse merak eden açıp okur…
Sonunda devir değişip cemaat-AKP kavgası başlayınca mahkeme bütün bunların “FETÖ kumpası” olduğuna hükmetti ve Başbuğ özgürlüğüne kavuştu. Bazı “kumpas mağdurları” gibi o da şimdi sıkı bir AKP savunucusu. Haliyle ortada bir delil bile olmadığı halde HDP’li belediye başkanlarını “terörist”, onlara oy veren Kürt seçmeni de “cahil” olarak nitelendiriyor.
Ne de olsa kendisi bir “psikolojik harp uzmanı.”
Nitekim hem yazılı hem görsel Saray medyası da sık sık onun bu “özelliğinden” yararlanıyor.
24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yararlanmış. O zaman da bu “önemli” zat Erdoğan taraftarı olarak demeçlerini esirgememiş ve Muharrem İnce taraftarlarını “karalama operasyonunda yeni senaryo peşinde olan hainler” olarak nitelendirmiş. O dönem sosyal medyada Erdoğan’a karşı başlatılan “Tamam” etiketini anımsarsınız. İşte o “Tamam” etiketi için de “uyarı” görevini yapmış:
"Fransa ile birlikte Türkiye’ye yönelik sosyal medyada algı ve yıpratma operasyonu başlatılacak. Sosyal medyaya karşı duyarlı ve temkinli olmamız lazım. Kısa sürede çığ gibi büyüyen ve organizasyon haline gelen çalışmalar hainlerin koordine ettiği bir çalışma. Bunlara karşı dikkatle ve temkinli davranmak lazım."
Bugün işte bu “psikolojik harp uzmanı” televizyon ekranlarından HDP’li seçilmiş belediye başkanlarına “terörist”, Kürt halkına da “cahil” derken, psikolojik harbin diğer unsurları olan Saray medyası da boş durmuyor. Akit’inden Akşam’ına, Aydınlık’ından Yenişafak’ına, Star’ından, Güneş’ine AKP’nin propaganda gazeteleri HDP’ye ve belediye başkanlarına “terörist” yaftası yapıştırıyor.
İçişleri Bakanlığı’nın tel tel dökülen açıklamasına değinmeye bile gerek yok. Hiçbir somut delil olmadan kendilerine gelen “birçok ihbar, şikayet ve bilgi” olduğu söylenen açıklamayla Kürtlere karşı yeni bir psikilojik harbin düğmesine zaten o bastı.
Amaç mı? Onu zaten herkes biliyor.
Ama bu kez AKP ve onun küçük ortağı çok sıkışmış olmalı ki doğrudan “psikolojik harp uzmanı”nı kullanma ihtiyacı duymuş. Ancak görünen o ki asıl “psikolojik harp uzmanı”nın psikolojisi bozulmuş.
Artı Gerçek / 21.08.19