“18.05.2019 tarihinde gözaltına alındım. Evden alınırken hiçbir karşılık vermememe rağmen evimde ağzımı ve gözlerimi bağladılar. Beni arabaya koyup dövmeye ve tekmelemeye başladılar. Bu sırada ellerim arkadan bağlıydı. Beni daha sonra Yaylak Karakolu’na getirdiler. Yanımda diğer köylüler de vardı. Hepimizi karakolun bahçesinde yüzüstü yatırdılar. Tekmeleyip yüzümü yere vurdular. 18.05.2019 tarihinde Ş.Urfa TEM Şube’ye getirildim. Beni akşam ve gece olmak üzere iki üst kata çıkardılar. Her seferinde beni soyup iç çamaşırımı ağzıma koydular. Ellerim ve ayaklarımı bağlayıp karnıma ve göğsüme bastılar. Cinsel organlarıma vurup ve yine cinsel organlarıma elektrik verdiler. Sürekli sinkaflı küfürler ettiler. Bu işkence işlemi dört gece üst üste gerçekleşti. Daha sonra önüme hazır bir ifade verdiler. Bunu imzala dediler. Avukatımı istiyorum dediğimde senin avukatını da falakaya yatıracağız dediler.”
Şanlıurfa Barosu’nun tam 51 mağdur ve yakınıyla yaptığı görüşmelerde işkence mağdurlarından biri anlatıyor bunları. Yaşlı, genç, kadın onlarca kişi Urfa TEM Şube’de uğradıkları işkenceyi bazen detaylarıyla bazen de “devamını anlatmak istemediklerini” söyleyerek dile getiriyor.
İnsanı insanlığından utandıran bir işkence raporu bu.
Halfeti’de Yaylak Jandarma Karakolu bahçesinde elleri ters kelepçeli yere yatırılırken fotoğrafları basına yansıyan insanların gözaltına alınmalarıyla başlayan daha sonra karakol, hastane ve Urfa TEM Şube’de süren işkenceyi kayıt almış Şanlıurfa Barosu.
Bir başka gerçeği daha ortaya çıkarıyor rapor. Urfa’da 2015’ten beri süren sistematik işkence iddialarını.
Tarihi de dikkat çekici. 22 Temmuz 2015. Ceylanpınar’da iki polisin öldürüldüğü tarih. İşte o tarihten sonra kentte işkence sistematik bir hale geliyor. İşte baronun raporundan ildeki bazı işkence olayları ve tarihleri:
-22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar ilçesinde polisler Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar evlerinde başlarından vurulmuş halde bulunmuş ve olayla ilgisi olduğu şüphesiyle çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve Şanlıurfa Terörle Mücadele Şubesine götürülmüştü. Gözaltına alınan şahıslara işkence yapıldığı, makatlarına cop sokulup dakikalarca Filistin askısında kaldıkları iddia edilmiş ve bu iddialar sonucunda savcılık tarafından gözaltındaki kişiler çeşitli yerlerdeki adli tıp kurumlarına sevk edilmiş ve alınan raporlar sonucunda bazı şüphelilerin makatlarına cisim sokulduğu, Filistin askısı gibi bir çok yönteme benzer işkencelerin yapıldığına ilişkin tespitler yapılmıştır.
- 15 Kasım 2015 tarihinde Şanlıurfa Terörle Mücadele Şubesinde 21 yaşındaki Ş.Ç. ve 17 yaşındaki L.T.'ye "Biz DAİŞ'iz" denilerek cinsel işkence uygulandığı iddia edilmiştir.
- 5 Ocak 2016 tarihinde S. D. ve S. O. isimli kadınlar gözaltında tutuldukları Şanlıurfa Terörle Mücadele Şubesi'nde insanlık dışı muamele ve cinsel işkenceye maruz kaldıklarını ve S.D'nin gözaltında polisler tarafından ameliyat masasına yatırılıp 'seni ameliyat edeceğiz' diye tehdit edildiği iddia edilmiştir.
- 14 Temmuz 2016 tarihinde M.D. adlı kişi Ceylanpınar Jandarma birimleri tarafından gözaltına alındıktan sonra Ceylanpınar ilçesinde işkence aletleri ile donatılmış bir mağaradan bahsetmiş ve orada tecavüz de dahil olmak üzere çeşitli işkencelere uğradığını beyan etmiştir.
- 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminden sonra gözaltına alınan ve tutuklanarak cezaevine gönderilen ve CPT’nin raporunda "Öğretmen A" olarak anılan şahıs cezaevinden alınarak tekrar Şanlıurfa Terörle Mücadele şubesine götürüldüğü ve burada işkenceye uğradığını beyan etmiştir. CPT’nin aynı raporunda "Öğretim üyesi A" olarak bildirilen şahıs da aynı yerde işkenceye maruz kaldığını beyan etmiştir.
-12 Aralık 2016 tarihinde içlerinde belediye başkanı ve avukatların da olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve gözaltı süresi boyunca belediye başkanları da dahil olmak üzere birçok kişiye terörle mücadele şube müdürlüğünün üst kattaki bir odasında işkence yapıldığına ilişkin beyanlar mahkeme tutanaklarına yansımıştır.
Bunlar sadece bir kısmı.
Ve en son Mayıs 2019’da yaşanan işkence olayları… Hepsinde yer belli, tarih belli, fotoğraflar ortada, anlatılanlar ortada. Ancak ne yazık ki Türkiye hâlâ işkenceye kör ve sağır. Oysa özellikle Urfa TEM’de 2. katta kurulu özel bir işkence odasından ve bu işkencecilerin başını çektiği anlaşılan “Başkan” diye hitap edilen bir kişiden söz ediliyor anlatılanlarda. İşkence CPT raporuna bile giriyor.
Ama nedense kamuoyu hâlâ yeterli tepkiyi göstermiyor.
İster istemez “işkenceye uğrayanlar Kürt olduğu için mi” sorusu düşüyor akıllara.
Bu insanlar ne yazık ki hâlâ işkence tehdidi altında korku içinde yaşıyor.
Baronun raporunda dediği gibi “Şanlıurfa’da bir takım kamu görevlileri ve onları koruyanlar tarafından 2015 yılından beri sistematik hale gelen işkencenin son bulması”, işkenceciler ile onları koruyanların görevden alınmaları için işkenceye sessiz kalmayın!
Artı Gerçek / 05.06.19