Koronavirüse karşı destek paketi için ekonomistler ne diyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan korona virüsü salgınına karşı uygulanacak ekonomi paketini açıkladı. Pakette konut kredileri, emekli maaşları gibi başlıklar var. Ekonomi uzmanları Yalçın Karatepe, Özlem Albayrak, Uğur Gürses, Nesrin Nas, Mustafa Sönmez, Murat Kubilay, Veysel Ulusoy ve Cüneyt Akman söz konusu paketi değerlendirdi.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 18 Mart 2020
  • 23:48

Dünyada ve Türkiye’de gün geçtikçe sayısı artan korona virüsü vakaları hükümetleri ekonomik tedbirler ve destek paketleri oluşturmaya itiyor. Fransa, AB, Almanya, İtalya, İspanya, ABD gibi ülkelerin ardından 18 Mart’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’deki ekonomik durum için alınacak tedbir ve destek paketini açıkladı. Pakette konut kredisi için kredi alınacak yüzde için artış da var, emekli maaşları da için düzenleme de. Ancak paket ülkenin genelinin karantinada olduğu Türkiye için yeterli mi? Paket beklentileri karşılıyor mu? Bu soruları ekonomi uzmanları Yalçın Karatepe, Özlem Albayrak, Uğur Gürses, Nesrin Nas, Mustafa Sönmez, Murat Kubilay, Veysel Ulusoy ve Cüneyt Akman sorduk.

Karatepe: Paket hayal kırıklığı yarattı

Ülkenin merakla beklediği ve önemli ekonomik tedbirlerin alınacağını umduğu toplantı sonrasında açıklanan tedbirler hayal kırıklığı yarattı.

Yapılan açıklama daha çok seçmen algısına yönelikti.

En düşük emekli aylığının 1500 liraya çıkarılması yetersiz olmakla birlikte oldukça yerinde.

Açıklanan tedbirler arasında iş dünyası için somut olan SGK prim ödemelerinin 3 aylık dönem için uzatılmış olmasıdır. KDV tevkifatı zaten çok düşük olduğu için pek bir fayda sağlamayacak. Konaklama vergisinin kasıma kadar ertelenmesi de turizmin çok büyük ölçüde olumsuz etkileneceği için pek bir destek olarak yorumlanamaz.

Konut kredilerinin peşinat oranının düşürülmesi de zamanlama açısından pek anlamlı görünmüyor.

Halkbank kredilerinin ertelenmesi yerinde olmuş.

Albayrak: Paket durumun ciddiyetiyle örtüşmüyor

Paket, Türkiye’den önce korona virüsü nedeniyle bu sürece erken başlayan ülkelerin yaşadıklarını ve açıkladıkları paketleri dikkate aldığımızda durumun ciddiyetine uygun önlemleri kesinlikle içermiyor. Öncelikle biraz da dünya ekonomisinin içinden geçtiği koşullar nedeniyle beklenenden kısa sürede sona ermiş olsa da bir küçülme döneminden yeni çıktık gibiyiz. Ancak, yine küresel ekonominin koronadan bağımsız olarak ABD merkezli yeni bir resesyona gireceği tahminleri çok uzun süredir yapılıyordu ve AB’ye ihracatımız da gerilemeye başlamıştı halihazırda. Kaldı ki çıktık desek de işsizlik oranının çok yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Şirketler ve hane halkları borçlu. Bu koşullar altında hayatı ve ekonomiyi durduran ve ekonominin her alanına şok uygulayan bir yeni olağanüstü durumdan söz ediyoruz.

Açıklanan paket, 2008-2009 krizi sonrasında benimsenen vergi indirimleri ve işverene yönelik istihdam teşvikleri ile 2017’den beri uygulanan yine işverene yönelik ucuz kredi desteğini yinelemenin ötesine geçmiyor. İlginç bir şekilde virüsün yayılma hızını düşürmek için insanlar evlerde kalmaya, sosyal etkileşimlerini minimuma indirmeye yönlendirilirken havayolu ulaşımı ve turizmi destekleyecek vergi indirimleri var pakette. Bir tür ezber tekrar ediliyor belli ki, durumu tam olarak tahlil etmeden. Çok daha ilginci pek çok ülkede bireylere yönelik kira, vergi, borç ertelemeleri gündeme gelmişken, açıklanan pakette tasarruf miktarı sınırlı, düşük gelirli kesimleri konut alımına teşvik etme amaçlı evin değerinin yüzde 80’i olan ev kredisi limiti yüzde 90’a çıkarılıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde düşük gelirlilere nakit desteği konuşulurken bu kesimleri borçlandırmaya çalışan tek ülke olabiliriz.

Bu arada 2008-2009’dan beri uygulanan kısa çalışma ödeneği ve asgari ücret desteğinin, yani İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanan istihdam desteklerinin ne kadar ise yaradığını bilmiyoruz, yarıyorsa da işsizlik oranlarına yansımıyor. Bu koşullarda hükümet mesela inatla işsizlik sigortasından yararlanma koşullarını esneterek kısa dönemli işlerde çalışan ve bu dönemde işsiz kalan, sigortasız çalışan (büyük ölçüde hizmetler sektörü çalışanları bu koşullarda, mevsimlik ya da sigortasız çalışıyor) kesimlerin işsizlik sigortasından yararlanmasını sağlamayı bile düşünmemişler. Emekli maaşlarına verilen artış da bir tür seçim desteği gibi. Bu arada yaşlı nüfusa desteğe ilişkin madde 80 yaş üstünü kapsıyor. Risk grubu 60 yaş oysa ki.

Gürses: İhtiyaç akçesi harcandı, kaynak bulma sorunu kapıda

Salgınla ilgili ekonomik kararlarda, işyerleri zorunlu ya da iş olmadığı için kapanan hizmet kesimi çalışanlarına doğrudan bir ödeme yapılmalıydı. Kısa çalışma ödeneği ile bunun yapılacağı kararı çıksa da işveren yerine doğrudan çek verilmesi daha doğru olurdu. İşsizlik sigortası üzerinden işsizlere yapılan ödemelerin süresi de uzatılmalıydı.

Şirketlerin ödemelerine kolaylık gelse de KGF gibi mekanizmalarla kredi yaratılması zor görünüyor. Zira ülkeden sermaye çıkışı ve finansal bir sıkılık söz konusu. İş yine dönüp dolaşıp kaynakların doğru yere kullanımına geliyor. İhtiyat akçesi harcanmak yerine bugün elde tutuluyor olsaydı rahatlıkla çalışamayan kesimlere nakit ödeme yapılabilecekti. Şimdi kaynak bulma sorunu da olacak. İşsizlik Fonu böyle günlerde kullanılmalı.

Nas: Düzensiz işlerde çalışılanlar hiç düşünülmemiş

Durumun ciddiyeti pek anlaşılmamış. Önlemler olağan bir ekonomik durgunluğu ve tıkanan sektörleri aşmak üzere tasarlanmış. Şirketler sektöründeki yükün hafifletilmesi bankacılık kesiminin anlayışlılığına bırakılmış. Hatta bankaları aşırı risk almaya zorlayan bir yaklaşım var.

Bazı vergi kolaylıkları var ama aynı zihniyet burada da geçerli. Olağan bir ekonomik durgunluk yönetimi sanki.

Çalışanlara yönelik son derece sınırlı önlemler var. Gig denen düzensiz işlerde çalışanlar hiç düşünülmemiş. Bu kesime can suyu gerekiyordu. Bu süre içinde faaliyetine ara verilmesi istenen işyerlerinin kira, ücret vb. destekleri pakette yer almıyor. Oysa en önemli ve ilk ele alınması gereken buydu. Bu kesime yönelik bir hanehalkı destek paketi şarttı.

Stopaj gibi kaynağında yapılan kesintilerin ödemelerini içeren muhtasar beyannamelerin sürelerini 3 ay ertelenmesi var ama Erdoğan bunu atladı. Paketten çıkarıldı mı, unutuldu mu bilmiyorum.

Kısa çalışma ödeneğinin devreye sokulması gibi olumlu önlemler de var ancak işsizlik fonu ya akla gelmedi ya da para kalmadı. Bu gibi durumlarda helikopter para önemlidir. Bunun için bütçede kaynak bulunabilirdi.

Sönmez: Hanehalklarına kısmi çalışanlara destek olunmalıydı

Dün Merkez Bankası para tedbirleri almıştı, bugün maliye politikaları bekleniyordu; hanehalkına direkt transfer olarak diğer ülkelerdeki kadar büyük bir paket çıkmadı.

Emekli maaşında ve transferlerde cüzi artışlar göstermelik. Kısmi çalışma ödeneği hanehalkı gelirine destek olmak için önemli, ama görmek lazım. Pakette, ihtiyaç kredilerine, çiftçi borçlarına ilişkin hiçbir hafifletme yok. Buna karşılık irili ufaklı firmalara vergisel kolaylıklar var.

Bütçe açığı milli gelirin yüzde 3’ünden 6-7 sine kadar çıkacak, şimdilik. Açık, iç borçlanmayla karşılanmaya çalışılacak, bankalar Hazine’ye çalışacak. Yatırıma kredi yok. İşe yaraması için kan kaybı durdurulmalı. Kanamanın neresindeyiz, işte o belli değil.

Kubilay: Paketin kapsamı az, cömertliği daha az

Küresel salgın neticesinde, süresi tam olarak öngörülemeyecek bir şekilde iktisadi ve finansal küreselleşme yavaşlayacak. Bunun anlamı şu; yalnızca içeride değil, dışarıya olan ihracatımız ve turizm gelirlerimiz azalacak; diğer taraftan dış borcumuzu vadesi geldiğinde (1 yıldan kısa vadeli dış borç stoku 174 milyar dolar) döndürmek zorlaşacak. İçeride ise ekonomik aktivite diğer ülkelerdeki gibi azalırken; ücretsiz izinler, işten çıkarmalar ve artan dolar kurunun enflasyona dönüşmesi neticesinde satın alma gücü, haliyle toplumsal memnuniyet azalacak.

İşte bu ortamda Erdoğan’ın açıkladığı paketi değerlendirelim. Serbest piyasa kendi başına çalışabilme kabiliyetini yitirdiği için, ödeme sürelerinde gevşeme getiriliyor ve daralan toplam talep bir derece iteklenmeye çalışılıyor. Sorunlara karşı bu paketin kapsamı az, cömertliği daha az. Daha çok diğer ülkelerdeki devlet ve hükumet başkanları yaptığı için; zorunluluktan böyle bir toplantı yapılıyor görüntüsü var.

Açık bir şekilde ifade edersem; vatandaşlara verilen mesaj şu: “Diğer ülkeler ve kapitalist sistem bu felakette başarısız oldu, bizde de aynı son olacak, ancak bir şekilde vaka ve ölüm sayısını kontrol altında tutmayı başardık ya da sizlerin nezdinde bu imajı bıraktık, ekonomimiz kötüleşirken lütfen bunu hatırlayın ve suçu bizde değil, bizden ayrı olarak sistemde ve virüste arayın, çünkü işler şimdiden kötü, bizim bunu düzeltebilecek imkanlarımız yok, olan parayı mega projelerde tükettik, siz de bu son kırıntılarla yetinin.

Veysel Ulusoy: Bu hatadan dönülmesini umuyorum

Açıklanan ve adına da ekonomik tedbirler denen sürecin daha önceki ivme ve yeni ekonomi programındaki cümle ve uygulamalarla aynı olduğunu vurgulamak isterim. Bu bir ekonomi politika uygulamasından öte bir paketin devamıdır.

Burada iki konu öne çıkıyor:

1. Yine parasal, yine KDV ve vergi ertelemeye dayalı olması

2. Kaynak belirtilmese de, olmayan işsizlik fonunun kullanılmasının planlanması

Özü itibariyle, bu dönemde özellikle kriz içindeyken yakalandığımız bu yeni krizi derinleştirecek bir yaklaşım mevcut.

Zayıf politika uygulamaları, bu dönemlerde bu durum zaman beklenenin tersini verir.

Ben bir iki hafta içinde bu hatadan dönüleceğini umuyorum ama…

Son olarak sormak zorunda olduğum soru şu: Kıtlığın beklendiği gelecekte, çiftçi bu planın neresinde?

Cüneyt Akman: Paket adeta işadamları için yapılmış

Bu açıklanan ekonomik tedbirlerde en bariz gözlemlenebilen özellik tedbirlerin sınıf kayırmacılığıdır. İkinci özellik ise herhalde pek fazla düşünülmemişliği… Düşünülmüş olsa herhalde böyle bir can derdi yaşanılan süreçte inşaatçılara destek maddesi için birileri “Yahu bu kadarı da olmaz artık” derdi… Ya da “Evden çıkmayın” tavsiyeleri havada uçuşurken havayolu şirketlerine KDV indiriminin saçmalığı herhalde fark edilirdi. Bazı ödemelerin ertelenmesi ve kredi imkanlarının genişletilmesi iyi önlemler. Ama zaten yapılması mecburi şeyler.

Öte yandan bu paket işadamları sınıfı için yapılmış adeta işçi düşmanı bir nitelik taşıyor. Şu sebeplerden: 12 Eylül darbesinin ilk aylarında bile uygulanan toplu işten çıkarma yasağı türü, işten çıkarmayı caydırıcı hiçbir önlem söz konusu değil. Halbuki bu dönemde en büyük tehlike kitlesel işten çıkarmalardır. Hem ekonomide onulmaz bir yara açar ve 100 milyar TL’lik açıklanan kaynak yara bandı işlevi bile göremez hem de sosyal olarak hâttâ sağlık önlemleri açısından bile risk teşkil eder.

Sendikalar derhal bu konuda harekete geçmelidir. Ayrıca sendikal güvence altında olmayan küçük yerlerde, hizmet sektöründe vb çalışan güvencesiz işçiler daha da büyük risk altında onlara da sahip çıkmak biraz da muhalefet partilerinin görevi.

Bu haliyle önlem paketi bir başka açıdan daha sınıfsal bir şımarıklığa da denk düşüyor. Daha önceki maceracı dış ve iç politikalar ve basiretsiz ekonomik paketler neticesi elde kaynak hemen hemen hiç olmadığı için belli ki açık bütçe ve karşılıksız para politikası güdülecek. Yani sermayeye destek için çalışan kesimlerin vergileri kullanılacağı gibi bu politikaların getireceği bir enflasyon riskinden de yine sabit gelirliler olumsuz etkilenecek.

Mühdan Sağlam - Gazete Duvar / 18.03.20