Sermaye devleti, yeni tip korona virüsünün Türkiye’de de saptanmasından sonra birçok alanda kısıtlama ve yasaklama getirdi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yeni tip korona virüsü önlemleri kapsamında, hapishanelerdeki tüm görüşlerin, aile görüş odalarının kullanımının, hapishaneler arasındaki nakillerin iki hafta süreyle ertelendiğini ilan etti. İş yurtları kapsamında dışarıda çalışan hükümlülerin ise diğer hükümlülerden ayrılacağını, kuruma girenlerin ateşlerinin ölçüleceğini söyledi.
Bu yeni uygulama ile avukat veya aile görüşleri engelleniyor, yani tutsaklar fiilen tecrit ediliyor. Salgına karşı tedbirler elbette her alanda alınmalı. Ancak Türkiye’de alınan çoğu önlemin biçimsel olduğu ortadayken, hapishanelere getirilen bu yeni uygulamanın mantıklı bir açıklaması yoktur. Örneğin okullarda eğitime üç hafta ara verilirken, işletmelerde-fabrikada çalışan işçilere, emekçilere dair herhangi bir önlem alınıp alınmayacağına dair hala da açıklama yapılmıyor. Diğer yandan toplum sağlığının düşünüldüğü iddia edildiğine göre, devletin topluma ücretsiz, nitelikli, hijyen ve gıda maddeleri temin etmesi gerekirken, bu maddelere yüksek oranda zamlar yapılıyor. Devletin “önlem” adı altında aldığı bazı kararlar sermaye düzeninin toplumun sağlığını umursamadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Ayrıca İnsan Hakları Derneği Hapishane Komisyonu’nun raporları, görüşe giden avukat ve ailelerin açıklamaları, hapishanelerde bugüne kadar hiçbir zaman tutsakların sağlığının düşünülmediğini gözler önüne seriyor. Banyoların temizliği, koğuşların bakımı bugüne kadar yapılmazken, şimdi tutsakların sağlığının düşünüldüğü iddiası sahtekarlıktan ibarettir.
Toplumdan izole edilen tutsakların şimdi de görüş yasakları ile tamamen tecrit edilmeleri söz konusudur. Elbette görüşlerde birçok tedbir alınabilir, sağlık kontrolü, ateş ölçümü vs. gözetilebilir. Ancak görüşlerin kaldırılması, tutsakların hak ihlali anlamına gelmektedir. Her durumu fırsata çevirmekten geri durmayan sermaye devleti, korona virüsü salgınını da kendi lehine çevirmeyi hedeflemiştir. Hapishanelerde de özellikle siyasi tutsakların görüş hakkını her seferinde engellemek için bahane bulurken, şimdiki olağanüstü durum devlet için bulunmaz bir nimettir. Bu durumu fırsata çevirmek için elinden geleni yapacaktır. Bu durumda tutsakların haklarının gasp edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir.
Tıpkı ücretsiz, nitelikli sağlık, gıda, hijyenik ortam taleplerimiz gibi tutsakların da görüş hakkının gasp edilmemesi için mücadele etmeliyiz.