Temmuz ayında Kanadalı Alamos Gold’un Kaz Dağları’ndaki doğa tahribatıyla başlayan toplumsal karşı duruş ve eylemlilik hali sürerken, meğer bir yandan maden ruhsatları da dağıtılmaya devam ediyormuş.
Detaylandırarak anlatalım…
Halihazırda Balıkesir ve Çanakkale il sınırları içinde toplamda dördüncü grup maden sınıfına giren 160 civarında ruhsat verilmiş.
Listelerin güncel halini takip edenlerin şu ana kadar takip edebildiği ruhsat sayısı bu.
Bu ruhsatların kaç tanesi tam olarak altın madeni ruhsatı şu anda tespit edilemiyor, ancak 84 adet ruhsat daha önce veya şu anda altın madenciliği yapan şirketlere ait.
Türkiye’nin anlı şanlı holdinglerinin ve yabancı şirketlerin Çanakkale ve Balıkesir’e nasıl musallat olduklarına şu yazıda bahsetmiştik.
Bir ruhsatın altın madenciliğiyle ilgili olup olmadığı ruhsatı alan şirketlerin daha önce altın madenciliğiyle ilgili faaliyeti olup olmadığına bakılarak veya ruhsat alanının coğrafik ve topoğrafik özelliklerinden yola çıkılarak tespit ediliyor.
Dördüncü grup madenler birkaç sınıfa ayrılıyor. Sodyum, potasyum, lityum gibi 100’e yakın endüstriyel hammaddeler, linyit, taş kömürü, uranyum, toryum, radyum gibi enerji hammaddeleri ve altın, gümüş, bakır, demir, krem gibi metalik madenler yer alıyor.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından çok sık biçimde yeni ruhsat alanları açıklanıyor, bu ruhsatların izinin sürülmesiyle yeni odak alanlarının nasıl şekillendiği de belirginleşiyor.
Dördüncü grupta yer alan altın madenciliğini de kapsayan metalik madenciliğine yönelik yoğun bir eğilim var. Belli başlı bazı şirketler tarafından belli bölgeler parselleniyor.
Burada şirketlerin en fazla başvurduğu yöntemlerden bir tanesi, kuvars ruhsatı alarak hem ÇED’den yırtarak “ÇED gerekli değildir” almak, hem de daha sonra aldığı ruhsatı başka şirkete devrederek o şirketin tekrar herhangi bir başvuru yapmadan altın arayabilmesinin önünü açmak.
Tabii, ÇED’ler ilgili tek tartışma bu değil. Nurol Holding çatısı altında faaliyet gösteren ve şu anda Çanakkale ve Balıkesir’deki iki aktif altın madeninin de sahibi olan TÜMAD Madencilik’in ÇED oyunlarından şu yazıda bahsetmiştik.
Şirketler, Maden Yasası'nda 2009’da yapılan bir değişiklikten yararlanarak ÇED gerektirmeyen 25 dönümden küçük bir alan için işletme izni alıyor, arkasından da kapasite genişletme başvurusunda bulunarak tüm ruhsat alanını kapsamına alıyor.
Gelelim işin en can alıcı kısmına…
Malum, Kanadalı Alamos Gold’un Kirazlı Altın Madeni için Kaz Dağları’nda 200 bin civarında ağaç kestiğinin ortaya çıkmasının ardından Türkiye’nin hemen her noktasından bu çevre tahribatına yönelik çok büyük tepki geldi. Toplumun pek çok kesimininden, ekoloji örgütlerinden ve muhalefet partilerinden duruma karşı çıkan açıklamalar yapıldı. Hemen akabinde çevre ve yaşam savunucuları maden ruhsatının verildiği alana çok yakın bir noktada nöbet çadırları kurdu, Su ve Vicdan Nöbeti başlatıldı.
(Konu önce Türkiye’de altın madenciliği ekseninde tartışılırken, tartışmayı gerek iktidara yaranmak açısından araçsallaştırmak, gerekse altın madenciliğini aklamak için başka alanlara çekmeye çalışanlar oldu, burada bu meselelere girmeyi son derece gereksiz buluyorum.)
Daha sonra Alamos Gold’un Türkiye’deki yerli ortağı Doğu Biga Madencilik 13 Ekim 2019’da süresi dolan ruhsat için yenileme başvurusunda bulunmadı. Ruhsatın yenilenmemesi gerekçesiyle bölgedeki faaliyetlerini “durdurduğunu” kaydetti.
Muhtemelen bunun bir taktik olabileceği ve şirketin yeniden başvuruda bulunmak için “doğru zamanı” beklediği söylenenler arasında. Çünkü, madencilik ruhsatının iptal edilmediğini belirten şirket, “ruhsat yenilenene kadar” inşaat çalışmalarına ara verdiklerini ifade etti. O konudaki süreçten şu yazıda bahsetmiştik.
Yukarıda da değindiğimiz üzere, şirketlerin yükselen yurttaş tepkisini önlemek için başvurduğu bir yöntem, altın ve gümüş dışında ama bu madenlerle birlikte bulunan başka bir maden için, örneğin kuvars için başvuruda bulunması. Üçüncü yöntem de üçüncü bir firmanın ÇED başvurusunda bulunması. Kirazlı’da Alamos Gold, bu yöntemlerin üçünü de uyguladı.
Yine yukarıda bahsettiğim ruhsat sayılarının 2019 yılı özeline indirgeyerek devam edecek olursak, önümüze şöyle bir tablo geliyor. Bu yıl içinde MAPEG, Çanakkale ve Balıkesir sınırları içinde aralarında altının da olduğu maden grubunda (dördüncü grup) 45 ruhsat ilanı yayınladı. Bunların bazılar eski ruhsatların devam niteliğinde.
Ancak burada önemli bir fark var. Bu ruhsatlardan 29 tanesi Kaz Dağları çevresinde, çevre ve yaşam alanları mücadelesinin en yoğun şekliyle devam ettiği dönemde yani Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında verildi ya da yenilendi.
Mesela, hareketin en yoğun olduğu günlerde Kanadalı madencilik firması Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye’deki iştiraki TÜGRAP Metal Madencilik şirketi, Çanakkale Çan’da yeni bir ruhsat aldı. TÜGRAP Metal Madencilik, halihazırda Türkiye’de Uşak Kışladağ Altın Madeni’ni ve İzmir Efemçukuru Altın Madeni’ni işletiyor.
Şimdi ilginç bir biçimde, Çanakkale’de belirli bir bölgede aynı hat üzerinde Alamos Gold’un üç tane olmak üzere (Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt altın madenleri), bir diğer Kanadalı şirket olan Pilot Gold Inc. şirketinin (Kayalıdağ TV Tower Altın Madeni), Cengiz Holding’in (Halilağa Altın Madeni) ve yine bir Kanadalı Eldorado Gold’un ruhsatları olmuş oldu.
Yine hareketin en yoğun dönemde bir el değiştirme yoluyla yeni bir altın madeni işletme ruhsatı daha verilmiş. Yeni sahnede başka bir Kanadalı var. Teck Resources Limited, 2010 yılında Balıkesir Balya’da Orhanlar Köyü’nde kuvars madeni olarak ruhsatı ve “ÇED gerekli değildir” alıyor. Ardından ruhsat sahasını yerli bir şirket olan Bahar Madencilik’e devrediyor. Şirket aynı sahada geçtiğimiz haftalarda altın için sondaj çalışmaları yapmaya başladı.
Bahar Madencilik aldığı çok sayıda maden ruhsatıyla dikkat çeken bir şirket. Köyde yaşayan insanlar altın madenini istemiyor, köylerinde altın aranmasını istemedikleri için Ağustos ayında bir yürüyüş yaptılar ve bir imza kampanyası başlattılar. Şirket, köylülerin tepkisini bildiği için son günlerde gündüz yerine gece saatlerinde sondaj çalışmalarına devam ediyor.
Bahar Madencilik ile ilgili bir parantez de burada açalım.
Balıkesir Havran’da Halılar Köyü’nde yapılmak istenen altın madenciliğinin yüklenici firması da Bahar Madencilik. Bahar Madencilik’e buradaki ruhsatı yine Kanadalı Teck Resources Limited’in Türkiye’deki şirketi Teck Madencilik devretti.
Bahar Madencilik'in Altıntepe Madencilik adı altında Ordu Fatsa’da bir altın madeni ve EBX Madencilik A.Ş. adı altında Sivas Koyulhisar’da Sisorta Altın ve Gümüş Madeni var.
Şirketin sahipleri Ramazan Yılmaz, Ejder Yılmaz ve Mustafa Yılmaz. Şirket hakkında çok az şey biliniyor. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası “FETÖ/PDY operasyonları” kapsamında önce el konan daha sonra yönetimi TMSF’ye devredilen İzmir, Gümüşhane, Eskişehir gibi yerlerde altın madenciliği yapan Koza Altın İşletmeleri’nin taşeronluğunu yaptığı biliniyor.
Gördüğünüz üzere, Türkiye’de çevre mücadelesinin dayanışmayı ve bir arada güçlü durmayı her zamankinden daha çok başarması gerekiyor. Değil arkanızı döndüğünüz anda, mücadele en sıcak haliyle devam ederken bile fütursuzca ruhsat dağıtmaktan, o ruhsatlara arsızca sahip olmaktan geri durmayan örgütlü kötülük yapılarıyla karşı karşıyayız. Üstelik bu bahsettiğim sadece Çanakkale ve Balıkesir’in belli bir bölümü, geniş resimde durum tüm Türkiye’ye baktığımızda çok daha vahim görünüyor…
Artı Gerçek / 27.10.19