Artık dünyada iki türlü insan var, bir dünyayı kirletmeye devam etmek için her türlü mücadeleyi verenler, bir de dünyayı kirletenler daha fazla bu gezegeni kirletmesin diye mücadele verenler…
Yerelden küresele dünyanın pek çok yerinde iklim krizine karşı canla başla direniş, protesto ve eylemler sürerken, dünyanın en büyük kirleticileri de elbette boş durmuyor.
Yaklaşık bir ay önce çevre, enerji ve iklim haberlerinde önde gelen İngiliz The Guardian gazetesi, iklim araştırmaları yapan kuruluşların verilerinden derlediği haberinde petrol, gaz ve kömür rezervlerini sömürerek küresel karbon emisyonlarının üçte birinden fazlasından sorumlu olan 20 şirketin listesini açıklamıştı.
Bu şirketlerle ilgili detaylardan şu yazıda bahsetmiştik.
Bu listede kimler vardı, kısaca hatırlayalım.
Listenin ilk üçünde sırasıyla Suudi Arabistan petrol şirketi Saudi Aramco, ABD’li enerji devi Chevron ve Rus petrol şirketi Gazprom yer alıyor. Listede dünyanın en büyük kirleticilerinden ExxonMobil, BP, Shell, Total gibi dünyanın iyi bildiği fosil yakıt şirketleri de bulunuyor.
ABD merkezli Climate Accountability Institute (İklim Hesap Verilebilirliği Enstitüsü) verilerine göre, listede yer alan bu 20 şirket 1965’ten 2017’ye kadar 480 milyar ton karbondioksite eşdeğer miktarda seragazı üretti. Bu veri aynı zamanda aynı süre içindeki karbon emisyonlarının yüzde 35'ine karşılık geliyor.
Guardian gazetesinin bir süreden beri devam ettirdiği “The Guardian’s Polluters Series” (Guardian’ın Kirletenler Serisi) raporları, dünyayı kirletenlere dair önemli bazı verileri gün ışığına çıkarmayı sürdürüyor.
Guardian, bu yazı serileriyle iklim acil durumunu tetikleyen yapıların arka planına ve fosil yakıt endüstrisine araştırmacı bir gazetecilik bakış açısı getiriyor.
Yukarda bahsettiğim haberde, “Devletlere ait ya da çokuluslu şirketler, sektörün insanlığın geleceğini tehdit eden faaliyetlerinin gezegene verdiği zararı bilmesine rağmen operasyonlarını her geçen gün genişlettiler” ifadesine yer verilmişti.
Bu önemli. Çünkü, Guardian, yukarıda bahsettiğimiz büyük kirleticilerin sahip olduklarını sandıkları “kirletme haklarını” devam ettirebilmek için Avrupa Birliği kurumları nezdinde lobi faaliyetlerine nasıl milyonlarca euro akıttılarını ortaya serdi.
Aralarında Corporate Europe Observatory (Kurumsal Avrupa Gözlemevi), Friends of the Earth Europe (Yeryüzü Dostları Avrupa), Food & Water Europe ve Greenpeace’in yer aldığı bazı kuruluşlar, dünyanın en büyük beş petrol ve gaz şirketinin AB’nin iklim politikalarını etkilemek üzere 251 milyon euro para harcadığını açıkladı.
Rapora göre, bu beş şirket yani BP, Shell, Chevron, ExxonMobil ve Total ile bu şirketlerin sanayi grupları lobi faaliyetleri için 2010-2018 yılları arasında 123 milyon euro harcadı. Buna ilave olarak, bu şirketlere ait 13 sanayi grubunun aynı dönem içerisinde yaptığı ödemeler ise 128 milyon euro olarak kaydedildi.
Araştırmacılara göre, bu sadece buzdağının görünen yüzü. Çünkü, şirketler geçmiş yıllara ait harcamalarıyla ilgili bilgi vermeye gönüllü olmadı. Ayrıca, şirketlerin ulusal parlamentolara ve kurumlara yönelik yaptığı lobi faaliyetleri kaynaklı harcamalar da bu raporda yer almıyor.
Avrupa Komisyonu’nun halka açık toplantılarının kayıtlarının analizine göre, petrol şirketleriyle onlara bağlı sanayi grupları Brüksel’de 200 lobiciyi işe aldı, bu kişiler 2014 yılından bu yana Avrupa Komisyonu’nun üst düzey yetkilileriyle 327 toplantı gerçekleştirdi. Bu da aşağı yukarı haftada bir toplantı gerçekleştirildiği anlamına geliyor.
Aynı zamanda, bu büyük beşlinin karlılığı da 2018’de 82 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmeye devam etti.
Yine rapora göre, bu yoğun lobi faaliyetleri AB’nin iklim politikalarını “sulandırmaya” yetti. İklimle ilgili mevzuatların hazırlandığı dönemlerde lobicilik faaliyetleri zirveye ulaşırken, petrol ve gaz şirketlerinin en fazla harcamayı AB’nin 2030 hedeflerinin görüşüldüğü 2014 yılında gerçekleştirdiği ve rakamın 34,3 milyon euroya ulaştığı belirtiliyor.
Buna petrol ve gaz şirketlerinin yanı sıra otomotiv endüstrisinin lobi faaliyetlerine harcadığı paraları da eklemek gerek.
Bu araştırmayı birlikte ortaya koyan sivil toplum kuruluşları, fosil yakıt şirketleri ve onların temsilcileriyle lobicilik toplantılarına son verilmesini, fosil yakıt sübvansiyonlarının sona erdirilmesini ve bu sektörlerin temsilcileriyle yapılan ortaklık anlaşmalarıyla sponsorlukların bitirilmesini talep ediyor.
Konuyla bağlantılı ilginç bir diğer bilgiye ise New York Times gazetesinde rastladım.
Habere göre, ABD Hükümeti’nin, on yıllardır yasadaki bir boşluk sebebiyle petrol ve gaz şirketlerinden elde etmesi gereken gelirlerde milyarlarca dolar kayıp yaşadığı ve bu kayıpların gelecek yıllarda vergi mükelleflerinin ödemek zorunda kalacağı tespit edilmiş.
Yasadaki bu boşluk, Meksika Körfezi’nde petrol üreten şirketlere 1995 yılında geçici olarak üretilen petrol için ödemeleri gereken telif ücretine ara verilmesinden ve sondaj çalışmalarının teşvik edilmesinden kaynaklanıyor. Habere göre, bu kural başından çok kötü kurgulanmıştı ve geçici erteleme bazı petrol kuyularında “yanlışlıkla” kalıcı hale getirilmişti.
Government Accountability Office’in (Hükümet Hesap Verebilirlik Ofisi) tespitlerine göre, aralarında Chevron, BP, Shell, ExxonMobil’in de bulunduğu büyük petrol şirketleri 1996 yılından bu yana 18 milyar dolarlık petrol ve gaz sondajından kaynaklanan telif ücretlerini ödemekten kaçındı.
Körfezi sondaj yapmak için kiralayan şirketler, petrol ve gaz çıkarmaya devam ederken, telif hakkı ödemek zorunda da olmadılar.
ABD İçişleri Bakanlığı’na göre, Meksika Körfezi’ndeki kiralamalardan elde edilen petrol üretiminin aşağı yukarı yüzde 22’si telifsiz işletiliyor.
Offshore petrol ve gaz arama faaliyetlerinden kaynaklı gelir 2006’dan 2018’e kadar 90 milyar dolar seviyesinde ve önemli bir gelir kaynağı…
İklim krizi sebebiyle şirketlerin bundan sonra daha az petrol ve gaz çıkarma eğilimine girip girmeyeceği bir tarafa, bu tartışma ABD’de gelecek dönemde önemli gündem maddelerinden biri olacak gibi duruyor.
Üstelik, bunlar tam da ABD’nin en büyük fosil yakıt şirketlerinden ExxonMobil’in iklim krizinin maliyeti ve etkileri konusunda yatırımcıları yanlış yönlendirdiği gerekçesiyle yargılandığı döneme denk geliyor.
Eylül ayında iklim aktivistleri, New York’taki iklim zirvesi sırasında şehrin dört bir yanına Shell, BP, ExxonMobil ve Chevron’un CEO’larının “iklim suçlarından arandığına” dair posterler asmıştı.
Yukarıda bahsettiğimiz dünyayı en çok kirletenler listesinde de, dünyayı arsızca daha çok kirletme hakkına sahip olmak için lobilere milyonlar harcayanlar da, dünyayı kirleten faaliyetlerinin karşılığı olan telif ücretlerini ödemeyenlerin de hep aynı şirketler olması “tesadüfü”…
Listelerde hep aynı şirketlerin başı çekmesi, olağan şüphelilerin, iklim suçlularının her yerde hep aynı olması ilginç olmasa gerek…
Artı Gerçek / 03.11.19