COVID-19, aerosol yoluyla (hava yoluyla) da bulaşıyor ve 1.5 metre kuralı tek başına yeterli değil! - Çağrı Mert Bakırcı

Damlacıkların ve hava yolu parçacıklarının hava içerisinde asılı kalabildiğini ve örneğin koro provası, restoranlar veya fitness dersleri sırasında 1.5 metreden daha uzak mesafelere saçılabildiğini gösteren kanıtların sayısı giderek artmaktadır. Genel olarak, iyi havalandırma olmayan iç mekanlar riski arttırmaktadır.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 21 Eylül 2020
  • 20:31

COVID-19 salgını devam ettikçe, hastalığa yönelik bilgilerimiz de giderek netleşiyor ve zenginleşiyor: Son birkaç aydır biriken akademik çalışmalar, COVID-19'un ana bulaşma mekanizmasının, başta sanıldığından biraz daha farklı olduğunu gösteriyor. Bu durum, 1.5 metre kuralının yeterli olmayabileceğini gösteriyor.

Salgın başlangıcında iki ana bulaşma mekanizması üzerinde duruluyordu:

  • damlacık yoluyla (yani doğrudan doğruya hasta birinin üzerinize hapşırması veya öksürmesi yoluyla) ve
  • fomitler yoluyla (yani hasta birinin bir yüzeye hapşırması veya öksürmesi sonrasında sizin bu yüzeye dokunup, elinizi ağzınıza, burnunuza veya gözlerinize dokunmanız yoluyla).

Bunlar, solunum yoluyla bulaşan hastalıkların ana mekanizmalarıdır ve yeni bir koronavirüs salgınında da bu ikisinin öncelikli olması son derece normaldi.

Fakat zaman geçtikçe, bu salgının diğer koronavirüslerden bir miktar farklı olduğu da netleşmeye başladı: SARS-CoV-2 virüsünün sebep olduğu COVID-19 hastalığı, sezonluk nezlenin bir kısmından sorumlu olan 4 koronavirüs türünden de çok daha hızlı yayılıyor ve çok daha ölümcül. Daha önceden SARS ve MERS hastalıklarına sebep olduğu bilinen iki yakın kuzeni olan koronavirüstense çok daha hızlı yayılsa da, onlardan çok daha az ölümcül. Bu nedenle, virüsün bulaşma dinamiğinin de buna göre alışıldıktan biraz farklı olması bekleniyordu. Şimdi, bu durum doğrulandı.

Yapılan çalışmalar, fomitler yoluyla (yani birinin üzerine virüs saçtığı yüzeyler yoluyla) bulaşmanın o kadar da baskın bir bulaşma mekanizması olmadığını gösteriyor. Çünkü başlangıçta SARS-CoV-2'nin ne düzeyde yüzeylerde aktif kalabildiğiyle ilgili araştırmaların birçoğu, laboratuvar koşullarında ve aşırı yüksek miktarda SARS-CoV-2 virüsü kullanılarak yapıldı. Hasta bir kişinin saçtığı virüs miktarı ise, bu laboratuvar deneylerinde kullanılan virüs miktarının 100'de birinden daha az düzeyde. Çok sayıda virüs kullanılarak yapılan deneylerde, çok uzun aktivite süreleri hesaplandı (örneğin çeşitli yüzeylerde virüsün birkaç gün kalabileceği düşünülüyordu); ancak gerçek dünyada bu süreler çok daha kısa: Birçok durumda SARS-CoV-2, sadece birkaç saat içinde etkisiz hale geliyor. Bu nedenle de fomitler yoluyla bulaşma ihtimali çok düşük oluyor. Bu durum, fomitler yoluyla COVID-19'un bulaşamayacağı anlamına elbette gelmiyor; bu yolla hastalığı kapan binlerce hasta olması çok olası. Ancak ana bulaşma mekanizması bu değil.

Öte yandan, damlacık yoluyla bulaşma halen ana yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Yani hasta biriyle yakın temasa geçtiğinizde, bu kişinin öksürmesi, hapşırması ve hatta konuşması sırasında saçtığı tükürükler dolayısıyla hasta olmanız çok olası!

Ama yapılan yeni çalışmalarla, ana akım medyada büyük oranda göz ardı edilen üçüncü bir bulaşma mekanizması, şimdi çok daha ön plana çıktı: aerosol yoluyla bulaşma. Yani sadece öksürme, hapşırma veya konuşma sırasında saçılan tükürükler ile değil, sadece nefes alıp verme sırasında, şarkı söylerken, konuşurken, egzersiz yaparken veya bağırırken verilen şiddetli nefesler sırasında, içeriğinde hiçbir büyük damlacık olmasa bile, saçılan hava yoluyla virüsün bulaşabildiği düşünülüyor.

Bilim insanları, yöneticileri aylardır aerosol yoluyla yayılım konusunda uyarıyorlardı. Evrim Ağacı olarak biz de, okurlarımızı bu yolla bulaşma konusunda uzunca bir süredir uyarmaktaydık. 5 Nisan 2020'de yazdığımız bir yazıda, aerosollerin bulaşma mekanizması olarak kabul edilip edilmediğiyle ilgili tartışmalara yer vermiştik. 9 Nisan'da, 1.5-2 metre kuralının son derece gevşek bir kural olduğunu ve muhtemelen yeterli olmadığını yazmıştık. 3 Mayıs'ta, COVID-19 salgını hızla yükselişe geçerken yazdığımız bir yazıda, aerosol, damlacık ve hava yoluyla bulaşmanın ne anlama geldiğinden söz etmiştik. Bunun bir uzantısı olarak, 24 Mayıs'ta klima ve havalandırma sistemlerinin salgın yayılımındaki önemine dikkat çekmiş, 14 Temmuz'da ise akademisyenler tarafından Dünya Sağlık Örgütü'ne yöneltilen ve COVID-19'un hava yoluyla bulaştığına dair kanıtların arttırdığına dikkat çeken bir mektubu siz okurlarımızla buluşturmuştuk. Konunun geçmişini ve detaylarını öğrenmek isterseniz, o yazılarımızı okumanızı önemle tavsiye ederiz.

Şimdi, Amerikan Hastalık Önlem ve Kontrol Merkezi'nin (CDC) COVID-19'un aerosoller yoluyla (yani hava yoluyla) bulaştığı yönünde karar bildirmesiyle, bu şüphelerimizin ve analizlerimizin en üst kurumlarca da doğrulandığını görüyoruz. 18 Eylül 2020'de COVID-19 ile ilgili bilgiler sayfasını güncelleyen CDC, şöyle yazıyor:[1]

COVID-19 da dahil olmak üzere, hava yoluyla bulaşan virüsler en bulaşıcı olan ve en kolay yayılan virüslerdir.

Daha önceden CDC'nin sitesinde COVID-19'un aslen 1.5 metre mesafedeki insanların teması sırasında, "öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında saçılan solunum damlacıklarıyla bulaştığı" yazıyordu. Sitede halen ana bulaşma mekanizmasının bu olduğu belirtiliyor; ancak yayılım mekanizmaları genişletilmiş:

Virüsün solunum damlacıkları veya aerosollerin içindekiler gibi küçük parçacıklar yoluyla yayıldığı biliniyor. Bunlar, enfekte olmuş birisi konuştuğunda, hapşırdığında, şarkı söylediğinde, konuştuğunda veya nefes alıp verdiğinde üretiliyor. (...) Bu parçacıklar; burun, ağız, solunum yolu veya ciğerlere ulaştığında enfeksiyona neden olabilir. Bunun, virüsün ana bulaşma yolu olduğu düşünülmektedir.

Damlacıkların ve hava yolu parçacıklarının hava içerisinde asılı kalabildiğini ve örneğin koro provası, restoranlar veya fitness dersleri sırasında 1.5 metreden daha uzak mesafelere saçılabildiğini gösteren kanıtların sayısı giderek artmaktadır. Genel olarak, iyi havalandırma olmayan iç mekanlar riski arttırmaktadır.

Bu durum, iç mekanlarda 1.5 metre (veya 2 metre) kuralının yeterli olmadığını da doğruluyor. Zaten 1.5 metre kuralı, açık ve durgun havada geçerli olan bir mesafe kuralıdır. İç mekanlar için bu mesafe katlanarak artmaktadır. Hele ki içerideki hava, dışarıdan alınan temiz hava ile yeterince sirküle edilmiyorsa...

CDC de bu çerçevede 1.5-2 metre kuralını "mümkün olan her yerde ve her zaman" uygulamayı öneriyor. Ayrıca maske takılmasının devam etmesi gerektiğini, rutin olarak temizlik ve dezenfeksiyon uygulanması gerektiğini hatırlatıyor. Ama bunlara ek olarak, artık hasta olan herkesin evde yalıtım altında kalmasına ek olarak, iç mekanlarda hava yoluyla bulaşan mikropları önlemek için hava filtreleri kullanılmasını öneriyor.

Unutmamak gerekiyor ki COVID-19, asemptomatik (yani herhangi bir hastalık belirtisi göstermeyen ama virüsü taşıyan) kişilerce de bulaştırılabiliyor. Bu nedenle hasta olmasanız bile maske takmanız, sosyal mesafe kurallarına uymanız ve hijyeninize dikkat etmeniz gerekiyor.

Evrim Ağacı / 21.09.20