Yeni OHAL valisi Erdoğan - Mehdi Atay

  • Arşiv
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 15 Aralık 2012
  • 11:28

AKP iktidara geldiği günden bu yana koruduğu resmi tezini ilk kez yüksek sesle dile getirdi ve Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile “Kürt sorunu” ifadesinin kullanımını yasakladı. Kürdistan'da uzun zaman yaşanan faili meçhullerin, işkencenin, gözaltında kayıpların, köy boşaltmaların yasal kılıfını oluşturan Olağanüstü Hal Valiliği(OHAL) döneminin bir uygulaması AKP'de yeniden hortladı. Kürdistan genelinde ciddi bir oy kaybı yaşayan AKP kendisinden önceki tüm Ankara iktidarlarının miras yedisi olduğunu ikrar ediyor ve yeni bir inkar dönemini başlatıyor. Ankara vesayetinin Kürdistan'da ikame ettiği Truva Atı AKP'nin Örgütlü Kürt Muhalefeti üzerinden Kürtler'e yönelik baskılarını daha da artıracağı bir döneme girdiğimiz anlaşılıyor.

Kürt sorunu konusunda zamana yayarak Özgürlük Hareketi ve ona paralel gelişen örgütlü Kürt muhalefetini tasfiye hesabı yapan Erdoğan, kendi partisinden başlayarak yeni bir OHAL dönemi başlatıyor. ”Kürt açılımı” ile hedeflediği tasfiye gerçekleşmeyince şiddet politikalarına hız veren Erdoğan, kaldırdığını iddia ettiği Kürt inkarında eski diskuru yeniden üretiyor.

Erdoğan, bir süredir kendisi ile görüşmek isteyen, partisinin “Kürt kökenli” il başkanları belediye başkanları ve diğer parti yöneticileri ile milletvekillerini parti genel merkezinde topladı. Basına yansıdığı ve yalanlanmayan kadarı ile toplantıda konuşanlar, “Erdoğan'ın Kürt sorunu konusundaki üslubunun Kürtler'i rahatsız ettiğini” ifade ediyorlar. Ayrıca Roboski katliamı sanıklarının bulunmamasının, ana dil sorunu, son olarak da dokunulmazlıklar konusunun da AKP'ye oy kaybettirdiğine dikkat çekiliyor. Ancak kendileri de “Kürt kökenli” olan konuşmacıların hiç birinin söz konusu durumlara ilişkin kişisel bir rahatsızlığını ya da eleştirisini dile getirdiği yansımadı haberlere. Onlar “sokaktaki Kürd'ün” tepkilerine “aracı” oldular. Kendi kaygıları ise partilerinin oy kaybetmesini önlemekti.

Bu konuşmaların ardından, söz alan Erdoğan kendisinden önce yapılan konuşulanların hiç birinin doğruluk payı olmadığını dikte eden bir konuşma yapıyor. Başbakan olduğu ilk günlerde Moskova'da bir işçinin Kürt sorununa ilişkin sorusuna, “düşünmezsen sorun yoktur” cevabı veren Erdoğan o günden bugüne bir adım ilerlemediğini bir kez daha gösteriyor. Erdoğan, “Kürt sorunu” ifadesini kullanan milletvekillerini ve il yöneticilerini azarlayarak, “Milli Birlik ve Kardeşlik Projemize geri adım atmadan devam ediyoruz. Gerekeni yaptık, yapıyoruz. Yaptıklarımızla ezber bozduk. Siz de bu ezberden vazgeçin, Kürt sorunu tabirini kullanmayın. Sorunun adı terör sorunudur.” diyerek “Kürt sorunu” tanımını yasakladı. Erdoğan böylece ilk atanan değil “seçilen” OHAL valisi oldu.

Erdoğan bir yılını geride bırakan Roboski katliamı konusunda da askerin arkasında olduğunu açık bir biçimde ifade ediyor. Öncelikli olarak, “Roboski” adının kullanılmasını yasaklıyor. Kürt inkarına son verilmesinde önemli bir aşama olarak görülen ismi değiştirilen yerleşimlere eski adlarının verilmesi talebi ortada dururken Erdoğan, milletvekillerine ve parti yöneticilerine halen kullanılan Roboski adının kullanılmasını da yasaklıyor.

Roboski katliamını “Uludere olayına” indirgeyen Erdoğan, katliamda askeri “haklı çıkaracak” gerekçeleri de üretiyor. Erdoğan, “Uludere olayında gereğini yaptık. Biz doğruları söylüyoruz. Atacağımız adımlar önemli, onların ne söylediği değil. Başından itibaren konunun üzerine eğildik. Yargı gerekli değerlendirmeyi yapıyor, oradan çıkacak karar önemli. Bazı detaylar da gözden kaçmamalı. Kaçakçılık yapan grubu bölgedeki karakol fişekle uyarmış ancak buna rağmen grup ilerlemiş. Aynı bölgede bir yıl önce de PKK saldırısında 9 şehit verildiğinde karakol komutanı soruşturma geçirdi. Komutan, Heron görüntülerine rağmen neden o teröristlerin vurulmadığı sorulduğunda, ‘Kaçakçı olabilir’ diye vurmadık yanıtını verdi. Bunlar da dikkate alınmalı.” sözleriyle katliamın üstünün örtüleceğini duyuruyor ve buna partisinden gelecek olası “tepkilerin” de önünü kesiyor.

AKP ve etrafında öbekleşen grupların “Kürt inkarına” son verildiği iddiasının nasıl bir safsata olduğu da böylelikle Erdoğan tarafından açık bir biçimde ilan ediliyor. Kürt halkının meşru taleplerini kedi yaptığı-izin verdiği yasal düzenlemelerle sınırlayan Erdoğan, Kürdistan'a yönelik yeni bir savaş konseptinin haberini veriyor. Kendisinden önceki iktidarların Kürdistan'da uğradığı hezimetin kapısını çaldığını fark eden Erdoğan da şiddetin dozunu artırıyor.

ANF / 15.12.12