“Demokrasinin vitrini” Meclis açıldı…

Masada emek düşmanı paketler var!

TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı, Filistin ve Lübnan halklarının üzerine bombaların yağdırıldığı, çocuk katillerinin korunduğu, işçi ve emekçilerin ağır çalışma ve yaşam koşullarına itildiği, demokratik hak ve özgürlüklerin tırpanlandığı günlerde açıldı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Ekim 2024
  • 08:00

TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı Filistin ve Lübnan halklarının üzerine bombaların yağdırıldığı, çocuk katillerinin korunduğu, emeklilerin açlığa mahkûm edildiği, işçi ve emekçilerin ağır çalışma ve yaşam koşullarına itildiği, çocukların pislik içindeki okullara aç gidip aç geldiği, demokratik hak ve özgürlüklerin tırpanlandığı, madencilerin hakları için yalın ayak Ankara’ya yürüdüğü günlerde açıldı. 

Meclis açılışında konuşan iktidarın temsilcileri yine boş vaatler sıraladı. CHP’liler ayağa kalkarak gerici faşist rejimin şefi Erdoğan’ı karşıladı, ardından bu alçaltıcı davranışı “makama saygı” diye izah ettiler. Kürsüye çıkan faşist partinin şefi Bahçeli ağzını açar açmaz gazetecilere ve muhalif kanallara tehditler savurdu. Ardından gidip CHP şefi Özgür Özel ile tokalaşarak “üzülme” dedi. Özel ise sabah partisini ve gazetecileri tehdit eden, kendisine de “çürük” diyen Bahçeli ile tokalaşmakta bir sakınca görmedi. İşte emekçilere “demokrasinin kanıtı” olarak sunulan Meclis’in ilk günü böyle geçti. 

Meclis’in ana gündeminde ise emekçilere yönelik kapsamlı saldırı hazırlıkları var. Bunlar arasında 2025 bütçesi, emeklilik yaşının 70’e çıkarılması, emeklilik sistemini özelleştirerek kıdem tazminatını yok edecek olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, “esnek çalışmayı” kalıcılaştıracak yasal değişiklikler, öğretmenlerin taleplerini içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu, sokak hayvanlarını katledecek “katliam yasası” gibi çok sayıda emekçi düşmanı düzenleme yer alıyor. 

Geçen dönem öğretmenlerin güçlü itirazlarına rağmen 22 maddesi geçen ÖMK’nın kalan maddelerinin bu dönem Meclis’te görüşülmesi bekleniyor. Kanunda öğretmenlerin taban maaş hakkı, iş güvencesi, özlük hakları yer almıyor. Özel okul patronlarının talepleri doğrultusunda hazırlanan ÖMK ile öğretmenler güvencesizliğe ve düşük ücretlere mahkûm edilmek isteniyor. 

Meclis’in gündemindeki bir başka saldırı ise tam bir ikiyüzlülükle emeklilere “ikinci maaş” olarak yansıtılan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’dir (TES). TES ile emeklilik sisteminin özelleştirilmesi, emeklilik süresinin 70 yaşa kadar çıkarılması, kıdem tazminatının gasp edilmesi hedefleniyor.

Ekonomik krizin yükünün emekçilerin sırtına yüklenmesi hedefiyle hayata geçirilen Orta Vadeli Program kapsamında yeni vergi paketi de bir diğer gündem maddesidir. Mehmet Şimşek, borsa ve kripto para piyasasına vergi düşünmediklerini açıklamıştı. Böyle olunca 2. Vergi Paketi’nin avukatlar, muhasebeciler, doktorlar, mühendisler, mimarlar ve esnaf gibi serbest çalışan emekçilerin vergilendirilmesini kapsayacağı ön görülmekteydi. Ancak gelen tepkilerin de etkisiyle açıklama yapmak durumunda kalan Şimşek, “Yeni vergi paketi olmayacak” dedi. İktidar bu konuda şimdilik geri adım atmış görünüyor.

Yine OVP kapsamında “esnek çalışma” dayatmasını yasalaştıracak olan düzenlemeler Meclis’in ana gündemlerinden biri olacak. “Esnek çalışma” için yapılacak düzenlemelerin İş Kanunu’nu etkilemesi ve kanunda bazı değişikliklerin yapılması da öngörülüyor. Bu temelli saldırı hayata geçirildiği takdirde sermayenin yüzü gülerken emekçiler tümüyle güvencesizliğe, kuralsızlığa ve düşük ücretlere mahkûm edilecek.

OVP ile uyumlu şekilde hazırlanacak 2025 bütçesinin de ekim ayında Meclis’te görüşülmesi planlanıyor. Güya “enflasyonu düşürmek” amacıyla hayata geçirilen OVP’nin emekçilerin yaşam koşullarını nasıl ağırlaştırdığı ortadayken, bu programa uygun hazırlanacak bütçenin sermayenin çıkarlarını koruyacağı aşikardır.

“Aileyi korumak” adı altında kadın haklarına saldırılar ve iktidara karşı gelişecek tepkileri “casuslukla” suçlayacak “etki ajanlığı” maddelerini içeren 9. Yargı Paketi de Meclis’in temel gündemlerinden biridir. 

Tüm bunlar işçi ve emekçileri doğrudan ilgilendiren ana gündemler olmasına rağmen iktidarın sözcüleri “anayasa” gibi tartışmalarla emekçileri esas sorunlarından uzaklaştırmaya çalışıyor. Oysa ki yüksek enflasyon altında yaşam savaşı veren işçi ve emekçileri çok yönlü saldırı dalgası altında zor bir dönem bekliyor. Bu saldırı tufanının püskürtülmesi için işçi ve emekçilerin kendi talepleri etrafında yan yana gelmeleri kritik bir önem taşıyor. Dört bir yanda işçiler gasp edilen haklarını ve onurunu korumak için mücadele veriyor. Var olan direnişleri güçlendirmek ve birleştirmek yeni saldırıları önleyebilmenin ilk somut adımı olacaktır.