Türkiye’nin “zafer” sarhoşluğu

  • Arşiv
  • |
  • Dış Politika
  • |
  • 06 Ekim 2012
  • 09:57

(06.10.12) – Şaibeli bir patlamayla savaşa girdiğini sanan sermaye devleti, iki gün içinde Esad’a diz çöktürdüğünü iddia ederek zafer ilan etti. Boyalı basına bakılırsa Türkiye istediğini aldı, Suriye ağır kayıplar verdi, Esad geri çekildi...

Jet hızıyla geçirilen tezkerenin ardından AKP şefi Erdoğan bir dizi açıklamada bulunarak çıkarılanın savaş tezkeresi olmadığını iddia etmişti. Ancak gerek AKP’li devletlilerin, gerekse gazete köşelerini tutan düzen adamlarının birleştiği nokta, tezkerenin tehdit amacıyla çıkarıldığı yönündeydi. Sıcak çatışmayı tercih etmediğini söyleyen Erdoğan da son olarak Esenler’de yaptığı bir konuşmada “Asla savaş meraklısı değiliz ancak savaştan da uzak değiliz” dedi. Bir yandan tezkerenin tehdit ve caydırma için çıkarıldığını iddia eden Erdoğan, bir yandan da bunun blöf olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: “Bu defa onların da canlarını yakacak şekilde misliyle cevabını verdik. Ülkemizin saygınlığına halel getirecek hiçbir girişimi karşılıksız bırakmadık bırakmayacagız”

Burjuva basının zafer nidaları

Bu açıklamalarla paralel olarak düzen medyası da Suriye’ye dönük savaş çığırtkanlığını sürdürüyor. Bugüne kadar birbirine karşıt gibi görünen düzen medyasının kanatlarının arasından adeta su sızmıyor. Hatta özellikle Doğan grubu, savaş kışkırtıcılığında başı çekiyor. Her yayınıyla kin ve düşmanlık saçarak en bayağı propagandaya sarılıyor.

Tezkere sonrası burjuva basına göz attığımızda bir yandan devletlilerin açıklamalarını, diğer yanda ise Suriye’ye “nasıl etkili bir karşılık verildiğini” takip edebiliyoruz. Türkiye’nin misliyle karşılık verdiği ve yeni düşen bombalara da anında yanıt verildiği tüm manşetlerden heyecanla duyuruluyor. Yine Türkiye’nin bombardımanında Suriyeli bir çok askerin öldüğü iddiaları aşağılık zafer çığlıkları eşliğinde yayınlanıyor.

Son olarak ise basın, Türkiye’nin zaferini ilan etmek için olsa gerek, Esad’ın ağır kayıplar verdikten sonra geri adım attığını, Türkiye’den özür dilediğini ve Suriye birliklerini Türkiye sınırının 10 km gerisine çektiğini duyurdu. Ancak bu haberin de gerçekçiliği çok geçmeden tartışılır hale geldi.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, Türkiye’ye mektup göndermediklerini ve özür dilemediklerini net bir dille ifade ederek haberleri yalanladı. Türkiye ile şiddeti tırmandırmak istemediklerini belirten Caferi, soruşturmayı tamamlamadıkları için özür dilemediklerini ifade etti.

Yine ordunun geri çekilmesine dair çeşitli bilgiler gelmeye devam ediyor. Kimi kaynaklar Esad’ın gerilimi tırmandırmamak için sağduyulu davranarak birliklerini çektiğini belirtirken kimi kaynaklar zaten Suriye birliklerinin her zaman sınırın 10 km gerisinde bulunduğunu ve yaklaşmaktan kaçındığını kaydediyor.

Hürriyet’in anketinden yansıyanlar

Basına yansıyanlar, Türkiye’nin bir yandan savaş çığırtkanlığı yapareken diğer yandan da toplumu savaşa hazırlamayı ve bu sayede destek sağlamaya çalıştığını gösteriyor. Ancak bu kirli propagandanın merkezinde yer alan Hürriyet’in yaptığı bir anket dahi toplumun bakışını yansıtmak için yeterli.

Hürriyet’in tezkere hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna yanıt veren 310 148 kişinin 80441’inin yani %25,9’unun tezkereyi desteklediği; 229707’sinin yani %74,1’inin tezkereye karşı çıktığı görülüyor. Hürriyet gibi kirli bir yayını takip eden kitlenin dahi böylesi bir sonuç sunması, toplumdaki savaş karşıtlığının da bir göstergesi.