Taşeronlaştırma ve mücadele tebliği – Kurultay Hazırlık Komitesi

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 16 Nisan 2012
  • 12:53

(15 Nisan Pazar günü gerçekleşen Taşeron İşçileri Kurultayı'nda Kurultay Hazırlık Komitesi tarafından sunulan tebliğin tam metnini yayınlıyoruz...)

Merhaba işçi kardeşlerim,

Merhaba dostlar,

Bugün burada taşeronluk sisteminin son bulmasını isteyenler, güvenceli çalışma koşulları talep edenler olarak bir aradayız. “3 milyon taşeron işçisinin sesiyiz” diyerek kurultayımızı örgütledik. Birçok sektörden taşeron işçisinin sorunlarını ortaya koyacak, mücadele taleplerimizi yükseltecek, bugün buradan daha güçlü, daha örgütlü ayrılacağız. Ve kurultayın sesini bu salondan çalıştığımız yerlere taşıyacak, örgütlülüğü büyütmek için adımlarımızı sıklaştıracağız.

Taşeronluk sisteminin ne olduğunu anlamak için önce sermayenin yaşadığı süreçlere bakmalıyız. Kapitalizmin 70'lerdeki krizine dönelim. Kapitalizm yapısal krizini aşmak için yeniden yapılanma içerisine girdi. Düşen kar oranlarını arttırmak için temel ihtiyaçların ticarileştirildiği, hak gasplarının yoğunlaştırıldığı neoliberal bir döneme girildi. Sermayenin kar oranını yükseltmek için başvurduğu uygulamalardan biri taşeronluk sistemidir. Taşeronluk sistemi, sermaye açısından karını daha da arttırması, işçiler açısından da güvencesiz çalışmanın dayatılmasıdır. Tam da bu nedenle, önemli bir kar kapısı olduğundan kaynaklı taşeronlaştırma yaygınlaştırılmaktadır.

Taşeronluk sistemi, asıl işverenlerin işçiler üzerindeki sorumluluğunu gizlemekle birlikte işçilerin hem çalışma koşullarını ağırlaştırmakta hem de çok düşük ücretlerle hiçbir sosyal haktan yararlanmadan kölelik uygulamaları altında çalışmasına neden olmaktadır. Taşeronluk uygulaması ile fabrikada veya işyerlerinde patronun çalıştırdığı işçilere karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmaya çalışmakta, yasal muhattabı taşeron firma olarak sınırlandırmaya çalışıyorlar. Taşeronluk sisteminde asıl işin sahipleri yapılacak olan işi başka şirketlere vererek işçiyle olan bütün ilişkisini kesmekte, kendisinin işçiler için hiçbir sorumluluğu olmadığını söylemektedir. Bu durum işçiler içerisinde bir kafa karışıklığı yaratarak adeta birer köle gibi çalıştırıldıkları bu koşulların gerçek nedenini asıl işveren değil de bağlı bulundukları taşeron şirketler olarak görmekte daha doğrusu bununla sınırlandırmaktadır. Kuşkusuz taşeron şirketin bizlere dayatılan ağır çalışma koşullarındaki payı vardır. Fakat bu ağır çalışma koşullarının birinci ve gerçek sorumlusu asıl işverenlerdir. Maltepe Belediyesi'nde çalışan taşeron işçilerin sürecinde de olduğu gibi asıl sorumluların taşeron şirketler değil de üst işveren Maltepe Belediyesi olduğunu görebiliyoruz.

Taşeronluk kölelik, güvencesizlik, geleceksizliktir!

Taşeronluk, esnek çalışmayı dayattığı gibi, işçi sınıfının doğal örgütlü yapısını parçalayan ve sınıfsal kinini, bilincini dumura uğratan bir sistemdir. Parçalanmış, bilinci bulanmış, açlık ve yoksulluk sınırının altına mahkum edilmiş, işsizlik tehdidi altındaki işçiler kölelik demek olan taşeronluk sisteminde çalışmaya boyun eğdirilmiştir. Düşük ücretlere, ücretlerin zamanında ödenmemesine, esnek çalışma koşullarına ve iş cinayetlerine rağmen sessizce güvencesizlik kanıksanmıştır.

Kuşkusuz ki taşeron şirketler bünyesinde çalışan hiçbir işçi içinde bulunduğu kölelik koşullarında çalışmayı isteyerek kabul etmemiştir, etmez de. İşçiler yaşamını idame ettirebilmek zorunluluğundan kaynaklı taşeron şirketler bünyesinde çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Nitekim taşeronluk sisteminin girmediği hiçbir sektör kalmamıştır. Her geçen gün artmakta olan taşeronluk uygulaması öylesine yayılmıştır ki başta belediye olmak üzere bir dizi sektörde, taşeron şirketlerde çalışan işçilerin sayısı kadrolu çalışanların sayısını geçmektedir. Bu da bize aslında sermayenin taşeronluk sistemini ne kadar fazla kullandığını göstermektedir.

Verimlilik, işbölümü ve kolaylık söylemleri ile yıllardır taşeronluk süslenerek anlatılmaktadır. İşçilere, emekçilere dönük yalan dolu söylemlerinden biridir. Baştan sona yalandır! Taşeronluk kölelik zincirlerinden, ölüm makinasından başka bir şey değildir. Taşeronluk sisteminin başlamasıyla birlikte geçmişten bu yana kazanılan haklar birer birer gaspedilmeye, işçiler tam anlamıyla iş güvencesiz bir şekilde, iş güvenliği önlemleri alınmadan çalıştırılmaktadır.

Taşeronluk sistemi, sınıf kimliğini yok etmiştir, işçilerin üretim sürecinden gelen örgütlülüğünü yok etmiştir, işçi ve emekçilerin biriken haklarını yok etmiştir, iş güvenliğini yok etmiştir, insan olma reflekslerini bile yok etmiştir. Yani hiçleştirmiş, nesneleştirmiştir.

Taşeronluk sistemi işçiler üzerinde ağır baskı ve aşağılanmaların olduğu, esnek ve uzun çalışma saatlerinin uygulandığı, iş güvencesinin tamamen ortadan kaldırıldığı, kuralsız ve kölece çalıştırma sisteminin adıdır. Taşeronluk sisteminin vahşeti gün geçtikçe daha da ortaya çıkıyor. Taşeronluk Tuzla tersanelerinde olduğu gibi yüzlerce işçinin ölümü demektir. Taşeronluk metal iş kolunda sakat kalmak demektir. Hizmet iş kolunda uygulanan aşağılanmalar sonucunda işçinin kendisini işe yaramaz görmesi ve benliğini-kimliğini yitirmesidir. Maltepe Belediyesi’nde olduğu işten atılmanın diğer adıdır.

Taşeronlaşmaya karşı mücadele mevzileri büyütülmelidir!

Taşeronluğun iki temel sonucu iş güvencesinin ortadan kalkması ve iş cinayetleridir. Güvenceden yoksun olarak çalışmak bugün çalışıyorken yarın işsiz ordusunun bir parçası olmak demektir. Çalışırken her an yeni bir Esenyurt, Eskişehir, Erzurum, Kahramanmaraş,... yaşanacak mı kaygısıyla, ölüm korkusuyla çalışmak demektir.

Taşeronluk sisteminin işçilere dayattığı uygulamalar karşısında örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Bu mücadelenin uzun dönemde hedefi taşeronluk sisteminin kaldırılması olmakla birlikte, bugünden ise bizlere dayattığı uygulamalar karşısında çalıştığımız iş yerlerinde örgütlenmeli ve koşulların değişmesi için harekete geçmeliyiz. Taşeron işçiler olarak bulunduğumuz fabrikalarda, tersanelerde, belediyelerde örgütlenmeli, işçilerin birlik olma gücünü açığa çıkartmalı, sendikalaşmalıyız.

Sermayenin işçi sınıfını bölmek için geliştirdiği her türlü yönteme rağmen bizler ortak mücadele etmeliyiz. Kadrolu, kadrosuz, sendikalı, sendikasız tüm işçiler birlikte davranmalıyız. Taşeronlaştırmaya karşı mücadeleyi her alanda büyütmeli, mevzilerimizi güçlendirmeli ve genişletmeliyiz.

Sendikasız, güvencesiz, kölelik koşullarında, ölümle burun buruna çalışma anlamına gelen taşeronlaştırmaya karşı bilinçli ve kararlı bir mücadele yürütülmesi hayati önemdedir. Bugün bu kurultay taşeronlaştırmaya karşı bir bayrak yükseltmektedir. Bugün bu kurultay taşeron işçilerinin “artık yeter” haykırışıdır. Bugün bu kurultay örgütlenmenin ilk adımlarındandır. Bugün bu kurultay taşeronlaştırmaya karşı mücadelenin işçilerin birlik olma gücünden geçtiğinin ilanıdır. Bugün bu kurultay işçilerin, emekçilerin, sendikaların, kitle örgütlerinin, ilerici ve devrimci güçlerin birleşik ve fiili-meşru bir mücadele ile taşeronluğun son bulabileceğinin ve yan yana gelmeyi, tek bir yumruk olmayı başarabilmenin çağrısıdır.

Buradan acil taleplerimizi bir kez daha yükselterek tebliğimizi sonlandırıyoruz.

* Taşeronluk sistemi derhal kaldırılmalıdır!

* Herkese iş güvencesi ve kadro hakkı sağlanmalıdır!

* İş sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalıdır!

* Esnek çalışma uygulamalarına son verilmelidir!

* Sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önündeki her türlü engel ortadan kaldırılmalıdır!

* İşçi sınıfı açısından kapıda bekleyen kıdem tazminatının gaspı ve UİS geri çekilmelidir!