Taksim’e kazma vurulursa... - Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 03 Ekim 2012
  • 04:38

Sorum, İstanbul’da yaşayan veya yolu düşenlere... Son zamanlarda hiç Feriköy-Dolmabahçe tünelini kullandınız mı? Ya da Çağlayan Adliyesi’nden Mecidiyeköy’e yürüdünüz mü?

Biri evime, diğeri işyerime yakın olduğundan her iki güzergahı da sık kullanıyorum, bazen araçla, bazen yaya olarak. Taksim’i “yayalaştırma” adı altında tasarlanan proje hakkında bir fikir vermesi açısından anlatayım:

Dolmabahçe tüneli 2 yıl önce açıldığında bayram etmiştim. Çünkü Feriköy’den bağlanıp Beşiktaş veya Kabataş’a 10 dakikada ve trafiksiz gitmek mümkündü. Ne var ki tünel, akşam saatlerinde daha girişinden itibaren kilit. Hele maç veya Başbakan’ın Dolmabahçe ofisi ziyareti varsa, kontağı kapatın daha iyi! Tünele girişte, kırmızı uyarı işaretleriyle “alternatif güzergah”ı kullanmamız tavsiye ediliyor. Tünel, havasız ve karanlık olduğundan trafiğin yoğun olduğu saatlerde içine girdiniz mi nefes alamayacağınız bir kabusa dönüşüyor.

Peki alternatif güzergah ne? Taksim. Dalış tünelleriyle yerin altına inecek Taksim...

Yayanın İstanbul’u

Gazete Çağlayan’a taşındığından beri Çağlayan’dan Mecidiyeköy’e veya tersi istikamete yürürken ciddi anlamda mücadele veriyorum. Kaldırım denen şey yok gibi. Olanlar yetmiyor veya ansızın kesiliveriyor. İnsanlar yollara taşıyor, refüjlerden atlıyor. Her gün yüz binlerce insanın girip çıktığı Mecidiyeköy’ün trafiği, sabah ve akşam saatlerinde kıpırdamıyor. Araç gürültüsü ve hava kirliliğinden beyniniz yamuluyor. Etrafınıza baktığınızda tek görebileceğiniz yeşillik, eski mezarlık.
Bunları neden anlatıyorum? Söz konusu dalış tünelleri ve düzenlemeler, İstanbul’un trafik derdini azaltmadı. Geçici çözümler olmakla kaldı. Kadir Topbaş başkanlığında şehrin en büyük kazanımı metro ve metrobüs oldu, ama ah, durağa medeni bir şekilde ulaşabilirseniz!

Yaya açısından İstanbul, her geçen gün daha berbat bir kente dönüşüyor. Hatta insanları birbirinden nefret ettiriyor. Herkes birbirine küfür ediyor, kimse birbirine yol vermiyor çünkü tek dert, mümkün olduğunca çabuk bir şekilde bu kabustan çıkabilmek.

Yolları kapatarak geçme lüksüne sahip “böyyükler” ve özel araçlarıyla, makam arabalarıyla dolaşanlar bunu anlamaz, anlayamaz... Bu yüzden İstanbul’a kuşbakışı bakarak “aha şuranın trafiğini yeraltına alalım da rahatlasın” demek onlar için kolay.

İnsaf edin!

Taksim Meydanı projesinde, “kazma her an vurulabilir” haberleri çoğaldı. Meselenin sadece trafiği rahatlatmak olmadığını herkes biliyor. En başından beri ülkenin ileri gelen mimar, şehir plancıları ve halkın karşı çıktığı bu proje, kentin trafiğini hafifletmeyecek. Trafik için çok daha basit ve hesaplı çözümler dururken böylesine gösterişli bir yap-boza kalkışmanın başka anlamları var.
Defalarca yazdık: Taksim’i betonlaştırma ve insansızlaştırma projesi, şehrin merkezinin yeniden dizaynı demek. Buradaki yegane yeşilliğin, halkın kullandığı Gezi Parkı’nın, Topçu Kışlası’nın yeniden diriltilmesiyle dört duvar arasına sıkıştırılması demek...

Üstelik tüm bunlar, halkın görüşüne başvurulmadan yapılıyor. Açıklama hazır: Başbakan istedi! Sorarım size, hangi dünya kentinde böyle bir şey yapılabilir?
Taksim’in neye benzeyeceğini merak edenler, AK Parti sayfasındaki tanıtım linkine bir zahmet tıklasın. (http://www.akparti.org.tr/site/video/8291/taksim-meydani-projesi ) Burada, toplam nüfusun en fazla 3 milyon olduğu bir kent hayal edilmiş olmalı. Maşallah trafik yeraltından şıkır şıkır akıyor, insanlar karınca gibi beton meydanda dolanıyor. Gerçeğin böyle olmayacağını herkes biliyor. Meydana ulaşmak, araç için de yaya için de her zamankinden zor olacak!
Bu mudur istediğiniz Taksim? İnsaf edin!

PROJENİN ONAYI NEREDE?

Taksim Platformu, projeyle ilgili Büyükşehir’e ve Kalyon İnşaat’a şu soruları yöneltiyor, ancak cevabını alamıyor:
1) II Numaralı Kurul’daki uygulama projesi onaylandı mı ki, kazma vurulabilsin? 
2) Sayıştay aşamasındaki ihale süreci ne durumda?
3) Tarlabaşı - Harbiye arasındaki tek tünelli proje nerede? Hangi kurullardan, ne zaman geçti?
4) Sn. Kadir Topbaş, Sıraselviler tünelinin ağzının Firuzağa’dan açılmasını düşündüklerini ifade etti. Bu değişiklik ne zaman, kiminle istişare edildi?
5) Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü “tünellerin yabancı uzmanlar tarafından gerekli görüldüğünü” Topbaş’a söylemiş. Bilmediğimiz bir araştırma var ise, öğrenmek, ikna edilmek hakkımız değil mi?
Bilgi ve imza kampanyasına katılmak için: www.taksimplatformu.org

Milliyet / 03.10.12