Suriye'nin birleşik silahlı muhalefeti: İç bölünmeler, dış bağlantılar - Nasser Charara

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • 18 Aralık 2012
  • 08:31

14 Aralık 2012

ABD, Cihadcı İslamcıları kenara itme çabasıyla Suriye'deki silahlı muhalefeti tek bir askeri komuta altında toplamak istiyor. Peki silahlı muhalefetin iç bölünmeleri ve yabancı destekçiler böyle bir uğraşa müsaade edecek mi?

Suriye muhalefetinin Doha ve Marakeş'teki toplantıları arasında Suriye'nin çok sayıda silahlı asi grubunu tek liderlik altında birleştirmeye yönelik uluslararası çabada son rötuşlar yapıldı.

Doha toplantısında açıktı ki, Washington yeni oluşturulan muhalif Ulusal Konseyi, Suriye'de faaliyet gösteren silahlı fraksiyonlar için birleşik bir askeri komuta oluşturarak rüştünü ispat etmedikçe resmen tanımayacaktı.

Washington, silahlı grupların üçte birini oluşturduğu tahmin edilen cihatçıların dışarda tutulmasında, diğer taraftan diğer üçte ikinin Ulusal Koalisyona hesap veren merkezi bir askeri komuta altına sokulmasında ısrar etti.

Beklenildiği gibi, Selim İdris liderliği altında Özgür Suriye Ordusu'nun yüksek askeri konseyi kuruldu, silahlı ayaklanmada yer alan fraksiyonların çoğunu içeriyor. Washington'un bu yakınlarda terörist örgütler listesine koyduğu aşırı İslamcı el-Nusra Cephesi dışarıda tutuldu.

Muhalefetin Batılı askeri yardıma iki kilit engeli kaldırmakta en azından kağıt üstünde başarılı olduğu görülüyor: El-Kaide unsurlarının sızması ve hesap verebilirlik ve disiplin yokluğundan dolayı bazı fraksiyonların kendi bildiği okuyan ve bazen canice davranışları.

Başarı şansı

Washington'un planı başarılı olacak mı? Bu sorunun cevabı, bu grupların sahada nasıl faaliyet gösterdiklerinin, bileşimlerinin ve birbirleriyle nasıl ilişkilendiklerinin incelenmesinde yatıyor.

Bu bağlamda yapılması gereken ilk gözlem, silahlı fraksiyonların bölünmüşlüğünün sırf bu çeşitli grupların birleşik bir yapı altında birlikte çalışamamasından dolayı olmadığıdır. İdeolojik, politik ve kişisel farklılıklar, birbirlerine mesafeli durmalarında, hatta Washington'un “üçte ikisi” arasında bile önemli bir rol oynamaktadır.

Örneğin ABD'nin karşılaştığı en büyük zorluklardan birisi, Suriye ordusundan firar eden ve kendi komutaları altında asi grupları oluşturan subaylar arasındaki kişisel farklılıklar ve kıyasıya rekabet oldu.

Riad el-Esad ve Mustafa el-Şeyh gibilerini yeni askeri komutanın dışında bırakmak, bu yönde bir adımdan başka bir şey değildir.

İlk firariler

Suriye ayaklanmasının ilk zamanlarında firar eden bu subaylar, başlangıçtaki büyük ölçüde barışçıl olan protestoları tam ölçekli bir askeri çatışmaya dönüşmesinde kilit bir rol oynadılar.

Silahlı muhalefetin ilk işaretleri, il devrim konseylerinin, özellikle Deraa, Hums ve İdlib'tekilerin, görevi barışçıl protestocuları hükümetin silahlı kuvvetlerine karşı korumak olan silahlı gruplar örgütlediği zaman görülmüştü.

Abdurrezzak Talas, Faruk Tugayı adlı bu tip silahlı grubu Hums'ta başlatan ilk subaylar arasındaydı. Bunu kısa sürede ille de firar eden subayların komutası altında olmayan diğerleri izledi.

Silahlı gruplar çoğaldı ve nicel bir sıçrama yaptı, Riad el-Esad'ı firar etmeye ve oldukça uzun bir süre silahlı faaliyetin çoğunun altında olduğu geniş bir etiket olan Özgür Suriye Ordusu'nu kurmaya sevk etti. Bu gelişme de ülkede faaliyet gösteren artan sayıda silahlı fraksiyona mali ve askeri desteği getirdi.

Zamanla birçok mahalli komutan, Özgür Suriye Ordusu liderliğinden hayal kırıklığına uğradı, onu iç cepheden kopuk olmakla ve silahlı muhalefetin aldığı mali ve askeri desteği tek elde toplamakla suçladı.

Bu rahatsızlığın en öne çıkan ifadesi, Kasım Saadeddin tarafından Hums ve Havalisi Askeri Konseyi adı altında bu bölgede faaliyet gösteren birçok silahlı fraksiyonu bir araya getirmeyi başaran bağımsız bir grubun kurulması oldu.

Benzer askeri konseyler kısa sürede birçok kilit şehirde ortaya çıktı ve Saadeddin, bu iç Özgür Suriye Ordusu'nun genel kurmayı olarak seçildi. Esad'ın bu yeni oluşumda bir kenara itilmesi, Saadeddin'in kazan kaldırmasının birçok yolla bir devamıdır.

Saadeddin ve Talas gibilerin bu yeni liderliğe nasıl tepki vereceklerini görmek ilginç olacaktır, özellikle de ilk firar edenler arasında olduğu ve diğerleri savaşımlarını komşu ülkelerden yönetirken o zamandan beri Suriye'de sahada savaştığı göz önüne alındığında yeni komutada bir yeri hak ettiğini hisseden Talas'ın.

Yabancı nüfuz alanları

Yeni kurulan askeri komutanın akıbetini belirleyecek bir diğer faktör ise çeşitli silahlı gruplar arasında kendi nüfuz alanlarını edinen çeşitli ülkelerin merkezi bir liderliğe kontrolü bırakmaya ne ölçüde istekli olacaklarıdır.

Bir başka deyişle, muhalefeti fonlayan ve silahlandıran bu ülkeler – örneğin Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, Fransa ve Almanya – askeri konseyi domine ettiği görülen Washington'a silahlı muhalefetteki paylarını bırakmaya hazırlar mı?

Bir dizi Batılı ve Arap ülke, çeşitli bölgelerde faaliyet gösteren silahlı grupları mali ve askeri olarak destekleyerek Suriye'nin çeşitli kısımlarında siyasi nüfuz elde etti.

Örneğin Almanya ülkenin kuzeydoğusundaki Kürt bölgelerinde nüfuz kurarken, Deyrizor vilayeti, Lazkiye'nin bir kısmı ve Kamışlı ve el-Haseke'nin batısı, Türkiye, Libya ve bazı Körfez ülkelerinin desteklediği Selefi gruplar tarafından kontrol ediliyor.

Önümüzdeki günler, bu ülkelerin Ulusal Konseyin askeri komutası üzerinde ağırlıklarını hissettirmek için birçoğu yeni liderliğin dışında bırakılan gönülsüz mahalli komutanları cesaretlendirip cesaretlendirmeyeceğini gösterecek.

Suriye krizine herhangi bir nihai çözümde çıkarlarını korumak için kontrollerini azaltmaksızın birleşik bir askeri komuta fikrine çok iyi destekler gibi görünebilirler.

Lübnan merkezli El-Ahbar gazetesinin İngilizce sitesinden kizilbayrak.net tarafından çevrilmiştir.