Suriye için işgal senaryoları...

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • 25 Temmuz 2012
  • 08:53

(25.07.12) - Suriye'ye emperyalist müdahalenin yolunun düzlemeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçileri, yeni senaryolarla savaş ve saldırganlık politikalarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Kimyasal silah depolarından “kitlesel katliamlar”a kadar basına servis edilen haberlerle “dış müdahaleyi gerektiren koşullar olduğu” izlenimi yaratılmak isteniyor. Aktif taşeronluk rolü üstlenen Türk sermaye devleti de bu konuda attığı adımlarla maşalık görevini icra ediyor.

Emperyalist işgale zemin yaratılmak isteniyor

Bir yandan Suriye konusunda açıklamalar devam ederken diğer yandan sınıra askeri yığınak yoğunlaştırılıyor. Füze bataryaları ve tankların yanı sıra özellikle 'KBRN' olarak bilinen Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik Korunma ve Savunma Taburları’nın Suriye sınırına yönlendirilmesi abartılı haberlere konu edilerek toplum üzerinde psikolojik savaş yürütülüyor. Burjuva basın eliyle kimyasal silah haberleri yapılıp geçmiş katliamlar anlatılıyor. Sarin gazı, VDX ve Hardal gazının ölümcül etkileri anlatılarak “Güneydoğu bölgesinin tehdit altında olduğu” iddia ediliyor.

Türk sermaye devleti rolünü oynuyor

Sermaye hükümeti AKP'nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gelinen aşamada “Yemen modeli”nin tek seçenek olduğunu iddia ederek “Esad'a gidecek ülke buluruz” dedi. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadıklarını ifade eden, barış ve kardeşlik dışında hiçbir projede yer almadıklarını savunan emperyalistlerin uşakları ikiyüzlü açıklamalarının yanında Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu ilei ilişkileri yoğunlaştırarak Suriye konusunda sürecin dolaysız tarafı oluyor. Savaş ve saldrıganlığı destekleyen sermaye hükümeti AKP her açıklamasıyla ikiyüzlülüğünü dışavururken mülteci kampları açmaya ve yeni yaptırımları devreye sokmaya hazırlanıyor. İlk adım olarak Maraş bölgesinde mülteci kampları için hazırlıklar başlatılırken diğer yandan sınır kapıları kapatıldı. Onbinlerce mülteciyi barındıran Türk sermaye devleti mevcut olanlara insanca yaşam koşulları sunmazken yeni kamplar açarak sayıyı yükseltmek istiyor. Kilis ve Antep'te bulunan mülteci kamplarında çıkan isyanlar bile sermaye devleti için mültecilerin ihtiyaçlarının önemli olmadığını bu kampların işgal planlarına dolgu malzemesi olarak kullanıldığını gösteriyor.

Davutoğlu yaptığı açıklamalarla Suriye üzerine kurulu planları da açıklamış oluyor. Esad yönetiminin savaş uçaklarını devreye sokmasının dış müdahale için gerekçe olacağını savunan Davutoğlu “Muhalefet güçlenirse Esad uçaklarla bombalamaya mecbur kalır. İşte o Esad'ın bitişidir.” demişti. Davutoğlu Esad'ın sonunun Kaddafi'ye dönmemesi için çalıştıklarını iddia ederek çözüm önerileri sıralanıyor.

Suriyeli işbirlikçilerin saldırıları artırarak Halep ve Şam'da da çatışmaların yoğunlaşması sonrası emperyalistler ve bölgedeki işbirlikçileri işgal planlarını yeniden somut olarak sunmaya başladı. İsrail hava saldırısı planlarını açıklarken diğer yandan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne yeni karar aldırma çabalarını sürdürüyor.

SUK diktatörlüğe ortaklık istiyor

Suriye Ulusal Konseyi'yse son yaptığı açıklamalarla emekçilerin taleplerinden uzak olduğunu bir kez daha gösterdi. Emperyalistlerin hizmetindeki SUK, Esad yönetimden çekildiği takdirde ortak hükümet kurulmasına itirazları olmadıklarını açıkladı. SUK'un baskıcı rejime karşı özgürlük talebi de böylece sınırlarını gösterdi. Suriyeli işçi ve emekçilerin sefalet koşulları ya da özgürlük talepleri SUK'un gündeminde yok. Ortadoğu'da emekçilerin yükselen taleplerini boğmak için emperyalistler ve işbirlikçiler her alanda kuşatmayı artırıyor. Bu gerici abluka “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla örülecek birleşik mücadeleyle kırılacaktır.