Sermaye iktidarı işçi ve emekçilere dönük saldırılarını her geçen gün yoğunlaştırırken, aynı zamanda kazanılmış hakları da tırpanlıyor. Bunun bir yönünü ise yıllardır İşsizlik Fonu’nun yağmalanması oluşturuyor. Yasalara göre belli bir zaman diliminde çalışmış ancak işsiz kalmış bir işçi işsizlik parası alma hakkı kazanırken, alacağı ücretin kaynağı olan fon AKP-MHP rejimi tarafından yağmalanıyor ve kapitalistlere peşkeş çekiliyor.
Sayıştay raporuyla da tescillenen bu yağmada işsizlik fonunda biriken para kamu kurumlarının kasasına aktarılıyor. Kurumlar, şirketlerden aldıkları asgari ücret destek primlerini ise fona aktarmıyor. Böylelikle kurumlar, teşvik almama bahanesiyle işsizlik fonunun gaspına devam ediyorlar. Her yıl yaşanan bu gasp Sayıştay raporlarıyla ortaya çıkarken, 2022 yılına ait raporda ise “olumsuz faaliyet” sonucu fonda milyarlarca liralık açık olduğu belirtiliyor. Kısacası işsiz kalan işçilere ayrılması gereken işsizlik fonu kaynakları, her yıl kurumların kasasına aktarılarak ya da kapitalistlere peşkeş çekilerek yağmalanıyor.
Elbette saray rejiminin işçi ve emekçilere karşı tutumu, yalnızca fonun yağmalanmasından ibaret değil. Bu sömürünün yalnızca bir biçimidir. Çalışma koşullarının ağırlaşması, sendikal hakların sermaye-devlet işbirliği ile yok sayılması ve işçilerin açlık ve sefalet ücretlerine mahkum edilmesi, sömürüyü daha fazla katmerli hale getirmektedir. İşsizlik Fonu’nun yağmalanması ise çarkın bir parçası olarak, işçinin işsiz kalma kaygılarını daha da yükseltiyor. Fonun yağmalanmasıyla birlikte, zaten kurumlara “teşvik” adı altında transfer edilen gelir, işçinin vergisine yansımakta ancak işsiz kaldığında iktidarın bu oyunlarından ötürü işsizlik parasını alamamaktadır.
İşçi ve emekçiler için insanca çalışma ve yaşam koşulları örgütlü mücadele ile paralel ilerler. Durgun dönemlerde kazanılmış haklar sermaye ve iktidar tarafından parça parça geri alınır. Buna yanıt üretilmemesi ise yarın daha fazla kayıpların olacağının habercisidir. Bu nedenle işçi ve emekçiler açısından çözümün yolu güçlerini birleştirmek ve bu güce dayanarak fabrika işgalleri, grevler ve direnişler örgütlenmekten geçmektedir.
S. Sancar