“Sonbahar, yeni bir dönem olacak!”

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Röportaj
  • |
  • Sendika
  • |
  • 20 Temmuz 2012
  • 10:10

(20.07.12) - DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Toplu İş Sözleşmesi (TİS) Uzmanı İrfan Kaygısız, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’na ilişkin görüşlerini gazetemizle paylaştı.

Bakanlığın, sendikaların yetkilerini açıklamayarak kıdem tazminatı ve diğer saldırı yasaları karşısında yetkileri koz olarak kullandığını belirtti. Kaygısız, Ekim ve Kasım aylarının sınıf hareketi açısından hareketli geçeceğini ifade ediyor.

Kaygısız’ın değerlendirmesi şöyle:

“Yetkiler meselesi ve yasayla ilgili olarak Çalışma Bakanlığı tamamen hukuksuzluk yapıyor. Çok açık olarak suç işliyorlar. 1 Ocak’tan itibaren Sendikalar Kanunu gereği ben yetki başvurusunda bulunduktan sonra “sana yetki vermiyorum” diyemez. Herhangi bir istatistiği göstererek yetki vermek zorunda. Daha önemlisi, bu hukuksuzluğu Çalışma Bakanı niye yapıyor? Hükümet içerisinde yasaya karşı çıkan ve ağırlığını ekonomiden sorumlu bakanların oluşturduğu bir kesim var. Sermayenin tüm kesimleri rahatsız ama bir kesimi tasarıya daha çok karşı. Kobi’leri örgütleyen TOBB kanadı şiddetle karşı. Türk-İş de tasarıya karşı. Özellikle sendikal örgütlenme ve barajlar nedeniyle işin kolaylaşmasını istemiyor. Bakan bu cephelerle çatışıyor. Yetkileri açıklamayarak bunu herkese karşı koz olarak kullanıyor.

Sonbaharda kamu sözleşmeleri de geliyor. Kamu sözleşmeleri 1 Ocak ve 1 Mart yürürlüklü. Bunların yetki başvuruları eylül ve kasımda yapılacak. Dolayısıyla Kasım ayına gelindiğinde 550 bin civarında işçinin toplu sözleşme hakkından mahrumiyeti gibi bir durumla karşıya kalacağız. Bu zaten, toplu sözleşme yapan işçilerin yüzde 90-95’ine karşılık geliyor. Sendikalı işçilerin ezici çoğunluğunun toplu sözleşme yapamaması durumu söz konusu. Üzerinizde böyle bir baskı hissedin. O zaman sendikalar kanununu çıkarmak daha kolay olacak. Baraj yüzde 3-5 mi, grev yasağı eklenip eklenmediğinden öte yasanın bir an önce çıkması istenecek. Toplu sözleşmeleri bir an önce yapıp üye kaybetmeme kaygısı oluşacak. Belki de işverenler baskı unsuru olsun diye sendikaların aidatlarını kesecekler. Toplu sözleşmeler bittikten sonra patronlar isterse sendikaların aidatlarını kesebilirler. Bu nedenle, operasyonun birinci ayağı sendikaları yeni kanuna fit etmek.

Aynı zamanda bu baskıyı diğer kesimlere yönelik olarak da kullanmak istiyorlar. Kıdem tazminatı pazarlığını da bunun içinde yapmak isteyecek. Toplu sözleşme yapamayan sendikalar toplu sözleşme yapmak için hem sendika kanunundaki olumsuzluklara hem de diğer olumsuz yasalara evet demek zorunda kalan bir tabloyla karşı karşıya kalacaklar.

500-600 bin işçinin toplu sözleşme yapmama baskısını, hükümet içerisinde sendikalar kanununa karşı olan kişiler için de kullanacak.

Şu anda Çalışma Bakanlığı kendi açısından taktiksel olarak çok iyi bir süreç işletiyor. Meclisin açılacağı 1 Ekim’den sonra kanun çıkacak, bakanlıklar yetkileri gönderecek, toplu sözleşme yapılacak. Sonbahar, sınıf hareketi açısından yeni bir döneme doğru giriyor.”

Kızıl Bayrak / İstanbul