'Serbest piyasa öldü, yaşasın manipülatif piyasalar' - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 24 Temmuz 2012
  • 04:22

Son otuz yıldır üretimden koparak 'finanslaşan sermaye', hayali finans ürün piyasaları kurarak sürdürdüğü spekülatif küresel vurgunlarına veçhe değiştirerek devam ediyor.
Kapitalizminin 2007 yılındaki aşırı kredi genişlemesi ve borç köpüğüyle avaz avaz gelen finansal çöküşünden sonra devletlerin sözde kulağını sertçe çektiği 'denetim dışı' finans sistemi yine bildiğini okuyordu...
Küresel finansın 'sürdürülebilir' hileli para oyunlarının son tezgahı liberalizme inat 'serbest piyasanın' vatanı İngiltere'de ortaya çıktı.
İngiliz global finans devi Barclays, 'Londra bankalar arası borçlanma faiz oranı' olan LİBOR'u manipüle ettiklerini kabul edip 'suçunu' itiraf etmek zorunda kalmıştı.
Yani liberalizmin 'piyasaların serbestliği ve kendi kendini düzenleyebilir' kabulü külliyen çöp olmuş ve Barclays ve 19 küresel banka, bu piyasa inancını 'aslanlar gibi piyasalar manipüle edilir ve trilyon dolarlar kazanılır' diyerek, kuralsız finans kapitalizmin geldiği çürüme noktasını göstermişlerdi.  
800 trilyon dolarlık küresel finans hareketlerinin temel göstergelerinden olan LİBOR'la 'oynayan' Barclays, günlük ihtiyacına göre LİBOR oranlarını aşağı yukarı çekiştirerek kendini sermaye piyasalarına güçlü gösterip sattığı ürünlerdeki karını katlamış ve   yolsuzluğu ayyuka çıkınca 1.3 milyon sterlin maaşlı tepe yöneticisi istifa etmişti.
Küresel çapta milyonlarca kurum ve kişiye dayatılan hileli LİBOR'un mali faturasını hesaplamak mümkün değildi ama zincirlerinden boşalmış spekülatif yatırım bankacılığının bu son talanına Türkiye dahil bütün piyasalar da dahildi.
Şimdilik regülasyon kuruluşlarının 'devede kulak' 290 milyon pound ceza kestiği 300 yıllık Barclays'ın faiz sahtekarlığı aynı zamanda İngiliz halkının 'iman' düzeyinde güvendiği Bank of England'ı (İngiltere Merkez Bankası) da şaibelerin merkezine taşımıştı.
Geçtiğimiz haftalarda İngiliz Merkez Bankası'nın 2008 yılında Barclays ile her gün e-mail trafiğiyle iletişim içinde olduğu ve Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Tucker'in Barclays Yönetim Başkanı Diamond'a LİBOR'la ilgili 'günlük' imalı beklentileri, İngilizleri çileden çıkarmıştı...
Tabii ki işin en vahim yanı Batılı kapitalist devletler finans krizinden sonra kamu parasıyla 12 trilyon dolar kurtarma paketi akıttığı finansal sistemle iyice yekpareleştiğini ve demokrasilerinde sözü geçen yegane hakim güce dönüştüğünü söylemeye gerek yoktu...      
Hükümetlerin kamusal borçları halka yükleyerek  kamu hazinesini boca ettiği bankacılık sistemi; halen spekülatif karlılık atraksiyonlarından kara para aklamaya tüm kirli faaliyetlerini skandallar duyulana kadar devlet ve teknokratlar yardımıyla sürdürüyor ve devasa paralar kazanıyordu...
Önümüzdeki bir iki yıl içinde 1.6 milyon İngiliz'in kamu ve özel sektörde işini kaybedeceği öngörülürken İngiliz bankalarına kamu kontrol mekanizması işlemiyordu...
Kriz sonrası banka borçlarını 'kamulaştıran' hükümetler öfkeli halkları teskin etmek adına finans sistemini sözde fırçalarken aslında bu sürecin arka planında küresel piyasaların temel güvenirliğinin göstergesi LİBOR bile spekülatif işlemlere dahil edilmişti...
Velhasıl İngiliz finans sisteminin yıllardır LİBOR'a güncel esneklik katan uygulamaları sahiden de mali piyasaların ne kadar güvenilir ve ne kadar manipülasyona açık olduğunu gösterirken serbest piyasa fetişizmine de son noktayı koymuştu...
Eksik tüketimden mustarip kapitalist sistem uzun durgunluğunu aşamıyordu ama bu defa dünyayı baştan aşağı her gün soyan mali hegemonik güçler 'Serbest piyasa mitolojisi bitmiştir... Yaşasın manipülatif piyasalar' diyordu.

Akşam / 24.07.12