Paralı eğitim uygulamalarına, müşterileşmeye karşı...

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Ekim Gençliği
  • |
  • 21 Nisan 2012
  • 11:55

Eğitim hakkına sahip çık!

Sermaye devleti işçilere, emekçilere, Kürt halkına yönelik faşist baskı ve devlet terörünü, kardeş halklara yönelik emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarını tırmandırırken öte yandan da azgın sömürü ve sosyal yıkım politikalarını hayata geçiriyor.

Resmi rakamlara göre her gün ortalama üç işçi katlediliyor. Asalak patronlar daha fazla kâr hırsıyla çok basit güvenlik önlemlerini bile almaktan geri duruyorlar. Sonuç olarak tersanelerde, maden ocaklarında, fabrikalarda, inşaatlarda yaşanan işçi katliamları hemen her gün karşımıza çıkıyor.

İşçileri, emekçileri karın tokluğuna, güvencesiz ve ağır çalışma koşullarına mahkum eden sermaye düzeni, sosyal yıkım politikalarını bir bir hayata geçiriyor. İşçilerin kazanılmış en temel hakkı olan kıdem tazminatı hakkına göz dikilirken, öğrenci gençliği de vuran ve sağlığı tamamen paralı hale getiren Genel Sağlık Sigortası (GSS) devreye sokuluyor. TMMOB Makine Mühendisleri Odası, sermaye devletinin şimdiki temsilcisi AKP iktidarı döneminde doğalgaza yüzde 187, elektriğe yüzde 108 zam yapıldığını açıklarken önümüzdeki aylarda yapılacak yeni zamlarla enerji faturalarının asgari ücretin üçte birine ulaşabileceğini belirtiyor.       

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “Kentsel dönüşüm” adı altında başlattığı rantsal dönüşüm projeleri hayata geçirilmeye hazırlanılıyor. Bu kapsamında bakanlık, yıkımlar karşısında barınma hakkına sahip çıkacak ve direnecek işçilere, emekçilere “evinizi içinde siz olmadan yıkarız” ve “mekanlarınız mezarınız olmasın” mesajları ile tehdit ediyor.

Sermayenin çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda “4+4+4 Kesintili Zorunlu Eğitimi Sistemi” apar topar meclisten geçiriliyor. Böylece dinci-gerici eğitim müfredatına uygun düzenlemelerin önündeki pürüzler temizlenerek öte yandan da sermaye devleti eğitimde özelleştirme ve esnek istihdam konusunda sağlam bir adım atmış oluyor. 4+4+4 uygulaması ile birlikte anayasadaki “ilköğretim parasızdır” ibaresi kaldırılırken, yirmi ve daha fazla personel çalıştıran işyerlerine sınırsız stajyer öğrenci çalıştırma yetkisi ile ucuz emek gücü resmileştirilmiş durumda.

Kısacası sermaye devleti üç kuruş kâr için işçileri katletmekten çekinmemekte, işçilere, emekçilere asgari ücret adı altında açlık sınırının altında yaşamayı dayatmakta, rant uğruna emekçilerin, yoksulların barınma hakkına göz koymakta, eğitim, sağlık gibi en temel hakları her geçen gün daha fazla paralı hale getirmektedir. Bunların karşısında kardeş Ortadoğu halklarına yönelik emperyalist savaş ve saldırganlık politikaları doğrultusunda savaşa 2011 yılında 18 milyar dolar bütçe ayrıldığı açıklandı. Sermaye devletinin askeri harcamaları 2008’de 16 milyar 767 milyon dolarken, bu rakam 2011’de 18 milyar 687 milyon dolara çıkmıştır.

Kapitalizm açık bir şekilde işçilere, emekçilere, ezilen halklara açlık, sömürü ve sefalet sunarken bu politikaların yansımaları kuşkusuz üniversitelerde de görülmektedir. Neoliberal sömürü politikalarının üniversitelere yansımaları doğrultusunda üniversiteler birer şirket haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bologna Süreci, AB-GATS süreci gibi uygulamalarla “eğitimde AB standartlarını yakalama” demagojileri eşliğinde üniversite eğitimi her geçen gün daha fazla paralı hale getirilmeye çalışılmakta ve bu kapsamda öğrenciler müşterileştirilmektedir.

Geçtiğimiz sene gerçekleşen Uluslararası Yüksek Öğretim Kongresi (UYK) kapsamında üniversitelerin sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılması ayrıntılı bir şekilde planlanmıştı. Sermaye devleti bu kapsamda 2011-2012 öğretim yılına gizli harç zammı uygulaması ile girmeye çalışmıştı. UYK’da planlananların somut adımlarından biri de karşımıza İTÜ’de çıkıyor. ‘90’ların ortalarından itibaren Türkiye’de mühendislik-mimarlık eğitimi veren üniversitelerin gündeminde olan “yetkin mühendislik” veya “yetkili mühendislik” uygulaması İTÜ’de başlatıldı. Böylece, yetkinlik, Avrupa standartlarına uyum gibi söylemlerle birlikte ücretsiz emek sömürüsünün, mühendis-mimarlar arasında haksız rekabetin önünü açan uygulamayla birlikte diplomalı işsizliğe ve mühendis-mimarların tekniker konumuna düşürülmesine de meşruluk kazandırılmış oluyor.     

İTÜ yönetimi “İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yetkin Mühendislik Sınavı’nın Türkiye’deki merkezi oldu. Dünya çapında yapılan sınavla mühendislere, ‘‘Yetkin Mühendislik Belgesi’’ veren Amerika’daki NCEES (Mühendisler İçin Ulusal Sınav Merkezi), yaptığı denetim ve inceleme sonucunda sınava girme hakkını Türkiye’de yalnızca İTÜ öğrenci ve mezunlarına verdi” şeklinde uygulamanın duyurusunu yaparken, böylece yetkin mühendislik uygulamasının en somut adımı da atılmış oldu. 

Paralı eğitim uygulamaları ve müşterileştirmeyle biz işçi, emekçi çocuklarının eğitim hakkının çalındığı ve bu uygulamaların her gün daha fazla öğrencinin canını yaktığı açıktır. YÖK düzeni bu uygulamaları hayata geçirebilmek için üniversiteleri her geçen gün biraz daha cezaevi-kışlaya çevirmekte, bizlere söz, yetki, karar hakkı tanımamaktadır. Kısacası paralı eğitim uygulamalarına, müşterileşmeye karşı eğitim hakkımıza sahip çıkmaktan başka bir yol bulunmamaktadır.

Bu kapsamda azgın sömürü koşullarına mahkum edilmeye çalışılan, her türlü sosyal hakkına göz dikilen milyonlarca işçi ve emekçi ile birlikte 1 Mayıs’ta alanlarda olmak ve paralı eğitim uygulamaları ve müşterileşme karşısında “eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim” şiarını yükseltmek tüm gençliğin önünde bir görev olarak durmaktadır.