Özgür basın davasında ilk duruşma...

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • 10 Eylül 2012
  • 08:30

(10.09.12) - 20 Aralık 2011'de “KCK” adı altında Kürt basınına yönelik gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan gazetecilerden 36’sının tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde başladı.

Salona alkış ve sloganlar eşliğinde giren tutuklu gazeteciler, mahkeme heyeti tarafından bir süre sonra duruşma salonundan çıkarıldı. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu gazeteciler Kürtçe savunma talebinde bulundu. İlk gün duruşması sona erdi. Duruşmaya 11 Eylül günü devam edilecek.

Gazetecilere destek

Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem gazetesi ve ANF çalışanlarının çoğunlukta olduğu 36’sı tutuklu 44 gazetecinin “örgüt üyeliği'', "örgüt yöneticiliği" iddiaları ile yargılandığı davanın görüldüğü Çağlayan Adliyesi’nin önü sabahın erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı.

“Rehineleri bırakın müzakerelere başlayın” pankartının açıldığı adliye binası önüne Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Mülkiye Birtane, Hasip Kaplan, Halil Aksoy'un yanısıra KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi geldi.

Yıldırım Türker, Ahmet Şık, Nuray Mert, Berrin Karakaş gibi gazeteciler de dayanışma için adliye önüne geldiler.

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Almanya’dan davayı izlemek üzere gelen heyetin açıklaması ardından kitle duruşma salonuna alındı.

Tutuklu gazetecilerin salona getirildiği sırada alkışlar ve sloganlar yükseldi. Duruşma salonunun küçüklüğü nedeniyle, mahkeme heyeti gazetecileri savunan çok sayıda avukatın, izleyici bölümüne geçmesini istedi. Avukatların bunu reddetmesi üzerine, mahkeme heyeti salonun boşaltılması talimatını verdi. Tutuklu gazeteciler de zafer işaretleri ve sloganlarla uygulamayı protesto etti. Karara gelen tepkiler üzerine mahkeme heyeti salonu terk etti.

Mahkeme heyeti saat 13.00'e kadar duruşmaya ara verdi.

Kürtçe savunma talebi

Verilen aranın ardından duruşmaya devam edildi. 13.30'da başlayan duruşmaya sanıkların kimlik tespitiyle başlandı. Gazeteciler yapılan yoklamaya Kürtçe 'Ez lı virim' diyerek karşılık verdi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın 'hazır oldukları görüldü' şeklinde cevap vermesi salonda gülüşmelere yol açtı. Bunun üzerine Alçık, 'Komik olan ne' diye salona seslendi. Yoklama esnasında bazı sanıklar ise Zazaca, 'Ezdaro' (buradayım) diye karşılık verdi. Duruşmada avukatların müdafilik talepleri alınıyor.

Sanık yoklama ve müdafilik taleplerinin alınmasının ardından söz alan Avukat Baran Doğan, ''Bu mahkemeler tartışmalı mahkemelerdir. Mahkemeniz geçici bir mahkemedir.'' şeklinde konuştu. Doğan, ''Bu mahkemeler artık yargılama yapamaz. Yeni kurulan Terörle Mücadele Kanunu 10. Madde ile görevli mahkemelerin de bu davalara bakabilmesi gerekiyor. Mahkemenizin adli yargılama yapması mümkün değil. Sanıkların 'doğal bir yargıç' karşısına çıkması gerekiyor'' dedi.

Özel Yetkili mahkemelerin adil yargılama yapamayacağını söyleyen Avukat Baran Doğan, tutuklu müvekkillerinin tahliyesini istedi.

Bunun üzerine mahkeme heyeti savcının mütalaasını istedi. Duruşma savcısı İsmail Işık, talebin ciddiye alınmadığını belirterek reddini istedi. Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, kararın daha sonra açıklanacağını ifade etti. Duruşmada şu anda sanıkların talepleri alınmaya başladı. Sanıklar anadilde Kürtçe savunma yapmak istedi.

İddia makamın ara kararının ardından söz alan Avukat Sinan Zincir, ''sanıklar Kürtçe savunma talebinde bulunacaklar'' diyerek sanıklardan Ertuş Bozkurt'a söz verilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın bu talebe 'Kürtçe savunma yapacaklarsa neden söz verelim' şeklinde cevap vermesi salonda bulunan izleyicilerin tepkisini çekti. Ardından söz alan sanık Yüksel Genç, bir kimlik inkârının söz konusu olduğunu söyleyerek, “12 Eylül Askeri Darbesi ve onun uygulamaları olduğunu ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti ’nin Lozan Anlaşmasını hatırlatan Yüksel, anadilimizle kendimizi ifade etmek istiyoruz” diyerek mahkemeden Kürtçe savunma yapabilmeleri için tercüman talebinde bulundu.

Mahkeme Başkanı Ali Alçık, salonda bulunanlara duruşmaların salı, çarşamba ve perşembe günleri görüleceğini hatırlatarak: ''Duruşmalar 10.00'da başlayacak, 17.00'de bitecek. Cuma günü ODATV davası olduğu için duruşma yapamıyoruz'' dedi.

Salonda söz alan avukatların seslerinin gelmemesinden yakınan izleyicilerle Mahkeme Başkanı Ali Alçık arasında tartışma yaşandı.

Avukat Eşber Yağmurdereli ise, Kürt kelimesini kullandığı için DGM'de yargılandığını ve bir yıl hapis yattığını söyledi. "O zaman Kürt kelimesini kullanmak yasaktı" diyen Yağmurdereli, KCK davaları ilk başladığında Diyarbakır'a gittiğini ve orada da Kürtçe için "Bilinmeyen bir dil" denildiğini hatırlattı. Yağmurdereli, "Daha sonra Kürtçe denilmeye başlandı. Anadilde savunma yapmak için son eşiğe gelinmiştir. Yakın bir zamanda toplumsal talep karşısında anadilde savunma yapılacaktır, artık bunun için son eşikteyiz. Bu eşik aşılacak" dedi.

Avukat Baran Doğan da şöyle konuştu: "İki çeşit hukuk vardır. Bir düşman ceza hukuku, iki vatandaş ceza hukuku. Bu yargılamada düşman ceza hukuku uygulanıyor. Mahkeme heyeti, sanıklardan etkilenmemek için onlarla iletişime geçmiyor. Sanığın anadilinde savunma yapmasına izin vermiyor. Bu şimdiye kadar Kürt davalarında süregelen bir uygulamadır. İlk defa siz vatandaş ceza hukukunu uygulayın, sanıklarla iletişime geçin ve tarihe geçin."

Avukatların konuşmalarının ardından duruşma sona erdi.

9 aydır tutsaklar

Kürt basınına yönelik gerçekleştirilen operasyon kapsamında 20 Aralık 2011 sabahı gözaltına alınan çoğu basın emekçisi 49 kişiden 36'sı tutuklanmıştı.

Tutuklu 36 gazetecinin 13'ü Dicle Haber Ajansı (DİHA), 10'u Özgür Gündem gazetesi, dördü Demokratik Modernite dergisi, biri Azadiya Welat, beşi Fırat Dağıtım, biri Vatan Gazetesi'nden, ikisi Fırat Haber Ajansı'ndan.