Newroz provokatörü “polis” çıktı! / KB

  • Arşiv
  • |
  • Makaleler/Yazarlar
  • |
  • 24 Mart 2012
  • 11:02

Geçtiğimiz hafta Kızıl Bayrak’ta boyalı basının Newroz öncesi giriştiği “provokasyon” haberlerine değinmiş ve “Provokasyondan bahsedenler provokatörlerdir!” demiştik. Polis terörü eşliğinde gerçekleşen Newroz kutlamalarıyla geçen bir haftanın ardından boyalı basın kaldığı yerden devam etti. Bu kez provokasyon uyarılarının yerini eylemleri provoke edenlere, polise taş atanlara, yasadışı slogan atanlara dair haberler aldı. Ancak devlet terörünün dozu o kadar fazlaydı ki burjuva basın da fireler verdi ve bir kısmı bu durumu sayfalarına taşımak, özellikle de köşe yazarları aracılığıyla eleştirmek durumunda kaldılar. Tabii ki Zaman gibi bazı tescilli satılmışlar, halen daha iddialarını sürdürmekten vazgeçmediler.

Newroz provokasyonuna dair haberler haftalar öncesinden servis edilmeye başlanmıştı. Devletten beslenen bu gazeteler PKK’nin Newroz’u “kana bulayacağı”, “bomba patlatacağı” gibi türlü spekülatif haberler yayınlamışlardı. Başı çeken ise alışıldığı üzere dinci basın ve Zaman olmuştu. Newroz’un ardından ise aynı gazeteler hızla polisi aklayan ve devlet terörünü örten, bunu yapamadığında ise yaşananları “sulandırmaya” çalışan haberlerle doldurdular sayfalarını. Söylemeye çalıştıkları ise basitçe “bakın biz demiştik” oldu.

Oysaki ortalama bir bakışa sahip biri sözkonusu provokasyonun nasıl gerçekleştiğini anlayabilir. Sermaye devleti önce sözde bir yasak uydurup Newroz’un sadece 21 Mart’ta kutlanacağını söylüyor. Ardından ise bunu padişah fermanı belleyip önüne gelene saldırıyor, kendince eylemi yaptırmayarak irade savaşı veriyor.

Yaşanan, 1 Mayıs Taksim tartışmalarında 3 yıl boyunca trafik aksayacak bahanesiyle Taksim’i vermeyen ancak kendisi güvenlik bahanesiyle Taksim’i kapatan ve kenti gaza boğarak eylemi engellemeye çalışan devletin bildik bir hamlesi yalnızca. Ancak Taksim’i emekçiler nasıl zaptettiyse Kürt halkı da yılmadı ve kimi yerde çatışarak barikatları aştı, kimi yerde ise şehit vermek pahasına direndi.

İşte boyalı basın da uğursuz rolünü oynamak için burada devreye girdi ve devletine destek olmak için Kürt halkına yönelik kin kusmaya devam etti. Zaman gazetesi, “provokasyon” iddiasını arsızca sürdürdükten sonra buna kanıt olarak Van’da 2 kilo plastik patlayıcı bulunduğunu iddia etti. Verilen mesaj netti, eğer polis yakalamasa ve kutlamalara izin verse bomba patlayacak, birçok kişi ölecekti, polis kitleyi kurtarmış oldu. Yani basitçe “sizi dövüyoruz ama sizin iyiliğiniz için” denilmiş oldu.

Ancak polisin şiddeti o denli fazlaydı ki burjuva basın bile bunu gizlemekte aciz kaldı. Üstelik işin içine bir de polisin katlettiği BDP Arnavutköy İlçe Başkanı Hacı Zengin girince bu kez iş Güneş gazetesine düştü. Kendince zeki davranan gazete editörleri manşetten haberi “Polis 1-BDP 0” biçiminde duyurdu. Herhalde bu kadar toplumsal ve ciddi bir sorun, üstelik bir yurtseverin katledilmiş olması ancak bu kadar ciddiyetten ve insanlıktan uzak biçimde duyurulabilirdi.

Yine Ahmet Türk’ün fenalaşması ve ardından polisin saldırısına uğraması başta Zaman olmak üzere çoğu gazetede sadece “fenalaştı” biçiminde verildi. Polisin attığı yumruğa ya hiç değinilmedi ya da satır arasında “iddia etti” biçiminde yer verildi.

Basının dil birliği yapmışçasına kullandığı bir kavram da polisin aldığı “önlem”lere dairdi. Hepsi BDP ve HDK tarafından duyurulan eylem alanlarında sözde önlem alan ve tüm militarist aygıtını buralara konuşlandıran devletin her seferinde “PKK/KCK tarafından eylem yapılacağı istihbaratı alması” masalı nerdeyse tüm gazetelerde yer aldı.

Bunların dışında polisin kurtardığı eylemcilere dair hikayelerle denize düşen eylemcilerin “ilginç” hikayeleri gibi çok sayıda haber ciddiyetten uzak biçimde sayfaları doldurdu. Örnekleri çoğaltmak mümkün ama bu kadarı bile olayın vahameti ile burjuva basının rezilliğini görmek için yeterli.

Kuşkusuz ki basının bu tutumu yersiz ve raslantısal değil. Aksine sermaye devletinin Kürt hareketine dönük saldırgan politikalarının organik bir parçası. Amaç ise Kürt hareketine karşı kamuoyu oluşturmak, şovenizmi körüklemek ve hareketi teslimiyete zorlamak. Ancak Kürt hareketi bu Newroz ile bir kez daha gösterdi ki ne fiziksel şiddet ne de basın eliyle yürütülen kirli savaş Kürt hareketini ezmek için yeterli olmayacak.

(Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak, 23 Mart 2012, Sayı 12)