Nevruz = 'Kürt Baharı' mı? - Cevdet Aşkın

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 15 Mart 2012
  • 07:24

BDP bu yıl Nevruz kutlamalarına 3 gün önce 18 Mart’ta başlıyor. Mitinglere şölen değil siyaset damga vuracak. 21 Mart Nevruz Bayramı’ndan önce yapıldığı için bu mitingler BDP/DTK/PKK ekseninde yer alan güçlerin kendi potansiyellerini de sınadıkları tam bir gövde gösterisine dönüşecek. Dolayısıyla İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’da pazar günü yapılacak kutlamalara katılım düzeyi, bahar ve yaz aylarının nasıl geçeceğini belirleyecek. Murat Karayılan’ın lafın arasında söylediği gibi Diyarbakır’da milyonluk bir katılıma ulaşılması halinde Kandil açısından bir ‘Kürt Baharı’ denemesi imkanlı olacak. Yani bütün toplumsal hareketlerde dönüşümün kapısını açan ‘kritik kitle’ye ulaşılırsa örgüt yakaladığı ivmeyi koruyarak Ankara üzerinde Kürt sorununun çözümü yönünde demokratik baskı oluşturacak ve askeri boyuta ağırlık vermesi gerekmeyecek.

Katılımın düşük olması ise Ankara açısından KCK operasyonlarının etkinliği kanıtlarken örgüt açısından kitle pasifikasyonu anlamına gelecek ve bu taktirde Kandil askeri eylemlerle kitleyi harekete geçirecek atmosferi oluşturmaya yönelecek.
Peki, medyada zaman zaman çıkan “PKK ile görüşmeler yapılıyor/yapılacak?” ya da “PKK yaza silah bırakacak” mealindeki haber ve yorumlara dayanarak bir ‘gevşeme’ beklenebilir mi?
Bu konuda en yetkili ağız örgütün 1 numarası Murat Karayılan’a bakılırsa kesinlikle görüşme yok. Karayılan daha dün “Bu koşullar altında olma ihtimali de yok” diyor ve ekliyor: “Bunun bir tek yolu önder Apo’nun görüşmeleri dışarıda başlatmasıdır.”
Yani Kandil, görüşme için İmralı’yı işaret ediyor. Neden mi? Kendisinin bu süreçte görüşme yürütmesi İmralı’nın devre dışı kalmasını perçinleyeceğini ve bir terazinin kefeleri gibi biri inerken öbürü kalkan İmralı-Kandil hattını koparacağını biliyor. Kısacası o kapı şimdilik kapalı.
Dolayısıyla ya kitle hareketi yüksek - askeri profili düşük ya da kitle hareketi düşük - askeri profili yüksek bir sürecin yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Örgütün birinciyi, Ankara’nın ikinciyi tercih edeceği açık. Kitle hareketi yüksek olursa örgütün davasını savunmada uluslararası meşruiyeti artacak, tersi durumda Ankara’nın ‘terörizmle mücadele’ konseptini etkili şekilde kullanması ve örgütün üstüne gitmesi kolaylaşacak.
Nereden bakılırsa bakılsın Türkiye’yi çok sıkıntılı bir bahar ve yaz dönemi bekliyor.

Radikal / 15.03.12