Ne olacak şimdi? - Hüsnü Mahalli

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 17 Nisan 2007
  • 04:25

Önceki hafta herkes, ama herkes Barzani’nin Türkiye’ye yönelik tehditlerini konuştu.

Hükümet, askerler, muhalefet liderleri ve tüm medya.

Türkiye böyle davranınca doğal olarak tüm dünya medyası da olayı yakından izledi.

Özellikle Orgeneral Büyükanıt’ın sözlerinden sonra dünya medyası Türkiye’nin olası Irak operasyonundan söz etti.

Sonra da olay kendiliğinden kapandı.

Oysa Barzani ilk kez Türkiye’yi tehdit etmemiş ve ABD’nin Kürdistan ve PKK politikasında bir değişiklik olmamıştı.

Peki o zaman bunca gürültü neden?

Askeri, siyasi ve ekonomik olarak PKK ve Kerkük konusunda hiçbir adım atmayan ya da atamayan Türkiye acaba durduk yerde neden Barzani’nin sözlerine kızıyor?

İşin ciddiyeti bile kalmadı.

Daha önce de de yazmıştım.

ABD, PKK konusunda var olan koşullarda Türkiye’ye asla yardım etmeyecek.

PKK konusunun anahtarı Barzani ve Talabani’nin elinde. Bu ikili ise PKK’yı Türkiye’ye karşı bir kart olarak kullanmaktadır.

Anayasa gereği bu yıl sonunda çözülmesi gereken Kerkük sorunu ise çeşitli nedenlerden dolayı çözülmeyecek.

Daha açık bir ifade ile referandum ertelenecek. İşte bu nedenle bu çözümsüzlüğün sıkıntısını yaşayan Mesut Barzani, Türkiye ile gerginliği amaçlamaktadır.

Barzani, ABD’nin de onayını alarak Türkiye’yi Irak bataklığına çekerek bu ülkede var olan karmaşık durumu içinden çıkılmaz bir hale getirmek istiyordur. Böylece Kerkük ile ilgili olarak kendi halkına verdiği sözlerin yerine getirilmemesinin sorunlusu olarak Türkiye’yi gösterecek ve böylece Kürtler arasında etnik milliyetçilik duyguları yeniden kabartmış olacak. Barzani, Talabani ile var olan klasik rakabetini de gözönünde tutarak böyle bir kabartmayı aynı zamanda Türkiye, Suriye ve İran’daki Kürtlere yayarak Kürt ulusunun liderliğine oynamayı amaçlamaktadır.

Bölgede bir Kürt devletinin hesabını yapan ABD ise böylesi bir kabartmadan yararlanmayı asla ihmal etmeyecektir. Çünkü Irak bataklığına çekilmiş bir Türkiye çözümü çok zor güvenlik, siyasi ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.

Şu anda bile Irak ve Irak Kürdistan’ındaki ekonomik çıkarlarından vazgeçmeyen ya da geçemeyen bir Türkiye Irak denkleminde direkt taraf olduğunda acaba ne yapacaktır?

Türkiye çok dikkatli olmak zorundadır. Irak ve Irak Kürdistan’ı ve PKK sorunu o kadar karmaşık ki; durduk yerde Irak ve Kürt sorunu uzmanı kesilen ‘köşe yazarları’ ve ‘kiralık aydınların’ reçeteleri ile asla çözülmez.

Hele bu reçeteleri yazan kalemlerin mürekkebi ABD, AB ve daha başka yerlerden geliyorsa! Unutmamak gerekir ki; şu anda Irak ABD işgali altında ve ABD’nin bölgedeki yeni müttefiği ‘şimdilik Kürtler.’

Ayrıca unutmamak gerekir ki, başta PKK olmak üzere Kerkük ve Irak’ın tüm sorunları oldukça karmaşık ilişkiler ve süreçlerle ele alınmalıdır. Yani Kerkük yalnızca Türkiye’nin işi değildir. Kerkük’te başlangıçta Kürtlere yeşil ışık yakan Şiiler şimdi farklı bir tavır sergiliyor. Sünniler ise pusuda bekliyor.

İşin bölgesel boyutu ise daha karmaşık.

Suriye, İran ve bölgedeki diğer Sünni Arap ülkeler de konuyla ilgilidir.

Irak’taki Şii-Sünni ve olası Arap-Kürt çatışmasının geleceği görülmeden Irak’ta hiçbir soruna sağlıklı taşhis konulamaz ve tedavi yöentemleri uygulanamaz.

Tüm bunları bilen ABD, önce bu ülkedeki kendi varlığını sağlama almak sonra da ‘onurlu’ bir kaçışın yollarını aramaktadır.

ABD’lilere göre ‘onurlu kaçışın’ anlamı ise ne radikal Sünnilere ne de Şii İran’a yenilmemektir.

Bunun nasıl olacağını ise ne Amerikalılar ne de onların bölgedeki yandaşları bilmiyor.

Bilmedikleri için de durumu daha karmaşık bir hale getirmek istiyorlar.

Hani şu ünlü ‘yaratıcı kargaşa teorisi.’

Yani karşı tarafı öyle bir kargaşının içine sürükleyin ki, onlar bu kargaşa ile uğarşırken siz sakin sakin düşünüp kendi planlarınızı yapar uygularsınız. İşte ABD’nin bizim coğrafyamıza yönelik 50 yıllık planı budur.

Şöyle bir düşünün. ABD tarafından Filistin toprağında kurulan İsrail devletinden bu yana bölgemizde hiç sakin bir dönem yaşandı mı? Yani 60 yıldır biz Filistin’i konuşuyoruz ve bir 60 yıl daha bu konu hep gündemimizde kalacak. Hepimiz yani Türkler, Araplar, Acemler ve Kürtler akıllı, samimi ve karşılıklı güven içinde olmazsak Irak’ı da 60 yıl konuşmak için şimdiden hazırlıklı olmalıyız!

Benden söylemesi: Durum çok ciddi, zor ve tehlikeli.

Akşam, 17 Nisan 07