'Ne işimiz var Afganistan'da?' - Çiğdem Toker

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 21 Mart 2012
  • 06:10

Bazen kitabın ortasından konuşmak iyidir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Ne işimiz var Afganistan'da?' sorusu, gecikmiş ama hayırlı bir tartışma başlattı.

Vatandaşın kalbinden geçen fakat dile getirmekten çekindiği ortak duygusuna tercüman oldu bu çıkış.

Yakın tarihimizdeki Kore travmasından aşina olduğumuz o tuhaf duygu:
Kendi ülken değil, başkalarının çıkarları için, başka topraklarda ölmenin; ne söylense, teselli etmeyen, teskin edilemez yanı.  

İşte tam da bu yüzden Kılıçdaroğlu'na hükümet kanadından verilen cevapların, toplumun duygu dünyasında dönüştürücü bir karşılığı olmadı, olamaz da.
Çünkü bilen biliyor ki, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tersini söylese de Afganistan'da bulunmamızın, NATO üyesi olmamızdan başka hiçbir bir nedeni yok. Nitekim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'yükümlülüklerimiz, sözleşmelerimiz var' sözü, bu 'görünen köy' durumunu ziyadesiyle doğruluyor. 

Keza, Genelkurmay'ın açıklamasında NATO kararını işaret eden satırlar da öyle...
Bazı makamların, o makamdakilere fikren ve kalben inanmadıkları şeyleri söylettiğini bilsek de şu yalın soruyu yöneltelim:

Yılmaz, Arınç, Çelik, bakan veya iktidar partisinin yetkilileri değil de muhalefet partilerine mensup olsalar aynı açıklamaları yaparlar mıydı?

GENELKURMAY, 'BİZİ ELEŞTİRMEYİN' DİYOR

Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasında NATO yükümlülüğünün dışında,  dikkat çekici bir detay daha var. O da Türk askerinin harekata, TBMM kararıyla katıldığı vurgusu.
Açık bir anlatımla, 'Eleştireceğiniz makam biz olmayalım' diyor Genelkurmay.
Ateş düştüğü yeri yakıyor...

Türkiye devleti açısından temel sorun ise şu: NATO'daki hakim güç ABD ile dayanışmak adına 11 yıl önce girilen ve sürekli uzatılan bu yükümlülüğün, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in savunduğu 'milli menfaatlere' değip değmediği... 

Dino Buzzati'nin eşsiz romanı Tatar Çölü'ndeki asker misali, aradan o kadar çok zaman geçti ve biz Türk askerinin Afganistan'da olmasını öyle kanıksadık ki, 'Hani o temcit pilavı gibi ısıtıp önümüze koyduğunuz güvenlik ve istikrar neden 11 yıldır bir türlü gelemedi?' sorusunu sormadık. 

Ya da dayanışma adına yanında yer aldığımız Amerika, aynı dönemde PKK ile mücadele konusunda Türkiye'ye verebileceği desteğin tamamını neden vermedi? 
Biz bu soruları sormazken, Afganistan'da değeri 1 trilyon dolara ulaşan işlenmemiş maden yatakları bulunduğunu öğrendik mesela. Resmen 2010 yılında açıklanan bu veriyi ABD'nin Afganistan'a girdiği tarih olan 2001'de bilmeme ihtimali yüzde kaçtır sahi?

Biz bu soruları sormazken, güvenlik ve istikrar adına,  2001'den bugüne kadar, 3 bin asker, 60 binden fazla sivil Afgan halkı öldü ya da öldürüldü. Binlerce çocuk ve kadın tecavüze uğradı. Ama o güvenlik ve istikrar bir türlü gelmedi işte.
Neden?

Akşam – 21.03.12