Müzakere eşit koşullarda olmalı - Erdal İmrek / Vural Nasuhbeyoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 20 Şubat 2013
  • 13:27

Faik Bulut’la müzakere sürecini konuştuk

Abdullah Öcalan’la görüşmelerin yeniden başlamasıyla girilen süreç, Başbakanın İmralı’ya gidecek yeni heyete ilişkin müdahaleleri, BDP’den, Kandil’den, hükümette yapılan açıklamalar eşliğinde sürerken, nihayet İmralı’ya gidecek yeni heyetin BDP’nin de istediği şekilde belirlenmesiyle yeni bir aşamaya geldi. Şimdi gözler İmralı’dan gelecek yeni açıklamalar ve hükümetin atacağı adımlarda. Süreci yakından takip eden isimlerden biri olan ve aynı zamanda BDP Danışma Kurulunda da yer alan Araştırmacı Yazar Faik Bulut’la devam eden görüşmeleri konuştuk. Bu tür süreçlerin barışa giden yolda önemli olduğunu söyleyen Bulut, hükümetin siyasi danışmanlar ordusu, medya, kriz masalarıyla yürüttüğü bu sürecin, diğer tarafında Abdullah Öcalan’ın tek başına olmasını eleştiriyor. Hükümetin Öcalan’ın BDP, Kandil, Avrupa ve Türkiye’deki sol hareket içinde yer alanlarla, akil insanlarla görüşebilmesinin olanaklarının yaratılması gerektiğini söyleyen Bulut, ancak bu şekilde sağlıklı bir müzakere yürütülebileceğini söylüyor.

‘SÜREÇ UZUN OLACAK’

İmralı’yla başlayan görüşmelerin yeni bir başlangıç olduğunu ve müzakereye doğru evrilebileceğini söyleyen Faik Bulut, Hükümetin sorunun hazirana kadar çözüleceğine ilişkin söylemlerini ve kamuoyuna böyle lanse etmesini doğru bulmadığını belirtiyor. “Ben bunun böyle olamayacağını düşünüyorum. Buna uzun bir süreç olarak bakmakta yarar var” diyen Bulut, devam eden sürece hükümet ve PKK’nin katılımındaki eşitsizliğin ciddi bir sorun olduğunu ifade etti.

‘ÖCALAN’IN KOŞULLARI DEĞİŞMELİ’

“Burada Kürt tarafı yetersizdir. Başbakanın etrafında bir sürü danışman var, kriz ekibi kurulmuş, medyası var. Ama diğer tarafta her şey Öcalan’ın sırtında. Başbakanın danışmanı Yalçın Akdoğan da ‘Biz Apo’yu tünele soktuk. O tünelden ışığı görürsek tamam’ diyor. Bu her şeyi Abdullah Öcalan’ın sırtına yükleyip ‘Tünele girdin, hadi şimdi çık’ demektir. Bu süreç böyle yürümez. Sürecin bu işle ilgili tüm taraflarla yani; BDP, Kandil, Avrupa, Türkiye’deki sol kesimler, akil insanlarla birlikte yürümesi gerekir. Siz Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmayabilirsiniz ama onun Kandil, BDP, Avrupa’yla diğer kesimlerle görüşmesinin yolunu açmalısınız. Bu şekilde yürümezse bu görüşmelerin de yararı olmaz” şeklinde konuştu.

‘AKP İYİMSERLİK POMPALIYOR’

Bu kapsamda bir süreç başlatılmaz ve Öcalan’ın diğer güçlerle teması sağlanmazsa bu görüşmelerin de yarar sağlamayabileceği uyarısı yapan Bulut, “Diğer türlüsü kuşatmaya alıp çözümü geciktirme yaklaşımı olur” diyor ve ekliyor; “Ben gelişmelere ve açıklamalara bakınca AKP’nin niyetini çok sağlam görmüyorum.” Medyada ve AKP’ye yakın çevrelerde durumun ‘Sanki Öcalan’la anlaşılmış, iş bitmiş’ gibi lanse edildiğini, bunun çok yanlış olduğunu söyleyen Bulut, “Sonuca bakmamız lazım. İlan ve teyit edilmeyen her şey spekülasyona açıktır. AKP iyimserlik pompalıyor. Bunu hiç hayra yormuyorum. AKP ‘İyi gidiyorduk ama filanca taş koydu’ diyebilir” dedi. Başbakanın eskiden BDP’yi Kandil’e, Kandil’i başkasına, Kemal Burkay’ı BDP’ye karşı kullanmak istediğini söyleyen Bulut, ‘Acaba şimdi de Öcalan’ı BDP’ye, Kandil’e, Avrupa’ya karşı kullanmak mı istiyor’ gibi bir soru işaretini de düşünmek lazım” şeklinde konuştu. Başbakanın ‘İmralı’ya kimin gideceğine biz karar veririz’ demesini de eleştiren Bulut, “Başbakan teröristle kucaklaşanı kabul etmem diyor. İyi de sen terörist dediğinle barışmak istiyorsun zaten. Onunla görüşüyorsun ama onunla kucaklaşanı kabul etmiyorsun. Buralardan iyi kokular gelmiyor. Hükümet ya dengeleri gözetmek istiyor ya da bir dediği diğerini tutmuyor. Bu da samimi olmuyor” şeklinde konuştu.

‘HER SÜREÇ BİR TUĞLA’

Benzer tüm süreçlerin birer tuğla olduğunu söyleyen Bulut, “Bu tür süreçler devamlılığı olan, geriye dönüş ve molalara da açık olan süreçlerdir. Bunlar barışa giden adımlardır” dedi. 2005’te girilen iyimser süreci hatırlatan Bulut, “O bir tuğlaydı, belki Oslo’da beş tuğla daha kondu. Ve şimdi de yeni tuğlalar konuluyor. Barış böyle böyle örülebilir” şeklinde konuştu.

‘CHP’NİN DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ’

İMRALI’yla başlayan görüşmelerin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun süreci destekleyen açıklamaları, ‘Hükümete çözüm için kredi veriyoruz’ yönlü açıklamaları hafızalarda. CHP’nin tutumunu da değerlendiren Faik Bulut’un ilk sözü, “CHP’nin kredi vermesi doğru ama kredi verip arkasında durmak daha önemli” oluyor. CHP’nin bir ileri, iki geri adımlarla bir yere gidemeyeceğini belirten Bulut, “Ama CHP’nin soyut desteği bile önemlidir. Bir ülkede barış yapmak istiyorsanız halkın yüzde 80’inin onayını almalısınız. Mesela bundan önceki görüşme süreçlerinde CHP’nin başında Baykal vardı. CHP, MHP artı orduyu katarsan yüzde 45 ‘hayır’la barış olmaz. Bu yüzden CHP’nin resmi tavrı, en azından kamuoyunun itiraz etmemesi açısından önemlidir” dedi.

‘ÖNCE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREK’

TÜRKİYE’de bazı sol kesimlerin de bu sürece itirazları olduğunu hatırlatan Bulut, “Geçenlerde dinledim. Levent Tüzel’in önemli bir tespiti vardı. ‘Bütün problemler gelmiş bir yere tıkanmış. O da Kürt’ diyordu. Bu çok önemli bir tespit. Kürt sorunu işleri kör düğüm haline getirmiştir. Objektif olarak Kürt meselesi çözülmeden emek meselesi de çözülemez. Kürt sorunu aynı zamanda Kürt köylülüğünün meselesidir. Kürt sorunu çözüldüğünde Kürtler de kendi sınıfsal mevzilerine çekilecektir. Kürt meselesi çözülmeden emek ve sol eksenli hiçbir şey çözülemez. Bütün meseleler bir anda çözülemez. Önce bir sorunu çözersin, sonra suyun yolu açılır” şeklinde konuştu.

Evrensel / 20.02.13