Mıcırlık kaya resimleri bunlaaar! - Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 02 Ekim 2012
  • 04:43

Bafa Gölü’nde sekiz bin yıllık kaya resimleri, taş ocaklarında öğütülme tehdidiyle karşı karşıya... Anadolu’nun dört bir yanını kaza kaza bitiremiyorlar, sıra ilk insanlardan kalan kültür hazinelerine geldi

Bu hafta sonu iki haberi okurken koltuktan düşme tehlikesi geçirdim... Hayır efendim, İdris Naim Şahin‘in ‘dindarlardan zarar gelmez’ başlıklı tespiti değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nun her biri bir öncekinin zıddı beşinci Oslo demeci, Tayyip Erdoğan’ın tek kişilik kongre şovu hiç değil...

‘Radikal’in pazar günkü ‘Taş Devri’ manşetinde, Bafa Gölü kıyısında bulunan binden fazla kaya resminin taş ocakları yüzünden ‘mıcır olma’ tehlikesi vardı. Ömer Erbil’in haberine göre, Beşparmak Dağları’ndaki 8 bin yıllık bu resimler, Yakındoğu arkeolojisinin en büyük keşiflerinden. Ne var ki duble yol ve inşaat sanayi için memleketin her köşesindeki dağları delip deşen taş ocaklarından antik resimler de nasibini alabilir! 

Taş ocağı felaketi

Alman Arkeoloji Enstitüsü, Latmos diye anılan bölgede şimdiye kadar bini aşkın kaya resmini tespit etmiş. Ancak son birkaç yılda açılan yedi yeni taş ocağının görevi, ‘taşı bul ve yok et’ olduğundan 8 bin yıllık resimlerin mıcır olması an meselesi. Hatta belki kimsenin ruhu duymadan paramparça edildiler!

Bu öylesine büyük bir rezalet ki filmini yapsanız dünya inanmaz, ancak münasip bir şekilde gülebilir. Yeri gelmişken taş ocağı meselesinin sanılandan çok daha büyük bir sorun olduğunu hatırlatayım: Bugün pek çok doğal alan, önce taş ocaklarıyla  perişan ediliyor. Sonra “Buranın doğallığı falan kalmadı... Ha buraya HES, ha buraya maden ocağı yapalım” diyerekten ümüğü sıkılıyor, geriye ne çevre kalıyor, ne insanlar için yaşam ihtimali. Orman yakıp sonra “Burası orman vasfını yitirmiş arazi, hadi dikelim binaları” demekten farkı yok.

Taş ocaklarının amansız kıyımına bir de antik kültürlerin talanı eklendi ya, artık ne desek boş! İnsanlığa dair en önemli bilgileri içeren kültür hazinelerine ‘çanak çömlek’ diyen zihniyet, o taş ocaklarında duvar resimlerinin öğütülüp inşaat malzemesi olarak kullanılmasından rahatsızlık duyar mı? Hiç sanmam.

NASA ‘SALMIŞ’!

* İkinci ‘bomba’ haber, Hürriyet’ten Tolga Tanış imzalı. Haber sunumlarında ‘geleceğin Özkök’ü’ havasını eksik etmeyen acar muhabir, NASA’yı gezip bir çırpıda teşhisi koymuş: NASA dökülüyor! NASA, Türk devlet daireleri gibi olmuş, salmış!

* Neymiş? NASA’nın aya yollayacağı bir cihazın paketlenmesi esnasında bir mühendisin kendisi için fotoğraf çekmesi... Yani kuralları bozması.

* Bir başka ‘Türkleşme’ kanıtı, NASA’da herkesin laylaylom çalışmasıymış. Patron baskısının olmadığı işyerinden yenilik çıkmazmış! Örneği de veriyor TT: Çin’de ağır baskı yüzünden işçilerin intihar ettiği şirket, Foxconn olmasaymış Apple olmazmış... Vallahi bravo, ne diyeceğimizi bilemedik. Vur kırbacı NASA!

* Tanış, Mars’a yollanan Curiosity’nin üzerindeki kütle analizcisi SAM’e komut yollanan odayı da beğenmemiş. Pencere kenarlarında çirkin izolasyon bantları, sarkan kablolar... Sanırsınız NASA’yı değil Donald Trump’ın yeni emlak projesini eleştiriyor. 

NASA’nın hayallerdeki kadar dört dörtlük bir kurum olmadığını anlatmak başka, ilgi çekmek için ‘Türk devlet dairesi’ne benzetmek başka. Bizim devlet daireleri maşallah, görüntüde ve gösterişte NASA’ya beş basar... Ama içinde, bırakın Mars’a araç yollamayı, uçak uçurtamayacak insanlar oturur, ayrı konu.

* NASA’daki bilim insanları, başka bir gezegene araç yollayıp hayat belirtileri arıyor. 20 yıl sonra Mars’ta koloni kurmaya  hazırlanıyor. Bir de bizimkilere bakın. Medyasından bilim insanına, nerelerdeyiz, nelerin derdindeyiz, ah...

Milliyet / 02.10.12