“Menekşe’den Önce”yi izleyin sonra konuşun – Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 25 Temmuz 2012
  • 03:32

Belgesele ismini veren Menekşe Kaya’nın abisi ve ablası Madımak’ta yanarak öldü. Hesabını kim verecek?

Yeni Akit adlı gazete, öyle utanç verici bir işe soyundu ki altından kalkamayacak. En son Ali Bayramoğlu’nu hedef gösteren haberleriyle büyük tepki çeken gazete, ortamı kışkırtmak, dezenformasyon yapmak, yalan haber yazmaktan vazgeçmiyor. Aksine, ses çıkmadıkça iyice çığırından çıkıyor!

En son Sivas-Madımak katliamı ile ilgili yaptıkları “manşet”te dev puntolarla “19 yıllık yalan”  demiş Akit. Altında da “Hani yakılmışlardı? BUNLAR kurşunlanarak öldürülenler” yazılı. Hani nerdeyse ağızlarından salyalar akacak, göbek atacaklar “kurşunla” öldürüldüklerini iddia ettikleri cansız bedenleri tekrar teşhir ederken!
Kusura bakmayın, ben böyle bir yayını “gericilik”le açıklayamam. Bu ancak katil ruhlu insanların  yapabileceği çirkinlikte ve aşağılıkta bir tavır. Madımak Oteli’nde, 2 Temmuz 1993’te, aralarında çocukların da bulunduğu 35 kişinin diri diri yanmasına sevinecek, böylesine acı dolu bir olayı çarpıtacak kişilere ise ne gazeteci derim, ne de insan.

Yakmayı onaylamak

Yeni Şafak ve Sabah gazeteleri de daha önce Sivas katliamıyla ilgili Ergenekon ve PKK’yı işaret eden haberler yapmışlardı. Yeni Akit ise alenen Madımak davasından yargılanan kendi tabirleriyle “yüzlerce masum”u aklamaya çalışıyor. 19 yıldır süren davada, zamanaşımı gibi gerekçelerle salıverilenler ise cansiperane savunuluyor.
Babası Metin Altıok’u Sivas katliamında kaybeden Zeynep Altıok Akatlı, T24’e “Katliam hükümlüsü 27 sanığın serbest bırakılmasına yönelik hareketler bunlar” derken yerden göğe kadar haklı... Başbakan Erdoğan’ın zamanaşımı kararı için “milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun” diyerek sanık evlatlarının da ölenlerin evlatları kadar mağdur olduğuna dikkat çektiğini hatırlatalım! Hakeza Bahçelievler katliamı sanıkları... Şıkır şıkır tahliye edildiler, gayet de müsterihler.

Sorarım size, Sivas katliamı mahkumlarını da salıverseler ne düşünecek, ne yapacaksınız?

Bırakın adaletin falan tecelli etmesini, bizden farklı olanı yakarak öldürmeyi onayladığımız  anlamına gelmeyecek mi? Peki siz, herhangi bir yere korkmadan gidebilecek, düşündüğünüzü, inandığınızı söylemekten çekinmeden yaşayabilecek misiniz? Çocuğunuzun yaşamından endişe etmeden bir saniye geçirebilecek misiniz?   

Yüreğiniz yeterse

Sivas Katliamı’nın ne olduğunu anlamak için “Menekşe’den Önce” belgeselini izlemek yeter. Sırf Soner Yalçın yönetti diye değil, alenen 2 Temmuz’u saptırmaya çalışan bir kısım medya yüzünden, belki de pek azınızın bu belgeselden haberi olmuştur. İstanbul ve Ankara’da özel gösterimi yapılan bu belgeseli izledim... “Menekşe’den Önce” o gece neler yaşandığını tanıklıklarla anlatıyor. Nasılsa ölüler konuşamıyor diye pek rahat davranan Akit, herhalde o geceyi yaşayanların olduğunu da unutuyor.

Belgeselde, Madımak Oteli’nde yakınlarını kaybedenler de konuşuyor, o gün o otelde olup katliamdan kurtulanlar da... Ah! En yakın arkadaşları ve kardeşi yanarak ölen, ağır yaralı kurtulan Serdar Doğan’ın, yıllarca konuşamadığını öğrenince, insanın kalbine bıçak saplanmaz mı?

Ah! Otelin önünde toplanan azgın kalabalığın dağılmasını saatlerce bekleyen, birbirini teselli eden o insanların umutlarının yok olduğu anı dinlemeye, insanın vicdanı dayanır mı ? Ve, ah... İki çocuğunu alevlerde kaybeden annenin çığlığına kim kayıtsız kalabilir?

Hâlâ Sivas katliamını “masum” göstermeye çalışanlara tavsiyem, “Menekşe’den Önce”yi izlemeleri. Yüreğiniz yeterse tabii!

Not: Bu yazıyı yazdığım için bile utanç duyuyorum. Hâlâ katillerin omuzlarda taşınabildiği bir ülkede yaşamaktan da.

Milliyet / 25.07.12