Le Pen Avrupası’nda Irkçılık – Nilgün Cerrahoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Uluslararası Siyaset
  • |
  • 26 Nisan 2012
  • 04:51

Birkaç günde Avrupa aşırı sağının paylaşılamayan yıldızına dönüşen Marine le Pen hakkındaki analizlerden birine, bir “El Pais”okuru gazetenin internetteki baskısına kara çarşaflı bir kadın resmi yerleştirmiş.

Karalar altındaki kadının yüzü, elleri filan görünmüyor…

Yüzü tümüyle kapatan ve bele kadar inen kara peçe altına eller dahi saklanmış…

Başka gezegenden gelen UFO görüntüsündeki fotoğraf altına ilaveten şu üç cümle sıkıştırılmış:

“Yalnız Arapça konuşuyorlar ve kendi gettolarını yaratıyorlar. Kadınlar … kadın düşmanı, maço, cinsiyet ayrımcısı bir dünyada yaşıyor. Problem burada!”

Avrupa’nın İslam’a bakışı bu.

Marine le Pen; her biri üçer-beşer çocuk yapan bu “kara çarşaflı ufoların” istilasından şimdi işte yurdunu korumayı, kendisine misyon ediniyor....

‘Şamar oğlanı’ geleneği

“El Pais” okurunun yorumu bana; Roma’da yeni gezdiğim ünlü “getto” mahallesini hatırlattı.

Roma’da hâlâ “getto” diye anılan ve yalnız Yahudilerin yaşadığı bir mahalle bulunuyor.

Bu mahallede, büyük bir de “getto müzesi” var. Batının ırkçılık ve ayrımcılık tarihçesinin başlangıcını anlatan gettonun beş asırlık serüvenini burada öğrendim…

“Getto” ilk kez İtalya’da 1516 yılında icat edilmiş…

Bu, Katolik kilisesinde Lüter’in protestan isyanının fitillendiği dönem…

Kilisedeki kavga malumunuz olduğu gibi Katoliklerle; “yoldan çıkarak” kiliseye bayrak açan Protestanlar arasında…

Yahudilerle ilgisi yok…

Ama Avrupa’da büyük değişim rüzgârları esiyor, çok büyük bir altüst oluş yaşanıyor.

Kontrolden çıkan isyanın faturası, konuyla hiç ilişiği olmayan ama “farklı” oldukları için huzursuzluktan sorumlu tutulan “Yahudilere” çıkarılıyor.

Okkanın altına öncelikle; Yahudiler gidiyor…

“Getto” denen ayrı mahallelere sürülen Yahudiler; burada “cüzamlı” muamelesi görüyorlar, belli saatler dışında kendilerine tahsis edilen alandan dışarı çıkamıyorlar. Belli meslekler dışında hiçbir iş icra edemiyorlar.

“Getto” tarihi, baştan sona böyle bir “şamar oğlanı yaratma” tarihi…

“Lüter” devrimi itibarıyla Eski Kıta’yı saran bütün büyük krizlerde Yahudilerin ensesine binen bu eski Avrupa geleneği, çözüm bulunamayan sorunlara karşı hep bir “şamar oğlanı bulmaktan” ibaret…

II. Dünya Savaşı bitimine dek her krizde “şamar oğlanı” işlevi görevi Yahudilerin yerini, bundan böyle “Müslümanlar” almış durumda.

Yeni ‘günah keçisi’ Müslümanlar

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundaki etkileyici başarısıyla Fransa’ nın 3. siyasi gücüne dönüşen Marine le Pen’in atılımındaki en büyük sır da burada; Avrupa’nın “geleneksel şamar oğlanı seçiminde” yaptığı yaşamsal değişimde yatıyor.

Çok değil… geçen yıla dek baba Le Pen’ in yönettiği aşırı sağ parti; Avrupa siyasi çevrelerinde “yarı nazi” etiketiyle anılan kaba saba bir faşit oluşum diye tarif ediliyordu.

On yıl önce baba Le Pen liderliğindeki parti Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kaldığında, Avrupa’da yer yerinden oynamış; “demokratik değerlere” bağlı tüm kamuoyu önderleri, bu ilkel partiye iktidar basamaklarının yolunu açmamak için seferber olmuşlardı…

Bu defa Marine le Pen tabii gerçi 2. tura kalmadı.

Ancak partinin yüzde 20 sınırında seyreden seçmenleri yarışın orta yerinde.

İkinci turda kıyasıya mücadele veren sağın adayı Sarkozy ile solun adayı Hollande arasında aşırı sağ seçmenler paylaşılamıyor…

Sarkozy de Hollande da… Le Pen’cilere göz kırpıyor.

On yıl önce Cumhurbaşkanlığı yarışında Jean Marie Le Pen’e karşı mücadele veren Chirac’ın yaptığı gibi, “Le Pen olgusunu” dışlamamaya özen gösteriyorlar. Tersine… Marine Le Pen’ in seçmenlerini kollarının kanatlarının altına almaya, anlamaya, çözmeye çalışıyorlar…

Ne oldu da böyle birden dünün “azılı faşo” partisi,meşru oluverdi?

Bu sorunun en kısa yanıtı, Marine le Pen’in “şamar oğlanı” hedefini değiştirmiş olmasında yatıyor.

80’li yaşlarını süren baba Le Pen, ikinci dünya savaşı günlerinden kalma Yahudi düşmanlığından kurtulamamıştı...

Jean Marie le Pen liderliğindeki “Ulusal Cephe” Müslüman karşıtlığı yanında antisemitizm köklerini koruyan bir partiydi.

Batıda “antisemit” bir partinin asla “meşruiyet” kazanamayacağını gören partinin 43 yaşındaki şimdiki genç lideri Marine le Pen, babasından yönetimi devralır almaz ilk iş “günah keçisi” listesinden Yahudileri çıkarttı. Onların yerine güçlü biçimde “Müslümanları” yerleştirdi.

Marine Le Pen’in “Ulusal Cephe”de gerçekleştirdiği en çarpıcı reform işte bu.

“Mahdume le Pen”; şimdi Fransa’nın kapılarını ne zaman “göçmenlere kapatmaktan” söz etse; bununla artık sadece “Müslümanları” kastettiği biliniyor.

“Aşırı sağın” yükselişi dendiğinde, herkesin aklına bu nedenle derhal kara çarşaflı kadınların eksik olmadığı Müslüman gettoları geliyor.

Müslümanlar, Eski Kıta’nın artık “yeni şamar oğlanı”…

Küreselleşme, göç, Avrupa’nın açık sınırları, ekonomik kriz, işsizlik… sıralamasında kaygı yaratan tüm sorunların kesiştiği ortak payda bundan böyle Müslümanlar. Fırsat bulduğumuzda buradan devam ederiz.

Cumhuriyet / 26.04.12