Kürtler için dönüşü olmayan bir yol – Fehim Taştekin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 25 Temmuz 2012
  • 03:31

Türk hükümeti, Esad rejimini tarihe gömmek isterken Suriye’ninki kadar çetin bir sorunu kucağında buldu: Suriye’nin kuzeyinde ‘Batı Kürdistan’ özerk bölgesi doğuyor. Gelişmeye hazırlıksız yakalanan Ankara, Beşşar Esad’ın Türkiye’yi sıkıştırmak için kuzeydeki kentleri Kürtlerin eline kasten bıraktığına dair komplo üzerinden meseleye yaklaşıyor. Ancak Esad’ın Türkiye’ye karşı Kürt kartını planlı oynayıp oynamadığı ya da çaresizlikten kentleri bırakıp bırakmadığı konusu tartışmalı. Net olan şey Kürtlerin Esad gitsin ya da gitmesin her koşula göre stratejiler geliştirdikleridir. Bu işte stratejik kurgu Irak Kürdistanı’nın lideri Mesut Barzani’ye, sahada uygulama PKK ile bağlantılı Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) ait. Birbirine diş bileyen iki yapıyı Suriye’de buluşturan faktörler üzerinde durulmaya değer. Olası bir özerk bölgenin kurulmasına uluslararası desteğin sağlanması ve geçiş döneminin finanse edilmesi için PYD’nin yüzünü dönebileceği tek kapı Kuzey Irak. Barzani bu açıdan hem para kaynağı, hem meşruiyet aracı. Barzani’nin de PYD’yi dışlayarak ‘Batı Kürdistan’da herhangi bir planı yürütmesi zor. Bu şartlarda birbirini dışlayarak yol alamayacağını gören 12 partili Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PYD 11 Haziran’da Erbil’de Esad’ın düşmesi halinde ‘Batı Kürdistan’da işlerin nasıl yürüyeceğine dair 6 maddelik Hewler (Erbil) anlaşmasını imzaladı. Erbil deklarasyonu ‘Batı Kürdistan özerk bölgesi’nin ilanı da sayılabilir. Tabii bu, Kürtlerin yekpare olduğu anlamına da gelmiyor. Bölgedeki kaynaklara göre Barzani’nin ‘Zeytun’ kampında eğittiği Suriye ordusundan kaçmış Kürtlerin bölgeye dönüşüne PYD geçit vermek istemeyince gerilim yaşandı. Mini peşmerge gücü Suriyeli Kürtlerin pozisyonunu hem Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) hem rejime karşı güçlendirmek için oluşturulsa da PYD’nin milis gücünü dengeleme amacı da güdüyor. Ayrıca 2 farklı Kürt bayrağının binalara asılması da sorun oldu. Ama taraftara bakılırsa yönetilebilir bir gerilim.Çıta yükseldi Kürtler fiili bir özerklik durumu oluşturarak iktidarda kalmayı başarırsa Esad’la, rejim dağılırsa yönetime talip olan Sünni Araplarla yürüteceği pazarlık çıtasını şimdiden belirlemiş oldu. Peki bu hamleyi Esad neden bastırmaya kalkışmadı? İki ihtimal var; Esad Şam ve Halep gibi rejimin bekası için kritik önemdeki merkezlere yoğunlaşırken mecburen Kürtleri kendi haline bıraktı. Ya da Kürt bölgesini daha sonra kolayca zapturapt altına alabileceğini hesap edip Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kontrolü PYD’ye devretti. Bunun danışıklı dövüş olduğunu reddeden Kürt kaynaklara göre özerklikten geri dönüş yok. Geçmişte rejimle paslaşan PYD’nin de geri adım atamayacağı düşünülüyor. Şam’daki kaynaklar ise Esad’ın Kürtlere federatif bir yapı içerisinde özerklik verebileceğini, Türkiye’den intikamı da bu şekilde alabileceğini öngörüyor. Bu senaryo işlerse Kürt sorununu çözememiş tek ülke Türkiye kalacak. Suriye yönetimi şimdiye kadar vatandaşlık vermediği Kürtlerin taleplerini “Bunlar Türkiye’nin Kürtleri” diyerek öteliyordu. 1960’larda verimli topraklar için Suriye’ye geçen ve sayıları 300 bini bulan Kürtler Şam’ın sorunu olduğu kadar Türkiye’nin de sorunuydu. Hatta son yıllarda Türkiye kökenli Kürtlerin vatandaşlık almak için Halep Konsolosluğu’na akın ettiği de söyleniyordu. Esad’ın ülke parçalanırken Lazkiye bölgesinde ‘Alevi devleti’ kurmanın zeminini hazırlamak için Kürt özerk yapılanmasına ses çıkarmadığına dair teoriye ise pek prim veren çıkmıyor.

Asıl sıkışan Türkiye

Mesela Şam’dan çok Türkiye’nin meselesi haline geliyor. Görünürde Türkiye kategorik olarak özerk Kürt oluşumuna karşı. Ancak Ankara’nın eninde sonunda PYD’nin dümeninde olmayan bir Suriye Kürt özerk bölgesiyle ilişkiler geliştirebileceği de söyleniyor. Kuzey Irak’ta olduğu gibi… Türkiye PYD’nin olmadığı bir tablo ararken bölgede birlikte çalışabildiği bir Kürt parti var mı? Yok. Türkiye, Suriye Ulusal Konseyi’nin başına Abdulbasit Seyda’nın getirilmesiyle Kürtlerin yedeklenebileceğini umdu. Beyhude bir çaba, çünkü Seyda’nın Kürt tabanında karşılığı yok. Haliyle Türkiye açısından Barzani’nin oyun kuruculuğu önem kazanıyor. Gel gör ki Barzani’nin yıldızı barışmadığı halde PYD’yi oyundan dışlayabilmesi çok zor. Onun gücü de bir yere kadar. Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin oyun kurucu olduğu ‘müstakbel Suriye’ projesinde yer almak istemiyor. Çünkü Kürtler açısından Türkiye’nin politikası belirsiz. Beri tarafta Türkiye adına ÖSO kükrüyor, “Bağımsız Kürt devletine izin vermeyiz” diye. Bu restleşmenin gideceği yer bir Kürt-Arap çatışması. Şimdiden Afrin’de ÖSO ile PYD arasında sorunlar başladı. Sonuç itibariyle manzara bütün senaryolar açısından kasvetli. Önünü görebilen yok.

Radikal / 25.07.12