Köln’de 1 Mayıs’a giderken

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • Avrupa
  • |
  • 29 Nisan 2012
  • 11:51

(29.04.12) - 1 Mayıs’a saylı günler kaldı. Tüm dünyada olduğu gibi Almanya da kapitalizmin aşılmak bir yana gittikçe derinleşen krizi koşullarında karşılıyor bu 1 Mayıs’ı.

Alman burjuva basını bir günü diğer gününü tutmayan yayınlarıyla Almanya’nın krizden etkilenmediğini, ekonomide durumların iyi olduğunu iddia etse de, gerçek bunun tam tersidir. Alman burjuvazisi, krizin varlığını, sadece işçi çıkarmalar ya da bazı fırsatları değerlendirmek söz konusu olduğunda kabul etmektedir.

Bugün Almanya’da kapitalizmin ve özellikle de kriz dönemlerinin doğrudan birer sonucu olan, gittikçe artan devasa işsizlik, sayıları milyonları bulan yoksulluk, düşük ücretler, taşeronlaştırma, artan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, faşizan uygulamalar ve militarizm gibi olgular belirgin olarak yaşanmaktadır.

Buna karşılık Almanya’da, Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz, İngiltere, Macaristan gibi ülkelerdekine benzer bir sosyal hareketlilik ve karşı koyuş görmek biraz güç. İşçi ve emekçiler cephesinde durgunluk, sessizlik ve de çaresizlik hakim olgular olmaya devam etmektedir. Bu durumun ne kadar süreceğini bilemeyiz ama etrafı kriz ögeleriyle çevrili olan Almanya’da da işçi ve emekçilerde ciddi bir öfke ve mücadele ihtiyacı gittikçe birikmektedir.

İşte Almanya’nın, elbette ki tarihsel ve güncel bazı sebeplerden ayrı ele alınamayacak bu durgun tablosu, yaklaşmakta olan 1 Mayıs’a da doğrudan yansımaktadır.

Başta Ford fabrikası olmak üzere, yüzbinlerce işçi ve emekçinin yaşadığı Köln’de de 1 Mayıs’a yönelik ciddi bir hazırlığın olduğu söylenemez. Sendikalar bırakalım daha fazla çaba göstermeyi, gittikçe daha az çaba göstermekte ve bu günü bir formaliteye dönüştürmektedirler.

Alman Sendikalar Birliği (DGB), 1 Mayıs şiarı olarak “Tüm Avrupa için, iyi iş, hakça ücret ve sosyal güvence!” sloganını seçmiş bulunuyor. Fakat 1 Mayıs’ın özel olarak örgütlenmesi bir yana, kerhen yapılan bu açıklamalar bile birçok işyerine ulaştırılmamaktadır.

Burjuvazinin işçi sınıfı içerindeki ajanlarına dönüşmüş olan sendika bürokrasisini bir yerden sonra anlamak mümkün. Asıl anlaşılmaz ve üzücü olan, 1 Mayıs’ın asıl sahibi olan, yerlisi ve göçmeniyle sol hareketin atelet içerisindeki tablosudur. Bu cepheden de ciddi bir çabaya rastlamak zor.

Sokaklarda DKP’nin şehrin bazı noktalarına çok seyrek olarak yaptığı afişlerin dışında, yerli sol parti ve grupların gözle görülür, toplumun geneli tarafından hissedilebilecek ciddi bir çabasından söz edilemez. Öyle ki, sokaklarda 1 Mayıs’a çağrı afişlerinden çok, 1 Mayıs’ı sabote etme işlevi gören ve 1 Mayıs’a girmeden önceki akşam düzenlenen, !Mayıs’a girerken dans” adlı etkinliklerin afişleri daha çok göze çarpmaktadır.

1 Mayıs söz konusu olduğunda, Alman solundan çok, Türkiyeli sol grupların sokağa dönük hazırlık çabaları daha çok dikkat çekmektedir. Eskiye göre oldukça zayıflamış da olsa bu sene de bazı grupların çıkardıkları pulları yaygın kullandıkları, diğer bazılarının ise 1 Mayıs’a çağrı afişlerini, Mayıs’ta yapacakları gecelerin afişleriyle birlikte kullandıkları görüldü. Köln’de dikkat çeken bir başka afiş ise, içerisinde bazı Türkiyeli sol grupların da olduğu, Alman anarşist ve anti-faşist grupların çeşitli kentlerdeki sözüm ona “alternatif ve devrimci 1 Mayıs” kutlamalarına dönük yaptıkları çağrı afişi oldu.

Komünistler ise, “Devrim ve sosyalizm için 1 Mayıs’a!” şiarlı ve TKİP imzalı afişleri Köln’ün belli başlı semtlerine yaygın olarak yapmış bulunuyorlar. Yine çıkarılan bültenlerin dağıtımı da yapılıyor. 1 Mayıs için teknik ve organizasyona dönük çabalar da devam ediyor.

Köln’de 1 Mayıs’a girerken genel görünüm üzerine çizilmeye çalışılan bu tablonun içerisinde daha çok olumsuzluklar ön plana çıkmaktadır.

Bu olumsuz tabloyu değiştirecek olan ise 1 Mayıs’ın asıl sahibi olan, siyasal öncüsü etrafında örgütlenmiş, fabrikalardan, işyerlerinden ve okullardan çıkıp gelen devrimci proletarya ve onun ezilen müttefikleri olacaktır.

Kızıl Bayrak / Köln