Kirli mutabakat meclise geliyor...

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • 02 Ekim 2012
  • 11:09

(02.10.12) - Toplu sözleşme ve grev hakkına darbe vuracak düzenlemeler içeren Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı'nın, 3 Ekim'den itibaren TBMM Genel Kurulu'nda görülüşülmesi bekleniyor.

Dinci-gerici AKP hükümeti, sermaye örgütleri (TOBB, TİSK) ve işçilerin sözde temsilcileri (Türk-İş, Hak-İş) arasında varılan mutabakat sonucunda son şekli verilen yasa, herhangi bir engel yaşanmazsa mecliste kabul edilerek yürürlüğe girecek.

Toplu sözleşme ve grev hakkına baraj

İşçi sınıfının ekmeğine kan doğrayan sendikal korucuların, baraj ve yasakların korunması konusunda imza attıkları yeni bir ihanet olan yasaya göre, işkolunda ana (nihai) baraj yüzde 3 olacak, bir geçiş süreci olarak da bu baraj ilk dört yıl için yüzde 1, daha sonraki iki yıl için ise yüzde 2 şeklinde uygulanacak. Sonraki dönemde ise işkolu barajı yüzde 3'te sabitlenecek. DİSK’in verdiği bilgiye göre baraj yüzde 1 olduğunda, Türk-İş’ten 4, DİSK’ten 3 ve Hak-İş’ten 1 sendika barajın altında kalıyor.

9 aydır bekletilen yasanın çıkması halinde, baraj altında kalan sendikaların olması nedeniyle sürecin geriye dönük nasıl işletileceği de belirsizliğini koruyor.

Koltuklarını sağlama aldılar

Böylelikle, ruhlarını sermayeye satmış olan sendikal ihanet çeteleri, koltuklarını 4 sene daha korumayı garantilerken sınıfı teslim alma ve tasfiye operasyonunun en tam biçimde uygulanmasının yolu da düzlenecek.

Sınıfı teslim alma saldırıları adım adım hayata geçirilirken, işçi sınıfının tarihsel kazanımlarından kıdem tazminatı hakkının fona devir yoluyla gaspından Ulusal İstihdam Stratejisi’ne kadar yoğun bir saldırı dalgasına engel olacak dinamiklerin de tasfiye edilmesi hedefleniyor.

Mücadelenin yükselmesinden korkuyorlar

İşkolu barajı ve sendikaya üyeliklerde noter şartının kaldırılmasını istemediği öteden beri bilinen Türk-İş hainleri aldıkları yüzbinlerce işçi aidat üzerinden sürdürdükleri saltanatlarının sürmesini istiyorlar. Tıpkı sermaye iktidarı gibi onlar da sınıf mücadelesinin birleşik-militan bir hatta kaymasından ölesiye korkuyorlar. İşte, kapalı kapılar ardından yürütülen hain planların arkasında böyle bir ideolojik korku yatıyor.